COVID-19, sadece sağlık sistemlerini değil, tüm dünyayı kökten sarsan bir krizdi. Bu krizin ardından gelen küresel farkındalık, ülkeleri ortak bir çözüme yöneltti. Üç yıldır devam eden müzakerelerin sonunda, Dünya Sağlık Örgütü’nün Cenevre’de gerçekleştirdiği Dünya Sağlık Asamblesi’nde tarihi bir karar alındı. Yeni pandemi anlaşması, insanlığı gelecekteki tehditlerden korumayı hedefliyor.
Bu Bir Zafer: Anlaşma Neleri Kapsıyor?

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, yapılan anlaşmayı “halk sağlığı, bilim ve çok taraflı eylem için bir zafer” olarak tanımladı. Bu açıklama, salgınlara karşı kolektif mücadelede yeni bir sayfa açıldığını gösteriyor.
Anlaşmanın içeriğinde dikkat çeken başlıklar şunlardır:
- Ülkelerin teşhis, tedavi ve aşı paylaşım süreçlerini hızlandırması,
- Hayvanlardan insanlara bulaşabilecek virüslerin engellenmesi,
- Patojen erişimi ve fayda paylaşımı (PABS) sistemiyle adil kaynak paylaşımı sağlanması,
- Sağlık ürünlerine eşit erişim ilkesiyle, krizde yaşanan adaletsizliklerin giderilmesi.
Ancak anlaşma hemen yürürlüğe girmeyecek. En az 60 ülkenin resmi imzası gerekiyor. ABD’nin bu süreçte anlaşmadan çekilmesi ve finansal katkı sağlamaması, DSÖ’nün bütçesinde ciddi kesintilere yol açtı.

Müzakereler Neden Zor Geçti?
Pandemi anlaşması, ilk kez Mart 2021’de gündeme geldi. Ancak, özellikle küresel kuzey ve güney arasındaki güven sorunu nedeniyle süreç sık sık tıkandı. Anlaşmanın DSÖ’ye fazla yetki verdiği, hatta karantina ve aşı zorunluluğu getireceği yönündeki yanlış bilgiler, müzakereleri daha da karmaşık hale getirdi.
Sonuç olarak, bazı kritik konular – özellikle ülkelerin verileri paylaşması karşılığında nasıl bir karşılık alacakları gibi – önümüzdeki bir yıla ertelendi. Anlaşma, yalnızca bugün için değil, gelecekteki pandemilere karşı daha hazırlıklı olmak için bir temel oluşturmayı hedefliyor.
DSÖ’nün Bütçesi Tehlikede mi?
Anlaşmanın kabulü tarihi bir adım olsa da, DSÖ’nün finansal sıkıntıları da göz ardı edilemez. 2026-2027 için öngörülen 5,3 milyar dolarlık bütçe, 4,2 milyar dolara indirildi. 2025 yılı için ise DSÖ’nün yaklaşık 600 milyon dolar açık vereceği tahmin ediliyor. Bu durum, personel ve bölge ofislerinde küçülmelere yol açabilir.
DSÖ, bu finansal boşluğu kapatmak için üye ülkelerden yıllık aidatlarda %20 artış talep ediyor. Ancak, ABD gibi büyük bağışçıların desteğini kaybetmek, tüm bu planların uygulanabilirliğini zora sokuyor.
İklim Değişikliği ve Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar da Gündemdeydi

Sadece pandemi değil, iklim değişikliği ve bulaşıcı olmayan hastalıklar da DSÖ Asamblesi’nin gündemindeydi. Özellikle böbrek hastalığı, rahim ağzı kanseri, görme bozuklukları ve ruh sağlığı gibi konulara ilişkin önemli kararlar alındı.
Ayrıca, ülkelerin Paris İklim Anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerine sağlığı da dahil etmesi yönünde çağrılar yapıldı. Çünkü artık iklim değişikliğinin etkileri yalnızca çevreyle sınırlı değil; doğrudan insan sağlığını da tehdit ediyor.
Geleceğe Umutla Bakmak Mümkün mü?
COVID-19, dünya tarihinde eşine az rastlanır bir krizdi. Ancak bu kriz, uluslararası toplum için büyük bir ders niteliğinde oldu. Şimdi kabul edilen pandemi anlaşması, geçmişten çıkarılan derslerle oluşturuldu.
Bu anlaşma, sadece politik bir metin değil; aynı zamanda küresel dayanışmanın bir simgesi. Artık ülkeler, sadece kendi sınırlarını değil, tüm insanlığı korumayı hedefliyor.
Tehlikeli virüslerin beklemediği, hızlı yayıldığı ve büyük yıkımlara neden olduğu bir dünyada, bu tarz iş birlikleri geleceğin kurtuluş anahtarı olabilir.