Beşar Esad‘ın Suriye’den kaçışı, uluslararası gündemde tartışmalara yol açan bir konu olmaya devam ediyor. 8 Aralık’ta muhaliflerin başkent Şam’ı ele geçirmesiyle BAAS rejiminin çöküşüyle birlikte, Esad’ın kaçış sürecinin aslında 1 gün önce başladığı anlaşılıyor.
Kaçışın Planı ve Stratejileri
7 Aralık günü, Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirilen bir toplantı dikkat çekici gelişmelere sahne oldu. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve İran Dışişleri Bakanı Arakçi’nin katıldığı bu toplantıda, Esad’ın kaçışıyla ilgili kritik kararların alındığı ifade ediliyor. Hakan Fidan, “O akşam Esad’in gideceğini biliyorduk” diyerek sürecin planlı ve organize bir şekilde yürütüldüğünü kaydetti.
Moskova’nın Rolü
Esad, Moskova’da yaptığı açıklamada, “Rusların talebi üzerine Suriye’yi terk ettim” ifadelerini kullandı. 7 Aralık gecesi gerçekleşen kaçış sırasında, Rusya’ya ait bir zırhlı araç nezaretinde Şam’dan *Lazkiye’ye, oradan da *Hmeymim Üssü’ne götürüldüğü bilgisi edinildi. Hava üssünde 4 saat bekletilen Esad, Moskova’ya varmadan önce sığınma talebinde bulundu.
Dikkat Dağıtma Stratejisi
Esad’ın kaçış sürecinde dikkati dağıtmak için ilginç bir strateji izlendiği görülüyor. 7 Aralık’ta Esad’ın televizyon aracılığıyla açıklama yapacağı duyuruldu, ancak bu planın gerçekleşmediği bilgisi geldi. Bu durum, Rusya’nın bu taktiği Kaçışı organize etmek amacıyla kullandığı izlenimini yaratıyor. Bu tür psikolojik manipülasyonlar, Esad’ın kayıtlı olduğu rejim için bir çeşit koruma taktiği olarak değerlendirilebilir.
Putin’in Mesajı
Esad’ın kaçışı sırasında, Rusya’nın lideri Vladimir Putin tarafından İsrail’e verilen “Adamımı alıyorum” mesajı dikkat çekiyor. Bu mesaj, Esad’ın uluslararası diplomasi sahasındaki konumunun ne kadar karmaşık olduğunu gözler önüne seriyor. Ayrıca, Putin’in bu çıkışı, Esad’ın rejimi üzerinde Rusya’nın sağladığı desteği ve etkiyi de pekiştiriyor.