İsveçli gazeteci Joakim Medin, Türkiye’de katıldığı protesto takibi sırasında tutuklanmış, ancak yapılan itiraz üzerine serbest bırakıldı. Gazeteci Medin’in tahliyesi, hem uluslararası basın hem de ifade özgürlüğü savunucuları tarafından dikkatle takip edildi.
Dagens ETC gazetesinin dış haber muhabiri olarak görev yapan Medin, 27 Mart tarihinde Saraçhane protestolarını izlemek amacıyla İstanbul’a gelmişti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturmalara karşı düzenlenen protestoları takip ederken gözaltına alınan Medin, kısa bir süre içinde “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “örgüt üyeliği” iddialarıyla tutuklandı.
Ancak Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) tarafından yapılan hukuki itiraz, olumlu sonuç verdi ve Medin serbest bırakıldı. Bu gelişme, Türkiye’deki basın özgürlüğü ve yabancı gazetecilere yönelik uygulamalar açısından çarpıcı bir örnek teşkil etti.
Tahliye Kararı Uluslararası Yankı Uyandırdı
Joakim Medin’in tutuklanması sadece Türkiye’de değil, İsveç’te ve Avrupa’nın pek çok ülkesinde endişe ile karşılandı. Medin’in çalıştığı İsveç merkezli Dagens ETC gazetesi olayı kamuoyuna duyururken, İsveç Dışişleri Bakanlığı da süreci yakından izledi.
Avrupa merkezli basın kuruluşları ve insan hakları örgütleri, Medin’in tutukluluğunun ifade özgürlüğü ilkeleriyle çeliştiğini savunarak derhal serbest bırakılması yönünde çağrılarda bulundu.
Medin’in tahliye edilmesiyle birlikte, Türkiye’de görev yapan yabancı gazetecilere yönelik güvenlik endişeleri ve hukuki süreçler yeniden tartışma konusu oldu. Bu olay, medya mensuplarının görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları riskleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Soruşturmanın Arka Planında Ne Var?
Medin hakkında açılan soruşturmanın arka planı, Ocak 2023’te İsveç’in başkenti Stockholm’de düzenlenen bir protestoya dayanıyor. Eylemde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı temsilen hazırlanan bir maket, bir direğe asılmış ve bu görüntüler tüm dünyada yankı bulmuştu.
Joakim Medin, bu protestoyu haberleştiren gazeteciler arasında yer almıştı. Söz konusu haberlerin Türkiye’de tepki çekmesinin ardından, Medin’in Türkiye’ye gelişiyle birlikte geçmişteki bu protesto da yeniden gündeme taşındı.
Yetkililer, Medin’in bu eylemle bağlantısını “örgüt üyeliği” kapsamında değerlendirerek tutuklama kararı aldı. Ancak MLSA’nın sunduğu deliller ve hukuki savunmalar sonucunda mahkeme, tutukluluğun devamına gerek olmadığına hükmetti.
Basın Özgürlüğü Tartışmaları Derinleşiyor
Medin’in tutuklanması ve ardından gelen tahliye kararı, Türkiye’deki basın özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Gazetecilerin sadece haber takibi yaparken bile özgürlüklerinden olabilme riski, hem yerli hem de yabancı basın mensupları açısından büyük bir tehdit oluşturuyor.
Özellikle yabancı gazetecilerin Türkiye’de çalışabilme koşulları ve güvenliklerinin sağlanması konusu yeniden masaya yatırıldı. İnsan hakları savunucuları, bu tarz olayların tekrarlanmaması için daha şeffaf ve adil bir yargılama süreci talep ediyor.
Sonuç olarak, Joakim Medin’in serbest bırakılması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse de, olayın kendisi Türkiye’deki ifade özgürlüğü ortamının kırılganlığını açıkça ortaya koyuyor.
