Tutuklu Cumhurbaşkanı adayı ve aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu, yaşanan hukuksal sürece karşı güçlü bir duruş sergileyerek yeni bir inisiyatif başlattı. Özellikle İBB operasyonları kapsamında tutuklanan kişilerin yakınlarıyla dayanışma amacıyla kurduğu “Dayanışma Platformu” aracılığıyla toplumsal farkındalık oluşturmayı hedefleyen İmamoğlu, ilk adımı sahaya çıkarak attı. İfade ettiği gibi, bu mücadele artık yalnızca hukuki değil, aynı zamanda vicdani bir çağrıyı da içeriyor.
İlk Ziyaret Beylikdüzü’ne Gerçekleşti
Yeni kurulan platformun ilk etkinliği, Beylikdüzü’nde gerçekleşti. Dilek İmamoğlu, burada hem tutuklu aileleriyle bir araya geldi hem de yaşananların kamuoyunda daha iyi anlaşılması adına konuşmalar yaptı. Platformun temel amacı, tutuklu kişilerin neden içeride olduğunu topluma anlatmak ve onların tutuksuz yargılanması için toplumsal bir baskı mekanizması oluşturmak. “Artık daha fazla sahada olacağım,” sözleriyle bu mücadelenin yalnızca başlangıç olduğunu vurguladı.
Emine Erdoğan’a Açık Çağrı: Cevapsız Kaldı
Geçtiğimiz günlerde Emine Erdoğan’a yaptığı çağrıyı yeniden gündeme getiren İmamoğlu, bu çağrının duygusal bir bağlamda yapıldığını hatırlattı. Ancak aradan geçen sürede herhangi bir dönüş almadığını da sözlerine ekledi. Konuşmasında şu çarpıcı ifadeler dikkat çekti:
“Hiçbir somut delile dayanmadan insanların cezaevinde tutulması akıl alır gibi değil. Özellikle çocuğu olan kadınlar, yalnız yaşayan anneler büyük bir yalnızlığa ve zulme mahkûm ediliyor. Bu adaletsizlik karşısında bir insan, bir kadın, bir anne ve bir eş olarak daha fazla sessiz kalamazdım.”
“Vicdan Susmamalı”
Dilek İmamoğlu, içerideki kadınların yaşadıkları dramı anlatırken ses tonu zaman zaman duygusallaştı. Özellikle sınava girecek çocukların annelerinin cezaevinde olması, çocuğunu yalnız bırakmak zorunda kalan kadınların yaşadığı travmalar, platformun kurulma amacını daha da anlamlı kıldı. Bu noktada şunları dile getirdi:
“Kadınlar çocuklarını komşuya emanet edip götürülüyor. Bazıları çocuğuyla birlikte evdeyken gözaltına alınıyor. Bu tabloyu ne bir hukuk sistemi ne de bir vicdan kabul edebilir.”
“Delilsiz Tutuklamalar, İftiralar ve Ayrımcılık”
İmamoğlu, cezaevlerinde yaşanan sorunların yalnızca fiziksel kısıtlamalardan ibaret olmadığını, psikolojik ve sosyal yıkımın çok daha derin olduğunu vurguladı. Delilsiz tutuklamaların, gizli tanık beyanlarının ve asılsız iftiraların adaleti büyük ölçüde zedelediğini belirterek şu sözlerle devam etti:
“İnsanları ailelerinden koparıyorlar, çocukları annesiz bırakıyorlar. Cezaevine sevklerle, aile bağları bile koparılmak isteniyor. Bu, sıradan bir hukuki süreç değil; bu, sistematik bir kötülük.”
Aileler İçin Mücadele Sürecek
Tutukluların içeride yaşadığı psikolojik baskının yanında dışarıdaki ailelerin de sürekli bir endişe içinde olduğunu vurgulayan İmamoğlu, mücadelelerinin bu aileler adına verildiğini söyledi. Cezaevindeki kadınların en büyük kaygısının geride kalan çocukları olduğunu belirten İmamoğlu, “Adalet duygusu olmayan hiçbir toplum huzur bulamaz” dedi.
“Sessizliğe Karşı Birlik Zamanı”
Konuşmasının sonunda topluma çağrı yapan Dilek İmamoğlu, bu sürecin sadece kendilerinin değil, herkesin sorunu olduğunu ifade etti. Dayanışma Platformu’nun büyüyeceğini ve daha fazla insanın sesi olacağını belirtti. “Bu karanlık ancak birlikle aşılır,” sözleriyle toplumsal seferberlik çağrısı yaptı.
