DEM Parti Küme Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM 28. Periyot 3’üncü Yasama Yılı öncesinde gündeme ait değerlendirmelerde bulundu.
Meclis’in yeni periyodunda anayasa tartışmalarının “iktidarın tekelinde” olduğu yorumunda bulunan Koçyiğit, “muhalefetin birlikte hareket ederek erken seçimin şartlarını yaratmak için toplumu birlikte örgütlemeye çalışması” gerektiğini vurguladı.
Meclis’te daha evvel Anayasa Kurulu’nda bütün partilerin uzlaşısı ile birlikte bir metin hazırlandığını hatırlatan Koçyiğit, şunları söyledi:
“Türkiye anayasa tartışmalarında sıfır noktasında değil. Biz yeni periyotta de anayasa kordinasyonu kurduk o kordinasyon içerisinde Meclis’ten arkadaşlarımız ve anayasadan sorumlu eş genel liderimizle bir arada tartışamaları yürütüyoruz. Hem anayasa stratejisine dair hem metnin kendisine dahil bir hazırlığımız var lakin bizim için anayasa tartışması yalnızca bir partinin mutfağında hazırlanacak bir süreç değil.
Bizim asıl isteğimiz çalışmayı toplumla bir arada yapmak toplumun farklı kısımlarıyla buluşmak ve onların anayasa taleplerini taslağın içerisine yedirmek. Yakın devirde kendi çalışmamızı bitirdikten sonra ‘nasıl bir anayasa tartışmasını’ önümüze amaç olarak koymuş durumdayız.”
“YENİ ANAYASA TARTIŞMALARI İKTİDARIN MONOPOLÜNDEN ALINMALI”
“Bu anayasa sıkıntısını Türkiye’nin nasıl ilerleteceği, siyasi iktidarın bu tartışmayı niçin açtığı ve bu tartışmanın sonucunda yeni eşitlikçi özgürlükçü bir anayasa yapılıp yapılmayacağı problemi temel tartışma. İktidarın yedeğine düşmeden yeni anayasa sorununu toplumla birlikte uğraşını vermek üzere bütün muhalafet olarak olmalı. İktidarın elindeki anayasa tartışması inhisarını de alıp bütün topluma yaymak bizim açımızdan birinci öncelik. Toplumun önceliği ne derseniz yeni bir anayasa tartışması gerilerde kalıyor. Toplum bugün işsizlikle, açlıkla boğuşuyor. Yeni bir anayasa yapmak için toplumsal refahı sağlayacak bir tabanda olması gerekiyor.
Vatandaş bugün sandık kurulsa bugün gidecek. Tahminen bu isyan, aşağıdan kabaran derin öfke şimdi bir kanala akmadı, kelama talebe dönüşmedi. Bugün kime giderseniz gidin, ‘yarın erken seçim olsun’ sorusunu sorsanız tabi ki ‘olsun’ diyecek. Artık bu iktidarı bu ülke halkları taşıyamıyor. Yüzde 99’un ürettiği yüzde 1’in yediği bir şartta yaşıyoruz. Bunun içerisinde iktidarın gitmesini istiyorlar ve yolunun erken seçim olduğunu biliyorlar ama bu bir toplam talebe dönüştümek bizlerin sorumluluğunda. Biz ‘erken seçim’ diyoruz lakin bütün toplumun talebi haline getirip o sandığı AKP’ye kurduracak hale gelmemiz gerekiyor. Bu bahiste kâfi arayı aldığımızı düşünmüyorum.”
“ERKEN SEÇİM TARTIŞMASI SÜNDÜRÜLÜP, POLEMİK KONUSU HALİNE GETİRİLDİ”
“En son lokal seçimlerde toplumun yüzde 70’den fazlasının dayanağını kaybetmiş bir iktidar var. Resmi olarak legal olan lakin toplumsal olarak yasal olmayan bir hükümetten bahsediyoruz. Bu tartışmanın sündürülüp gerçek bir talepten çıkıp polemik konusu haline gelmesini de hakikat bulmuyoruz. Bu tertipten kurtulmanın yolu erken seçime gitmektir. Bu bir siyasi polemik konusu, onun bunu dediği, şunu dediği yerden değil gerçekçi talebe, halkların talebine çevirecek bir yolu sistemi bir süreci örgütlememiz gerekiyor. Erken seçim olması için yanlışsız bir öncülüğe gereksinim var.
Gerçekten toplumsal uğraşların içerisinde olmaya muhtaçlık var. Halkın taleplerini görünür kılmaya gereksinim var. Erken seçimin şartlarını yaratmak için toplumu örgütlemeye muhtaçlık var. Muhalefet olağan ki birlikte konuşmalı, bu ülkeyi düze çıkaracak üzere bir sıkıntımız var. Belli bahislerde taban müştereklerde yan yana geldiğimiz bir yeri yaratmanın topluma karşı bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Belirli problemlerde AKP’nin karşısına bariyer örmek lazım ki toplumu koruyabilelim. Bu başlıklardan biri de neden erken seçim olmasın.”
“YENİ DEVİRDE YAN YANA GELEBİLECEĞİMIZ BİR SÜRECİN STARTINI VERDİK”
“Biz parti olarak şu anda uğraş ittifakı kurulması için tartışmayı aslında yürütüyoruz. Yeni periyotta emek, özgürlük ittifakını nasıl geliştirebileceğimiz, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleriyle yan yana gelebileceğimiz bir sürecin startını da verdik. Yeni periyot açısından bunun tarihî sorumluluk olduğunu da düşünüyoruz.
Birlikte gayret etmezsek bu faşizmi yıkamayız. Bu yan yana gelişleri de çoklu yan yana gelişler olarak söz etmek gerekiyor. Bir yerde demokrasi ittifakı kurarız o kendi yolunda yürür ancak Meclis tabanında farklı bir yerde muhalefetle yan yana dururuz. AKP ve MHP’nin hukuksuzluklarına karşı bir set oluştururuz. Çoklu ittifaklara, birlikteliklere ve çoklu bir çaba başlığına gereksinim olduğunu düşünüyoruz.”
