Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlamasıyla yargılandığı davada 149 günlük tutukluluğun ardından tahliye edildi. Bu gelişme, yalnızca siyasi kulislerde değil, aynı zamanda kamuoyunun geniş kesimlerinde de yankı uyandırdı. Tahliye kararının ardından Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, konuyla ilgili dikkat çeken bir mesaj yayımladı.
İmamoğlu’ndan Net Mesaj: Hukukun Üstünlüğü Hatırlatıldı
Sosyal medya üzerinden açıklamada bulunan Ekrem İmamoğlu, Ümit Özdağ’ın tahliyesine ilişkin memnuniyetini dile getirirken, esas olarak hukukun evrensel ilkelerine vurgu yaptı. İmamoğlu şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Ümit Özdağ hakkında tahliye kararı verilmiş olması sevindiricidir. Hukukun egemen olduğu bir ülkede siyasilere yargı tacizi olmaz, yargı sopasıyla siyaset dizayn edilemez. Bu kararın tüm siyasi tutsaklar için de uygulanmasını bekliyoruz.”
Bu sözler, sadece Özdağ’ın tahliyesine duyulan memnuniyetin ötesinde, Türkiye’de siyasi yargılamalara dair derin bir eleştiriyi de barındırıyor.
Siyasi Tutukluluklara Eleştiri: Mesaj Kime?
İmamoğlu’nun açıklamasındaki “tüm siyasi tutsaklar” vurgusu, yalnızca tekil bir tahliye kararına yönelik bir değerlendirme değil; aynı zamanda diğer siyasi figürler için de adalet çağrısı anlamı taşıyor. Bu bağlamda İmamoğlu’nun mesajı, özellikle geçmişte benzer suçlamalarla yargılanan siyasetçileri ve halen cezaevinde bulunan muhalif isimleri kapsayabilecek bir çağrı niteliği taşıyor.
Özellikle seçim dönemlerinde sıkça gündeme gelen “yargı bağımsızlığı” tartışmaları, bu açıklama ile yeniden gün yüzüne çıktı. Yargının siyasallaşması eleştirisi son yıllarda Türkiye’de sıklıkla dile getirilirken, İmamoğlu’nun bu açıklaması bu tartışmanın güncel bir uzantısı gibi görünüyor.
Tahliye Kararı Neye İşaret Ediyor?
Ümit Özdağ’ın tahliyesi, yalnızca bireysel bir hukuki süreç değil; aynı zamanda siyasi atmosferin şekillenmesinde de belirleyici bir faktör olabilir. Kamuoyunun farklı kesimleri bu kararı olumlu karşılarken, bazı kesimler ise sürecin şeffaflığına ve objektifliğine dair soru işaretleri taşıyor.
İmamoğlu’nun açıklamaları bu noktada kritik bir rol oynuyor. Özellikle “yargı sopasıyla siyaset dizayn edilemez” ifadesi, geçmişte yaşanmış siyasi davalara açık bir gönderme olarak algılanıyor. Bu da beraberinde, siyasi iradenin yargı üzerindeki etkisine ilişkin ciddi bir tartışma başlatabilecek potansiyele sahip.
Toplumsal Adalet Talebi Güçleniyor
İmamoğlu’nun mesajı yalnızca bir tahliye değerlendirmesi değil, aynı zamanda toplumsal bir adalet talebinin sözcülüğü gibi de okunabilir. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı siyasal ve hukuki krizler dikkate alındığında, bu tür açıklamalar geniş kesimlerce daha yüksek sesle dile getirilen hukukun üstünlüğü çağrılarının bir parçası hâline geliyor.
Siyasi Gerginlik Düşer mi?
Ümit Özdağ’ın serbest bırakılması, bazı çevrelerce siyasi yumuşama sinyali olarak değerlendirilse de, İmamoğlu’nun açıklamaları bunun bir başlangıç olması gerektiğini savunuyor. Dolayısıyla tek bir kararla siyasi tansiyonun düşmeyeceği, ancak bu ve benzeri kararların devamı geldiği sürece demokratik ortamın güçlenebileceği dile getiriliyor.
İmamoğlu ve Özdağ Aynı Karede Olur mu?
Siyaset sahnesinde zaman zaman sert tartışmalara giren isimlerin ilerleyen günlerde daha kapsayıcı diyaloglar içinde olması, özellikle yerel seçim sonrası yeniden şekillenen siyasi dengeler açısından önemli olabilir. Bu anlamda İmamoğlu’nun “herkes için adalet” çağrısı, kutuplaşmadan uzak, daha kapsayıcı bir siyasetin kapısını aralıyor olabilir.
