Ekrem İmamoğlu hakkında verilen tutuklanma kararı, yalnızca siyasi gündemi değil, ekonomik göstergeleri de etkiledi. Döviz kuru, faiz oranları ve CDS risk primi yükselirken, ekonomistler bu durumun piyasalardaki güveni zedelediğini vurguladı. Uzmanlar, rezerv kaybının hızlandığını, büyüme ve istihdamda risklerin derinleştiğini belirtiyor.
Kararın Ardından Piyasalarda Dalgalanma Başladı
İmamoğlu’na yönelik alınan tutuklama kararı sonrası, finansal piyasalarda oynaklık gözlendi. Özellikle döviz kurları ve Borsa İstanbul’da düşüşler yaşanırken, ekonomi yönetimi süreci kontrol altına almak için harekete geçti. Ancak uzmanlara göre, siyasi riskin yükselmesi, ekonomik dengeleri daha da zorlayacak.
Mehmet Şimşek’ten Piyasalara Güvence Mesajı
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamayla, “Görevimizin başındayız. Piyasaların sağlıklı işleyişi için tüm adımları atacağız” dedi. Bu mesaj, kamuoyunda dolaşan “istifa hazırlığı” iddialarına doğrudan yanıt niteliği taşıdı. Şimşek, asılsız haberlere itibar edilmemesi gerektiğini vurguladı.
TCMB ve TBB Olağanüstü Toplantı Yaptı
Olası ekonomik türbülansa karşı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile Türkiye Bankalar Birliği (TBB) teknik bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda, piyasalarda istikrarı sağlamak amacıyla tüm araçların kullanılacağı belirtildi. Ekonomi yönetimi, yakın iş birliğiyle gelişmelere anlık müdahale etmeyi hedefliyor.
Demiralp: “Rezervler Eriyor, Faiz Artışı Kaçınılmaz”
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, siyasi belirsizliğin ekonomi üzerindeki baskısını değerlendirdi. Demiralp, “Kur, enflasyon ve faiz üzerindeki baskı yeniden artıyor. Rezervlerdeki kayıp çok ciddi” dedi. 25 milyar dolarlık rezerv satışının, swap hariç net rezervin yüzde 38’ine denk geldiğini belirtti.
“Acı Reçete Yeniden Masada”
Demiralp, “İki yıl boyunca uygulanan sıkı para politikalarının getirileri bu krizle kaybediliyor” uyarısında bulundu. Mevcut durumda rezerv satışlarının sürdürülebilir olmadığını vurgulayan Demiralp, daha yüksek faizlerin kaçınılmaz hale geldiğini, bunun da halk için acı reçete anlamına geleceğini söyledi.
CDS Primi 300 Puanın Üzerine Çıktı
Demiralp’in dikkat çektiği bir diğer konu, ülke risk primindeki (CDS) artış oldu. 300 puanı aşan CDS seviyesinin, dış borçlanma maliyetini artıracağını belirten Demiralp, siyasi belirsizlik nedeniyle ekonomik güven ortamının bozulduğunu ifade etti.
Lenger: “Yabancı Sermaye Güven Kaybediyor”
Prof. Dr. Aykut Lenger de gelişmeleri benzer şekilde değerlendirdi. Lenger’e göre, İstanbul Borsası’ndaki sert düşüş ve CDS’deki yükseliş, yabancı sermayenin Türkiye’ye duyduğu güvenin azaldığını gösteriyor. Ayrıca sosyal medyada yayılan döviz çekme çağrılarının, döviz talebini artırarak kurda sert sıçramalara neden olabileceğini söyledi.
Özatay: “Büyüme Yavaşlayabilir, Kur Sıçrayabilir”
Eski Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Özatay, Merkez Bankası’nın müdahalelerine rağmen kurda yüzde 3,5 oranında artış yaşandığını belirtti. Özatay’a göre, bu tür krizler uzun sürerse, kur ve faiz sıçrayacak, bu da enflasyonu yeniden yükseltecek. Ayrıca şirket bilançoları bozulabilir, büyüme yavaşlayabilir ve işsizlik artabilir.
Yılmaz: “Program Kararlılıkla Sürüyor”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomik programa olan bağlılıklarını yineledi. Yılmaz, cari açığın düşük, bütçe açığının kontrol altında ve Merkez Bankası rezervlerinin yeterli seviyede olduğunu belirtti. Ayrıca enflasyonun düşüş trendine girdiğini vurguladı.
Siyasi Kriz Ekonomiyi Kırılgan Hale Getiriyor
Uzmanların ortak görüşü, Türkiye ekonomisinin siyasi gelişmelere karşı son derece hassas olduğu yönünde. İmamoğlu kararıyla birlikte kazanılmış ekonomik dengelerin riske girdiği vurgulanıyor. Ekonomide istikrar sağlanabilmesi için, sadece para ve maliye politikalarının değil, siyasi atmosferin de dikkatle yönetilmesi gerektiği ifade ediliyor.