Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazeteci Nevşin Mengü ve akademisyen Emrah Gülsunar hakkında suç duyurusunda bulundu. Kılıçdaroğlu, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı sürecine dair yapılan açıklamaların “hakaret” ve “iftira” içerdiğini ileri sürerek, avukatı aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu.
Dava Süreci Tartışmaların Fitilini Ateşledi
CHP’deki kurultay süreci yalnızca parti içinde değil, kamuoyunda da geniş yankı bulmuştu. Özellikle, kurultayların iptali talebiyle açılan davanın ikinci duruşması 26 Mayıs tarihinde gerçekleşmiş ve dava 30 Haziran tarihine ertelenmişti.
Mahkeme tutanaklarına göre, dava kapsamında 4-5 Kasım 2023 tarihlerinde yapılan kurultayın “yok hükmünde” sayılması ve Kılıçdaroğlu ile eski Parti Meclisi üyelerinin görevlerine iadesi talep edildi. Tam da bu süreçte, gazeteci Nevşin Mengü’nün YouTube kanalında yaptığı açıklamalar ve Gülsunar’ın sosyal medya paylaşımları dikkat çekti.
Mengü’nün İddiaları Gündemi Sarstı
Nevşin Mengü, YouTube kanalında yaptığı açıklamalarda, sürecin perde arkasına dair şu ifadeleri kullandı:
“Savcı ifadeye çağırdı, Kemal Bey ifadeye gitmedi. Bunu, ‘Kemal Bey mağdur sıfatıyla ifade vermek istemiyor, partiyi korumak için’ diye yorumlayanlar oldu. Ancak benim anladığım tam tersiymiş. Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgiye göre savcı, ‘Kemal Bey gelip burada ifade verir ve “Olur mu öyle şey, CHP’de yolsuzluk olabilir mi? Ben o zaman genel başkandım, böyle bir şey yaşanmadı, kabul etmiyorum” derse dosyayı kapatırız’ mesajını iletmiş. Ancak Kılıçdaroğlu yine de ifade vermeye gitmemiş.”
Mengü’nün bu sözleri, özellikle sosyal medyada yoğun tartışmalara neden oldu. Kılıçdaroğlu, bu ifadeleri kamuoyunda yanlış bir algı oluşturma girişimi olarak değerlendirip, “hakaret” ve “iftira” suçlamalarıyla yasal yollara başvurdu.
Emrah Gülsunar’dan Sert Tepki: “Onursuzluk ve Haysiyetsizlik”
Mengü’nün açıklamalarına sosyal medya üzerinden destek veren akademisyen Emrah Gülsunar, ifadelerini oldukça sert bir dille paylaştı. Gülsunar, Mengü’nün videosunu alıntılayarak şu paylaşımı yaptı:
“Bu artık sözün bittiği yer. Bir insanın bile isteye rejimin hukuksuz yargı operasyonuyla kaybettiği genel başkanlığı geri almaya çalışması açık bir onursuzluk ve haysiyetsizliktir. Bu şahıs partiden ihraç edilmeli ve her yerde yüzüne tükürülmelidir.”
Bu sözler, özellikle CHP camiasında büyük yankı uyandırdı. Bazı partililer Gülsunar’ın sözlerini “sınırı aşan ve nefret söylemi içeren ifadeler” olarak değerlendirirken, Kılıçdaroğlu’nun bu söylemleri de suç duyurusuna dahil ettiği belirtildi.
Kılıçdaroğlu Sessizliğini Hukuki Yolla Bozdu
Kemal Kılıçdaroğlu, uzun süredir kamuoyuna doğrudan açıklama yapmasa da, hukuki mekanizmaları devreye sokarak sessizliğini bozdu. Başvurunun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edilip edilmeyeceği ve soruşturmanın nasıl şekilleneceği merakla bekleniyor.
CHP’de yaşanan bu gelişmeler, yalnızca bir iç mesele olarak kalmadı. Aynı zamanda Türkiye’de siyasi tartışmaların kişisel haklara ve ifade özgürlüğüne etkisi açısından da geniş çaplı bir tartışmayı beraberinde getirdi.
Siyasi Eleştiri mi, Kişisel Hak İhlali mi?
Bu gelişmeler, “gazetecilerin ve akademisyenlerin ifade özgürlüğü” ile “kişilik haklarının korunması” arasında giderek hassaslaşan dengeyi de bir kez daha gündeme taşıdı. Özellikle sosyal medya platformlarında yaşanan kutuplaşma, demokratik tartışma kültürünün sınırlarını sorgulatır hale geldi.
Süreç Nasıl Şekillenecek?
Gözler şimdi hem Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın vereceği kararda hem de kamuoyunun bu dosyaya vereceği tepkide. Kılıçdaroğlu’nun bu adımı, gelecekte benzer açıklamalar yapan kişilere karşı caydırıcı bir etki oluşturabilecek mi, bekleyip görmek gerekecek.