Siyaset

Arnavutluk’un Bektaşi Hamlesi: Bölgesel ve Küresel Yankılar

Arnavutluk, Bektaşi tarikatı için mikro bir devlet kurmayı planlıyor. Bu hamle, Balkanlar’da ve İslam dünyasında yeni tartışmaları beraberinde getirdi.

Yayınlanma

@

Arnavutluk hükümeti, son günlerde dikkat çeken bir karara imza attı. Başkent Tiran’da Bektaşi tarikatı mensuplarıiçin özerk bir mikro devlet kurma planını duyurdu. Bu hamle, hem bölgede hem de İslam dünyasında geniş yankı uyandırdı ve çeşitli tartışmaları beraberinde getirdi. Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, bu projenin hoşgörü ve barış içinde bir arada yaşamanın merkezi olacağını belirtti.

Tarihsel Arka Plan

Bektaşilik, 13. yüzyılda Anadolu’da ortaya çıkmış, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde Balkanlar’da yaygınlaşmıştır. Yeniçeri Ocağı ile olan güçlü bağları sayesinde Bektaşilik, Osmanlı’nın önemli bir dini ve sosyal unsuru haline gelmiştir. Bugün Arnavutluk, Balkanlar’daki Bektaşi tarikatının en güçlü merkezlerinden biri olarak bilinir. 1967-1990 yılları arasında komünist rejim döneminde baskı gören Bektaşiler, 1990’lardan sonra yeniden örgütlenme imkânı bulmuşlardır. Günümüzde Arnavutluk nüfusunun %5’inin Bektaşi olduğu tahmin edilmektedir.

Bu plan, tarihsel olarak köklü bir geçmişi olan Bektaşi tarikatına Arnavutluk içinde ayrıcalıklı bir yer tanınması anlamına gelmektedir. Arnavutluk, dini hoşgörü konusunda bir örnek teşkil etmek ve Bektaşi mirasını korumak adına bu projeyi gündeme getirmiştir.

Arnavutluk Hükümetinin Planının Nedenleri

Arnavutluk, Avrupa’nın çoğunlukla Müslüman nüfusa sahip tek ülkesi olarak, bu projeyle dini tolerans ve çeşitlilik konusunda lider bir konuma gelmeyi hedeflemektedir. Bektaşiliğin, Arnavutluk’un kültürel zenginliğinin bir parçası olduğu vurgulanırken, bu planın dini ve kültürel turizm açısından yeni fırsatlar yaratabileceği öngörülüyor. Ayrıca, hükümet yetkilileri bu hamlenin Arnavutluk’un uluslararası arenadaki görünürlüğünü artırabileceğini ve dini özgürlükler konusunda ülkeyi öncü bir noktaya taşıyacağını savunuyor.

Başbakan Edi Rama, bu planın sadece Arnavutluk için değil, tüm Balkanlar için bir barış ve hoşgörü sembolü olacağını vurguladı. Ancak bu hamlenin, sadece dini değil aynı zamanda ekonomik ve diplomatik boyutları da bulunuyor. Dini ve kültürel bir çekim merkezi yaratma hedefi, Arnavutluk’un bölgesel gücünü artırma stratejisi olarak da değerlendirilebilir.

Olası Yansımalar

Edi Rama’nın açıklaması sonrası bu planın, Balkanlar’daki diğer ülkelerde de yeni talepler doğurması bekleniyor. Özellikle Kosova ve Kuzey Makedonya’da yaşayan dini azınlıkların benzer taleplerle özerklik istemeleri ihtimal dahilinde. Bu tür gelişmelerin, Balkanlar’da mevcut dini ve etnik dengeleri daha da karmaşık hale getirmesi mümkün. Ayrıca, Bektaşiliğin İslam’ın ana akım uygulamalarından bazı farklılıklar göstermesi, özellikle alkol kullanımına izin verilmesi gibi unsurların muhafazakâr çevreler tarafından eleştirileceği öngörülüyor.

Arnavutluk’un laik yapısı düşünüldüğünde, dini bir topluluğa özerklik tanınmasının, ülkenin laiklik anlayışı açısından tartışmalara yol açması kuvvetle muhtemel. Özellikle dini bir yapıya bu derece yetki verilmesinin, Arnavutluk’un iç siyasetinde ciddi tepkilere yol açacağı bekleniyor. Bu adımın sadece Arnavutluk değil, tüm Balkanlar’daki politik dengeleri etkileyebilecek bir gelişme olduğu söylenebilir.

Uluslararası Tepkiler ve Türkiye’nin Pozisyonu

Arnavutluk’un bu girişimi, İslam dünyasında da yankı uyandıracaktır. Arnavutluk’un İran ile olan geçmişteki gergin ilişkileri göz önüne alındığında, İran’ın bu duruma vereceği tepki merak konusu. Türkiye, Balkanlar’da önemli dini faaliyetler yürüten bir ülke olarak bu gelişmeye karşı nasıl bir tavır takınacağına dair sinyaller vermeye başladı. Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla bölgede aktif olan Türkiye, Bektaşi mikro devletinin kurulmasının, bu faaliyetlerin kapsamını ve niteliğini etkileyebileceğini düşünüyor. Türkiye’nin bölgedeki Müslüman topluluklarla olan ilişkileri de bu gelişmeden etkilenebilir.

Bektaşi dünyasında ise Türkiye’den ilk tepkiler gelmeye başladı. Bektaşi Postnişini Ali Haydar Ercan Dedebabatarafından verilen talimatla kamuoyuna açıklama yapan Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu, bu planın siyasi baskılar altında oluşturulmuş bir girişim olduğunu belirtti ve manevi anlamda geçersiz olduğunu ifade etti. Bu tepki, Türkiye’deki Bektaşi topluluğunun bu plana karşı duracağını gösteriyor.

Tarihçi İlber Ortaylı’nın Yorumu

Tarihçi İlber Ortaylı, Hürriyet gazetesinde bu girişime dair değerlendirmelerde bulundu. Ortaylı, Bektaşiliğin Balkanlar’da güçlü bir yapı olduğunu ve Arnavutluk’un iç dinamiklerine yönelik bir cazibe merkezi yaratma çabası içinde olduğunu ifade etti. Ancak bu yapının Vatikan gibi otoriter bir dini devlet modeline dönüşmesinin zor olduğunu belirtti. Arnavutluk’un laik yapısıyla uyumlu bir şekilde kurulacak bu mikro devletin, diplomatik anlamda nasıl bir konuma sahip olacağının zamanla görüleceğini de sözlerine ekledi.

Bölgesel ve Küresel Etkiler

Bu girişim, Balkanlar’da ve ötesinde geniş bir etki yaratabilecek potansiyele sahip. Özellikle Kosova, Makedonya ve Sırbistan gibi ülkelerde yaşayan Bektaşi topluluklarının bu gelişmeler karşısında nasıl bir tutum alacağı merak ediliyor. Ayrıca, Avrupa ve ABD’de yaşayan Bektaşi gruplarının da bu duruma dair görüş bildirmesi bekleniyor. Arnavutluk’un iç siyaseti ve bölgedeki güç dengeleri, bu planın pratikteki uygulaması ve uluslararası tepkilerle şekillenecek. Bektaşi mikro devleti projesinin, Balkanlar’daki dini ve etnik dinamikleri derinden etkileyebileceği şimdiden açıkça görülüyor.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version