Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, yaklaşık beş aydır süren tutukluluk sürecinin ardından tahliye edildi. “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasıyla yargılanan Özdağ, kamuoyunun yakından takip ettiği bu davada ikinci kez hakim karşısına çıktı. Bu yazıda, duruşma detaylarından mahkemenin kararına kadar tüm gelişmeleri dikkat çekici ve detaylı şekilde ele alıyoruz.
Silivri’de Kritik Gün: Mahkemede Yoğun Destek
Duruşma, Silivri Cezaevi’ndeki 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Özdağ’ı yalnız bırakmayan isimler arasında, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, CHP’li ve İYİ Partili milletvekilleri yer aldı. Ayrıca eski AKP ve MHP milletvekilleri ile diğer siyasi parti temsilcileri de salondaydı.
Bu yoğun destek, davanın sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir dava olarak da algılandığının güçlü bir göstergesiydi.
Savcı Değişti, Mütalaa Değişti: Suçlama Ağırlaştı
Davanın seyrini değiştiren gelişmelerden biri, duruşmaya yeni bir savcının atanması oldu. İlk duruşmada 4,5 yıla kadar hapis cezası talep edilirken, yeni savcı “zincirleme şekilde halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasını yöneltti. Böylece ceza talebi 7 yıl 10 aya kadar çıkarıldı.
Savcı, Kayseri olaylarıyla ilgili sosyal medya paylaşımlarını suçun delili olarak sundu. Ancak Ümit Özdağ bu belgelerin “imzasız, mühürsüz ve istihbarat raporu bile olamayacak nitelikte olduğunu” ifade ederek suçlamaları sert bir dille reddetti.
Özdağ’dan Sert Savunma: “Bir Hukuk Cinayeti”
Savunmasında oldukça öfkeli olduğu gözlenen Ümit Özdağ, savcının mütalaasını “hukuk cinayetinin en somut örneği” olarak nitelendirdi. “Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına öfkeliyim. Bu mütalaa ile en temel insan hakkına tecavüz ediliyor. Savcılık, muhalifsen susacaksın diyor! Bu Kuzey Kore modelidir” diyerek tepkisini dile getirdi.
Ayrıca, iddianamedeki paylaşımların şiddete çağrı ya da suç işlemeye teşvik içermediğini, yalnızca ülke geleceğiyle ilgili yorumlar olduğunu vurguladı.
“Beni Cezaevine Yollamak İsterseniz Yollayın!”
Duruşmada Özdağ’ın en çok dikkat çeken sözlerinden biri, “Beni cezaevine geri yollayacaksanız yollayın! Ne yapacaksınız, bütün Türkiye’yi mi tutuklayacaksınız?” çıkışı oldu. Bu sözleriyle hem davanın siyasi yönüne işaret etti hem de halkın vicdanına seslendi.
Özdağ ayrıca, “İktidar yanlısı bir siyasetçi olsaydım burada olmazdım. Ama ben değilim. Bu yüzden buradayım” diyerek davanın siyasi baskılarla şekillendiğini ima etti.
Duruşmaya Ara Verildi, Karar Bekleniyordu
Savunmasının ardından duruşmaya kısa bir ara verildi. Özdağ’ın avukatı da savunmasını sunduktan sonra mahkeme heyeti karar için müzakereye geçti. Bu süreçte herkesin gözleri, çıkacak tahliye ya da tutukluluğun devamı kararına çevrildi.
Tahliye Kararı Çıktı: Tepkiler ve Yorumlar
Mahkeme heyeti, uzun süren değerlendirme sonrasında Ümit Özdağ hakkında tahliye kararı verdi. Bu karar, hem salonda bulunanlar hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Davayı takip eden hukukçular ve siyasiler, tahliye kararını hukuk devleti adına olumlu bir gelişme olarak yorumladı.
Davanın Siyasi Boyutu Tartışma Yarattı
Özdağ’ın ifadeleri, duruşmada yaşanan gelişmeler ve savcının sert mütalaası, davanın yalnızca hukuki değil aynı zamanda siyasi dinamikler içerdiğini ortaya koydu. Tahliye kararı, yargıya olan güvenin yeniden tesis edilmesi açısından önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.
Süreç Nasıl Devam Edecek?
Her ne kadar tahliye kararı çıkmış olsa da, dava henüz sonuçlanmadı. Özdağ hakkındaki suçlamaların devam ettiği dosya, önümüzdeki günlerde yeniden ele alınacak. Ancak tahliye kararı, kamuoyu vicdanında büyük bir rahatlama yarattı.