Diyarbakır Surları, bu kez siyasi bir gerilimin adresi oldu. CHP Diyarbakır Bağlar İlçe Örgütü tarafından surlara asılan Kürtçe “İmamoğlu’na Özgürlük” pankartları, polis müdahalesiyle karşılaştı. Pankartlara el konulurken, partililer ifadeye götürüldü. Ancak aynı tarihi surlara daha önce Hamas ve Hizbullah liderlerinin posterlerinin asılmış olması, çifte standart eleştirilerini beraberinde getirdi. Bu olay, siyasette yeni bir kutuplaşma başlığını da gündeme taşıdı.
Siyasetin Yeni Çatışma Noktası: Pankartlar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ekrem İmamoğlu ile ilgili görsel ve işitsel içeriklerin kullanımını yasaklamasının ardından başlayan tepkiler, Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı. Bu yasaklama kararıyla birlikte CHP’li milletvekilleri, Boğaziçi Köprüsü’ne “İmamoğlu’na Özgürlük” pankartı astı. Aynı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde açılan “Free İmamoğlu” pankartı da hararetli tartışmalara yol açtı.

Bu kez ise tepkilerin adresi Diyarbakır Surları oldu.
CHP’lilere Müdahale: Polis Gözaltısı ve Pankart Krizi
CHP Bağlar İlçe Örgütü, pankartları Diyarbakır’ın sembollerinden biri olan tarihi surlara asmak istedi. Ancak pankartların asılması sırasında polis ekipleri müdahalede bulundu. Müdahale sonucu CHP Bağlar İlçe Başkanı Çiğdem Özturan Kurt, İl Başkan Vekili Remzi Sürek ve parti yöneticisi Recep Yavuz‘un da aralarında bulunduğu partililer, idari işlem yapılmak üzere polis merkezine götürüldü.
CHP cephesi, bu müdahaleyi açıkça “ifade özgürlüğüne müdahale” olarak yorumladı. Öte yandan olay, sosyal medyada geniş yankı buldu.
Aynı Surlara Hamas ve Hizbullah Liderlerinin Posterleri Asılmıştı
Çifte standardı ortaya koyan detay ise geçmişte aynı surlara asılan Hamas ve Hizbullah liderlerinin posterleriydi. Daha önce Diyarbakır Surları’nda Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve Hamas lideri Yahya Sinvar’ın posterleri serbestçe asılmıştı. Bu posterlere herhangi bir müdahale yapılmaması, kamuoyunda büyük tepki topladı.

Kamuoyunda oluşan genel kanaat ise açık: “Bir yanda terörle ilişkilendirilen liderlerin posterleri serbestçe asılırken, demokratik yollarla seçilmiş bir siyasetçi lehine asılan pankartlara müdahale edilmesi kabul edilemez.”
İfade Özgürlüğü ve Çifte Standart Tartışması
CHP’nin pankart eylemi, yalnızca bir protesto değil, aynı zamanda ifade özgürlüğü tartışmasını yeniden alevlendirdi. Hukukçular, pankart asma eyleminin barışçıl bir protesto hakkı olduğunu savunurken, bazı kesimler ise yasağa gerekçe olarak “kamu düzeninin bozulması” ihtimalini gösteriyor.
Ancak kamuoyu nezdinde en dikkat çeken nokta, aynı mekânda farklı siyasi içeriklere karşı uygulanan çelişkili tutum oldu. Hamas ve Hizbullah gibi uluslararası alanda terör örgütü olarak kabul edilen yapıların liderlerinin posterlerinin serbestçe asılması, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi, demokratik süreçleri zedeleyici bir görüntü sunuyor.
CHP’den Sert Tepki: “Hukukun ve Adaletin Yanındayız”
CHP cephesi, yaşananlara tepki göstermekte gecikmedi. Parti yetkilileri yaptıkları açıklamalarda, “Haksızlığa karşı sesimizi her yerde yükselteceğiz. Demokrasi ve adalet mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Ayrıca CHP Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada, “Türkiye’de demokrasiye inanan herkesin bu çifte standarda karşı sesini yükseltmesi gerekir” denildi.
Siyasi Baskılar Yerini Dayanışmaya mı Bırakıyor?
Yaşananlar, siyasette farklı kutuplar arasında artan gerilimin son yansımalarından biri. Ancak bu süreç aynı zamanda toplumda ifade özgürlüğü ve adalet taleplerini daha da güçlendiriyor. CHP’nin kararlı tavrı, sadece bir siyasi hamle değil, aynı zamanda kamusal alanın demokratik şekilde kullanımı adına önemli bir duruş olarak yorumlanıyor.