Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın akabinde yaptığı konuşmasında Kılıçdaroğlu‘nun ismini anmadan, şu sözlerle amaç almıştı:
“Ana muhalefet partisinin devrik eski genel liderinin Türkevi’nden niçin bu kadar rahatsız olduğunu açıkçası anlayamıyoruz. Türkevi 85 milyonundur, 85 milyonun iftihar vesilesidir. Kapısı Türk milletinin her bir ferdine açıktır. Bunda ayıplanacak, eleştirilecek bir durum da göremiyoruz. Türkiye’nin başarılarına sevinmek yerine bundan gocunanları milletimize havale ediyoruz.”
Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın kelamlarına X hesabından karşılık verdi. “Günahlarına devleti ortak etmekten ve muhalefet (!) içinde yandaş aramaktan vazgeç” diyen Kılıçdaroğlu, “Ne CHP’de ne de bu halktan sana ortak çıkmaz!” tabirlerini kullandı.
“DEVRİK BAŞKAN DİYORSUN LAKİN…”
Kılıçdaroğlu’nun açıklaması şu biçimde:
“Türkiye’ye ilişkin her şeyle gurur duyar, devletimizle onur duyarız.
Fakat Saray’daki zat, kendini devlet sanmakta ve tek adamlık sanrılarıyla yaptığı yanlışları devlete yıkmaya devam etmektedir! Geçmişte olduğu üzere, bugün de yarın da yaptığı her yanlışın hesabını sormak hem yurttaşlık hem de CHP’lilik görevidir!
Erdoğan, tekrar gerçeklerle algıları yer değiştirmeye başlamış; New York’taki Türkevi’nden rahatsızlık duyduğumuzu söylemiş. Anlaşılan, her yaptığına göz yumanlar ona sonsuz kudret hissi vermiş ki karşı çıktığımız yolsuzluk ve rüşvet savlarını görmemiş!
Erdoğan, şunu güzel bilmelisin ki Kemal Kılıçdaroğlu ismi sıradan bir isim olabilir, fakat yaptığın ve yapacağın her yanlışın hesabını soracak birisidir!
Devrik başkan diyorsun, Bay Kemal diyorsun ancak “yolsuzluk yaptı, hırsızlık yaptı, devletin malını eş dost akrabalarına peşkeş çekti” diyemiyorsun…
Sen, millet vicdanında yenilmiş bir adamsın…
Günahlarına devleti ortak etmekten ve muhalefet (!) içinde yandaş aramaktan vazgeç.
Ne CHP’de ne de bu halktan sana ortak çıkmaz!
Unutma ki CHP, son kaledir ve tekrar unutma ki birinci direniştir…
Nefesim her daim ensende olmaya devam edecek!”
