Maldivler, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına karşı net bir tavır sergileyerek dikkat çeken bir karara imza attı. Ülkede yapılan yasal düzenlemeyle birlikte artık İsrail pasaportu taşıyan kişilerin Maldivler’e girişi tamamen yasaklandı. Parlamento tarafından oy çokluğuyla kabul edilen bu yasa, sadece diplomatik bir hamle değil, aynı zamanda küresel vicdana da çağrı niteliği taşıyor.
Maldivler Devlet Başkanı’ndan Net Mesaj
Kararın ardından açıklama yapan Maldivler Devlet Başkanı Muhammed Muizzu, resmi Facebook hesabı üzerinden şu ifadeleri kullandı:
“İsrail pasaportu taşıyan kişilerin Maldivler‘e girişi yasaklandı. Bu yasa, Filistin halkıyla dayanışmamızın bir göstergesidir.”
Muizzu’nun bu açıklaması, sadece bir sınır politikası değil, aynı zamanda Filistin’e destek için atılmış güçlü bir adım olarak yorumlandı. Ülkedeki siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları da bu kararı destekledi.
Yasaya Giden Süreç ve Parlamentodaki Oylama
Bu yasa tasarısı, özellikle Maldivler’in dört bir yanında düzenlenen İsrail karşıtı gösterilerin ardından hız kazandı. Maldivler Demokratik Partisi (MDP), kamuoyundaki talebi dikkate alarak yasa önerisini Bakanlar Kurulu’na sundu. Tasarı kısa sürede meclis gündemine alındı ve yapılan oylamada çoğunluğun onayıyla yasalaştı.

Bu noktada vurgulamak gerekir ki, Maldivler sadece sembolik bir karar almadı. Bu yasa, fiili olarak İsrail vatandaşlarının ülkeye girişini engelleyecek şekilde uygulamaya geçirildi.
Filistin Halkına Uluslararası Destek Mesajı
Maldivler’in bu kararı, sadece iç siyasetle sınırlı kalmadı. Uluslararası kamuoyunda da yankı uyandırdı. Filistin halkının yaşadığı zorluklara dikkat çekmek isteyen birçok ülke, Maldivler’in attığı bu adımı takdirle karşıladı. Sosyal medyada da geniş yer bulan karar, #FreePalestine ve #BoycottIsrael gibi etiketlerle dünya genelinde gündeme oturdu.
Maldivler hükümeti, bu kararla sadece bir ülkenin vatandaşlarına yasak koymakla kalmadı; aynı zamanda uluslararası topluma da bir vicdan çağrısında bulundu. Savaşın, işgalin ve zulmün karşısında durmanın yalnızca sözle değil, eylemle de mümkün olduğunu bir kez daha gösterdi.