Siyaset

Schengen Tehlikede: Avrupa’nın Yeni Umudu Türkiye

Avrupa, Schengen’in geleceği konusunda zorlanıyor. AB, Türkiye ile yapılacak yeni işbirliği sayesinde yasadışı göçle mücadelede umut arıyor.

Yayınlanma

@

Almanya‘nın aldığı sınır kontrollerini sıkılaştırma kararı, Schengen Anlaşması‘nı tartışmaya açarken, Avrupa Birliği’nin (AB) geleceği üzerinde ciddi endişelere yol açtı. Avrupa’daki diplomasi koridorları, Schengen sistemini korumak ve yasadışı göçü engellemek için Türkiye ile yeni bir işbirliği yapılmasının tek çözüm olabileceğini öne sürüyor. Avusturyalı analist ve Avrupa İstikrar Girişimi Başkanı Gerald Knaus, Türkiye’nin Avrupa sınır güvenliği açısından önemini vurguladı. Brüksel‘de bu günlerde AB’nin mülteci mevzuatında değişiklik yapılması tartışılırken, Türkiye ve Yunanistan, çözümde merkezi ülkeler olarak öne çıkıyor.

Almanya’nın Sınır Kontrolleri ve Schengen’in Geleceği

Almanya, yasadışı göçle mücadele amacıyla sınır kontrollerini sıkılaştırma kararı aldı. Bu uygulamanın altı ay süreceğiaçıklandı. Ancak bu adımın, AB’nin Schengen sınır anlaşmasının ruhuna aykırı olduğu ve serbest dolaşımın geleceğini tehdit ettiği yönünde eleştiriler yükseliyor. Knaus, Avrupa’nın göç politikalarında yaşanan bu zorluklara çözüm olarak, Türkiye ile yeni bir işbirliği yapılmasının Schengen sistemini korumak için kilit bir adım olacağını belirtiyor.

2016 yılında Türkiye ile AB arasında imzalanan göç anlaşması, mülteci akışını önemli ölçüde azaltmıştı. Knaus, o dönemin göç akışında azalma yaşanan tek dönem olduğunu ve bu modelin başka ülkelerle de uygulanabileceğini ifade etti. Politico yazarı Nektaria Stamouli, Knaus’un, Schengen’in yıkılmasını ve AB hukuku üzerindeki baskıyı engellemenin tek yolunun Türkiye veya diğer üçüncü ülkelerle işbirliği olduğunu söylediğini aktardı.

Geri Gönderme ve Muhalefet Baskısı

Almanya’da Hristiyan Demokrat Parti‘nin önerdiği, “Almanya sınırına gelen herkesin geldikleri Avrupa ülkelerine geri gönderilmesi” politikasının uygulanabilirliği ise şüpheli görünüyor. Knaus, Yunanistan ve Güneydoğu Avrupaörneklerini vererek, sınırları kapatmanın kolay olmadığını ve geri göndermeyi planladığınız ülkelerin bunu kabul etmeyebileceğini ifade etti. Bu durumda, Almanya’nın sınır kontrolleri kararının ne kadar etkili olacağı tartışılıyor.

Alman muhalefeti, hükümet üzerindeki baskısını artırmış durumda. Hristiyan Demokrat Parti’nin bu konudaki duruşu, hükümetin tüm sınırlarında kontrol yapmasına neden oldu. Ancak bu uygulamanın, mevcut göç akışını durdurmakta etkisiz kalabileceği düşünülüyor. Knaus’a göre, Almanya’daki sınır kontrolleri, hükümetin aşırı sağ AFD‘ye karşı aldığı bir önlem olarak değerlendiriliyor.

AB Hukuku ve Göç Politikalarındaki Çıkmaz

AB ülkelerinin bu yıl kabul ettiği göç anlaşmasının sorunu yanlış teşhis ettiğini düşünen Knaus, Almanya‘nın sınır kontrolleri kararının AB hukukuna aykırı olduğunu belirtiyor. Ayrıca, Macaristan’ın iltica hakkını kaldırması, Polonya’nın Belarus’a geri göndermeyi yasallaştırması ve Finlandiya’nın Rusya’ya geri göndermeyi tartışması, Avrupa’nın göç politikalarındaki çelişkileri gözler önüne seriyor.

Bu süreçte AB, sınırlarına gözaltı merkezleri ve iltica kabul merkezleri inşa etmeyi tartışıyor. Ancak Knaus, bu tür önlemlerin sorunu çözmeyeceğini, çünkü başvuruları işledikten sonra bu kişilerin Avrupa’da kalacağını ifade ediyor. Göçle başa çıkamayan AB’nin, bu krizi varoluşsal bir tehlike olarak görmesi gerektiğini vurguluyor.

Türkiye ile İşbirliğinin Önemi

AB’nin göç krizini aşabilmesi ve Schengen sistemini koruyabilmesi için Türkiye ile yapılacak yeni bir işbirliği anlaşması, şu anda Avrupa’daki en güçlü çözüm olarak görülüyor. Türkiye, 2016’daki göç anlaşmasıyla AB için kritik bir rol oynamış ve göç akışını önemli ölçüde kontrol altına almıştı. Bu modelin yeniden gündeme gelmesi, AB’nin mülteci politikalarındaki krizi hafifletmek için bir fırsat sunuyor.

Gerald Knaus, Almanya’nın aldığı sınır kontrolleri kararının aşırı sağa karşı bir önlem olduğunu belirterek, bu durumun Almanya’nın iç siyasetinde nasıl bir yankı bulduğunu değerlendirdi. Özellikle son aylarda Almanya’da göçmenler tarafından gerçekleştirilen bıçaklı saldırılar, ülkenin Doğu eyaletlerinde aşırı sağ ve aşırı sol hareketlerin güçlenmesine neden olmuştu.

Schengen’in Geleceği ve AB’nin Krizi

Almanya’nın sınır kontrolleri uygulaması, Schengen’in ruhuna aykırı bulunuyor. Avrupa Birliği, serbest dolaşım ilkesine dayanan Schengen sisteminin korunması için yeni çözüm yolları arıyor. Bu noktada Türkiye ile yapılacak işbirliği, AB için hayati önem taşıyor. Türkiye’nin, Schengen sisteminin korunmasına yapacağı katkı, AB’nin yasadışı göçle başa çıkma stratejisinin merkezinde yer alabilir.

Avrupa, yasadışı göçle mücadelede bir çıkmazla karşı karşıya. AB ülkeleri arasında göç politikalarındaki farklılıklar ve sınır kontrollerine dair alınan kararlar, Avrupa’nın geleceği üzerinde ciddi soru işaretleri yaratıyor. Bu noktada Türkiye, AB’nin en büyük umudu olarak öne çıkıyor. Schengen’in yıkılmasını önleyecek en önemli adımlardan biri, Türkiye ile yapılacak yeni bir göç anlaşması olabilir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version