Diyarbakır, kamuoyunu derinden sarsan Narin cinayeti davasında kritik bir aşamaya geldi. 8 yaşındaki Narin Güran’ın ölümüyle ilgili 15 sanığın yargılandığı dava, ikinci kez hakim karşısına çıkarken, duruşma salonunda tansiyon bir an bile düşmedi. Tanıkların dinlendiği duruşmada, adaletin yerini bulması için mücadele devam ediyor.
Narin Güran’ın Ölümü Sonrası Başlayan Hukuki Süreç
21 Ağustos 2024 tarihinde, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesi‘nde kaybolan küçük Narin’in arama çalışmaları, 19 günün sonunda acı bir gerçekle sonuçlandı. Dere yatağında, çuval içinde ve taşlarla gizlenmiş halde bulunan minik beden, tüm Türkiye’yi yasa boğdu.
Yapılan incelemelerde, amcası Salim Güran’ın aracında Narin’e ait DNA ve kıl örnekleri tespit edildi. Olayla ilgili olarak annesinin, ağabeyinin ve komşularının da içinde bulunduğu 4 kişiye yönelik Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Sanıklar hakkında “İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
İlk Karar Şok Etmişti: Ağır Cezalar Çıkmıştı
28 Aralık’taki duruşmada, sanıklardan Salim Güran, Enes Güran ve Yüksel Güran, Narin’i kasten öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildi. Olayın diğer bir şüphelisi Nevzat Bahtiyar’a ise cesedi gizlemekten 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Yeni Dava: 15 Sanık Daha Yargılanıyor
Adaletin farklı yönleriyle ele alındığı bu dosyada, ‘Suçluyu kayırma’ suçu kapsamında başka bir süreç daha başladı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianamede, aralarında Birsen Güran, Fuat Güran, Maşallah Güran ve diğer aile bireylerinin de bulunduğu 15 kişi hakkında dava açıldı.
Bu sanıklar hakkında Diyarbakır 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılama yapılırken, bazı tutuksuz sanıklar hakkında da dosya hazırlandı. 3 suça sürüklenen çocukla ilgili dava ise 2. Çocuk Mahkemesi tarafından kabul edildi. Ardından her iki dava dosyası birleştirildi.
İkinci Duruşma: Tepkiler ve Şikayetlerle Gölgelendi
İkinci duruşma, 25 Nisan’da geniş güvenlik önlemleri altında başladı. Duruşmaya katılanlar arasında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) avukatları da vardı. Katılma talepleri mahkeme tarafından kabul edildi.
Ancak bu karar, sanık avukatları tarafından eleştirildi. Avukatlar, hem dernek katılımına hem de duruşma usullerine itiraz ederek, hakimi HSK’ya şikayet etti. Şikayet dilekçesinde; sanıkların susma haklarının hatırlatılmadığı, iddianamenin okunmadan savunmalara geçildiği ve davanın usul açısından ciddi hatalar içerdiği ileri sürüldü.
Davanın Seyri Nereye Evrilecek?
Yargılamada henüz net bir karar çıkmış değil. Ancak kamuoyu, özellikle çocuklara yönelik suçlar konusunda kararlı ve hızlı adımlar bekliyor. Narin’in davası, sadece bir ceza yargılaması değil, aynı zamanda toplumsal vicdanın sınandığı bir süreç olarak görülüyor. Adaletin geç de olsa tecelli etmesi için gözler bu davada.
