Döviz piyasaları, haftaya rekorlarla başladı. Özellikle Euro/TL kurunda yaşanan sert yükseliş, yatırımcıların dikkatini bir kez daha piyasaların oynaklığına çekti. Resmi rakamlara göre Euro/TL 44,60 seviyesine ulaşarak tüm zamanların en yüksek noktasına çıktı. Öte yandan, dolar/TL de yükseliş eğilimini sürdürerek 39,00 lirayı aştı. Bu dalgalanmanın arka planında ise uluslararası politik gelişmeler ve iç siyasi atmosferin etkili olduğu görülüyor.
Dövizdeki Hareketliliğin Arka Planında Ne Var?
ABD Başkanı Donald Trump’ın Avrupa Birliği’ne yönelik belirsiz tarife açıklamaları, küresel ekonomideki endişeleri artırdı. Özellikle dış ticaret politikalarında yaşanan bu tür değişkenlikler, döviz kurları üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Bunun yanında, 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında başlatılan siyasi operasyonlar da iç piyasadaki dalgalanmaları derinleştiriyor. Bu atmosferde yatırımcılar, Euro ve dolar gibi güvenli limanlara yöneliyor.
Euro/TL Tarih Yazdı
Geçtiğimiz hafta 43,90 ile 44,40 lira aralığında işlem gören Euro/TL, 44,26 seviyesinde kapanış yapmıştı. Yeni haftanın ilk işlem gününde ise 44,60 liraya kadar yükselerek yeni bir rekor kırdı. Özellikle Kapalıçarşı’da Euro 45 liraya kadar tırmandı. Bu da yatırımcıların resmi ve serbest piyasa arasındaki farkı göz önünde bulundurması gerektiğini gösteriyor. Art arda gelen rekorlar, döviz yatırımcıları açısından kazançlı bir dönemin işaretçisi olabilir.
Dolar/TL de Tırmanışta
Sadece Euro/TL değil, dolar/TL tarafında da dikkat çeken yükselişler yaşanıyor. Dünü 38,88 ile 39,03 lira aralığında geçiren dolar/TL, yeni günün aynı saatlerinde 39,01 seviyesinde işlem görüyor. Uzmanlara göre jeopolitik riskler ve iç siyasetteki belirsizlikler, dolar kurundaki yükselişi önümüzdeki günlerde daha da artırabilir.
Piyasalarda Yön Neresi?
Bu kadar sert hareketlerin ardından yatırımcılar, “Bu yükseliş devam eder mi?” sorusunu soruyor. Ekonomistler, kısa vadede döviz piyasaları üzerindeki baskının devam edebileceğini ifade ediyor. Ancak orta ve uzun vadede alınacak ekonomik ve siyasi kararlar, bu dalgalanmanın yönünü belirleyecek. Bu nedenle yatırımcıların sadece anlık verilere değil, makro ekonomik gelişmelere de odaklanması gerekiyor.