Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protestolarda kolluk kuvvetlerinin yoğun olarak kullandığı biber gazına sert tepki gösterdi. TTB, bu maddenin uluslararası literatürde “kimyasal silah” olarak kabul edildiğini vurguladı ve kullanımının acilen yasaklanması çağrısında bulundu.
TTB: Biber Gazı, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ne Aykırı
TTB Merkez Konseyi tarafından yayımlanan açıklamada, biber gazının kapalı alanlarda, yakın mesafeden veya yoğun miktarda kullanıldığında “kimyasal silah” statüsü kazandığı hatırlatıldı. Açıklamada, Türkiye’nin de taraf olduğu 1997 tarihli Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’ne atıfta bulunularak, son olaylarda yaşananların bu sözleşmeye aykırı olduğu belirtildi.
“Kamuoyuna yansıyan görüntüler, biber gazının gösteri kontrol ajanı olarak değil, doğrudan kimyasal silah olarak kullanıldığını göstermektedir.”
TTB: Anayasal Haklara Müdahale Kabul Edilemez
Açıklamada, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının anayasal güvence altında olduğu hatırlatıldı. TTB, barışçıl şekilde toplanan yurttaşlara yönelik gaz kullanımının meşru olmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Kolluk kuvvetlerinin görevi, anayasal hakkını kullanan yurttaşların güvenliğini sağlamaktır. Kimyasal içerikli gazlarla müdahale, sağlık ve yaşam hakkına açık bir tehdittir.”
Ölümlere Yol Açan Biber Gazı Vakaları Tekrar Hatırlatıldı
TTB açıklamasında, biber gazının neden olduğu ölümler de vurgulandı. Özellikle 2011 yılında yayınlanan “Gösteri Kontrol Ajanları” kitapçığına atıf yapılarak, Türkiye’de yaşanan ölümcül vakalara dikkat çekildi:
- Metin Lokumcu – Hopa’daki protestoda biber gazı sonrası hayatını kaybetti
- Musa Dağ, Çayan Birben, Mevlüt Altun, Hacı Zengin ve Kazım Şeker – biber gazına maruz kaldıktan sonra yaşamını yitiren diğer isimler
Bu vakaların Adli Tıp raporlarıyla belgelendiği ve biber gazının ölümcül etkilerinin bilimsel olarak kanıtlandığı belirtildi.
“Toplum Sağlığı Açısından Tehlike Büyük”
TTB, açıklamasının sonunda göz yaşartıcı gazların kısa ve uzun vadeli sağlık etkilerinin ciddi boyutlara ulaştığını vurguladı. Solunum yetmezliğinden kalp krizine, nörolojik bozulmalardan kronik solunum rahatsızlıklarına kadar uzanan etkilerin, toplum sağlığını tehdit ettiğinin altı çizildi.
“Bu maddeler bilimsel olarak kimyasal silah niteliğindedir. Kullanımları sadece bireysel değil, toplumsal sağlık açısından da tehdit oluşturur. Derhal yasaklanmalıdır.”