CHP, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan HSK seçimlerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Seçim sürecinde yaşanan usul tartışmaları nedeniyle CHP, Genel Kurul’u terk etmişti. Parti yetkilileri, Anayasa’ya aykırı olduğunu savundukları seçim sürecinin hukuki zemine taşınacağını önceden duyurmuştu.
Meclis’te Gerilim Tırmandı, CHP Süreci Protesto Etti
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) beş yeni üyesinin belirlenmesi için Meclis’te yapılan seçimde, CHP, usule yönelik ciddi itirazlarda bulundu. Karma komisyonda ad çekme yönteminin kullanılmasını Anayasa’ya aykırı bulan parti temsilcileri, bu durumu açık bir hukuksuzluk olarak değerlendirdi.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, sürece sert tepki göstererek, “Bu hukuksuzluğu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacağız,” açıklamasında bulundu. Ardından CHP milletvekilleri, Genel Kurul’u topluca terk etti.
HSK Üyeleri Belirlendi, Tepkiler Dinmedi
Yapılan seçimde Yargıtay üyeleri arasından Fuzuli Aydoğdu, Hakan Yüksel ve Seyfi Han, Danıştay üyeleri arasından ise Cengiz Aydemir seçildi. Avukat ve öğretim üyeleri listesinden ise en çok oyu Alişan Tiryaki aldı. Seçilen beş üyenin görev süresi dört yıl olacak.
Ancak sürecin her aşamasında itirazlarını sürdüren CHP, özellikle üçüncü turda kura yöntemiyle yapılan seçimleri meşru kabul etmedi. Parti temsilcileri, ad çekmenin yerine yeniden oylama yapılmasının gerektiğini savundu.
CHP, Hukuk Mücadelesi Başlattı
Seçimin ardından hızlı şekilde harekete geçen CHP, bugün itibarıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Dilekçede, seçimlerin hem usul hem de esas yönünden Anayasa’ya aykırı olduğu ifade edilerek, iptal edilmesi talep edildi.
CHP’nin bu adımı, sadece bir siyasi tepki olmanın ötesinde, yargı bağımsızlığı ve demokratik teamüller açısından da dikkatle izleniyor. Parti yetkilileri, “Meclis’te yapılan bu seçimin hukuk dışı olduğunu ve Anayasa’nın açıkça ihlal edildiğini düşünüyoruz,” şeklinde ortak açıklamalarda bulundular.
Bu gelişme, yargı organlarının oluşum sürecinin şeffaflığı ve demokratik ilkelere uygunluğu açısından ciddi bir sınav olarak görülüyor. Önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar, sadece bu seçimin değil, benzer süreçlerin geleceği açısından da belirleyici olacak.