İsrail ile İran arasında 13 Haziran’da başlayan çatışmalar 9. gününe girerken, bölgede tansiyon giderek yükseliyor. Her iki tarafın karşılıklı saldırıları ve sert açıklamaları, Orta Doğu’da endişe verici bir tabloyu da beraberinde getiriyor. Son gelen veriler ise durumun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi.
Siviller Hedefte: İran’da Can Kaybı 430’a Ulaştı
Çatışmaların başından bu yana en çok zarar gören kesim, sivil halk oldu. İran Sağlık Bakan Yardımcısı Abdurrahman Rustemiyan, başkent Tahran’da düzenlediği basın toplantısında son verileri kamuoyu ile paylaştı. Rustemiyan, İsrail’in saldırıları sonucunda hayatını kaybeden sivil sayısının 430’a, yaralı sayısının ise 3 bin 500’e ulaştığını açıkladı.
Bu açıklama, 15 Haziran tarihinde yapılan önceki bildirinin neredeyse iki katına yakın bir artışı ortaya koyuyor. O tarihteki bilgilere göre ölü sayısı 224, yaralı sayısı ise 1277 olarak duyurulmuştu.
Tel Aviv‘e Füze Saldırısı: İran’dan Yeni Hamle
Gelişmeler sadece can kayıplarıyla sınırlı değil. Saldırıların dokuzuncu gününde İran, sabah saatlerinde Tel Aviv’i hedef alan yeni bir füze saldırısı düzenledi. İsrail tarafı saldırıyı doğrularken, füze savunma sistemlerinin devreye sokulduğu ve bazı füzelerin havada imha edildiği belirtildi.
Bu son gelişme, iki ülke arasındaki çatışmaların daha da şiddetlenebileceğine işaret ediyor. Ayrıca bölgedeki diğer ülkeler açısından da ciddi bir güvenlik riski oluşturuyor.
Karşılıklı Açıklamalarla Gerilim Sürüyor
Sahadaki saldırılar devam ederken, İsrail ve İran yetkilileri arasındaki söz düellosu da hız kesmeden devam ediyor. İsrail hükümeti, İran’ın sivil bölgeleri hedef aldığını iddia ederken; Tahran yönetimi ise İsrail’in saldırılarını “ulusal güvenliğe tehdit” olarak nitelendiriyor ve misillemelerin süreceğini vurguluyor.
Bölgedeki bu yüksek tansiyon, uluslararası toplum tarafından da yakından takip ediliyor. Birleşmiş Milletler ve bazı Avrupa ülkeleri tarafları itidale çağırırken, şu ana kadar somut bir ateşkes adımı atılamadı.
İnsan Hakları Krizi Kapıda mı?
Uzmanlara göre, devam eden saldırılar yalnızca askeri değil, insani bir felakete de zemin hazırlıyor. Özellikle altyapının büyük zarar gördüğü bölgelerde sağlık hizmetleri yetersiz kalırken, hastanelerde yaralıların tedavi edilebilmesi için uluslararası yardıma ihtiyaç duyuluyor.
Özellikle kadın ve çocukların da yoğun şekilde etkilendiği bu çatışmalarda, barınma ve temel ihtiyaçlara erişim zorlaştı. Bu durum, İran’da geniş çaplı bir insan hakları krizinin doğmasına zemin hazırlayabilir.
Uluslararası Müdahale Olur Mu?
Çatışmaların daha da tırmanması durumunda, bölge dışı aktörlerin müdahalesi olasılığı da gündeme geliyor. ABD’nin İsrail’e verdiği destek bilinirken, Çin ve Rusya gibi ülkeler daha dengeli bir tutum sergiliyor. Ancak bu gelişmelerin daha büyük bir savaşa dönüşmemesi için diplomatik girişimlerin hızlanması gerektiği her geçen gün daha çok dillendiriliyor.
Orta Doğu Barışı Yine Uzakta
Tüm bu gelişmeler, Orta Doğu’da uzun yıllardır arzulanan barış ortamının bir kez daha sekteye uğradığını ortaya koyuyor. İsrail ve İran arasındaki bu doğrudan çatışma süreci, sadece iki ülkeyi değil; tüm bölgeyi etkileyen yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Can kayıplarının ve yaralıların artması, sivillerin hedef alınması ve diplomasinin rafa kaldırılması, uluslararası camianın dikkatini yeniden bu kadim coğrafyaya çevirmiş durumda.
