İBB burs müracaat süreci devam ederken gözler sonuç tarihine çevrildi. Peki, İBB burs müracaat sonuçları açıklandı mı? İBB burs müracaat sonuçları ne vakit açıklanacak?

İBB BURS SONUCU NE ZAMAN AÇIKLANACAK?

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı duyuruda, 25 Eylül – 18 Ekim tarihleri ortasında müracaatların alınacağı belirtildi.

İBB BURS SONUCU NASIL ÖĞRENİLECEK?

2024- 2025 devri burs müracaat sonuçları “https://gencuniversiteli.ibb.istanbul/” adresi üzerinden sorgulanabilecek. İBB burs müracaat sonuç duyurusunun aralık ayı ortalarına kadar yapılması bekleniyor.

Başvuru süreçlerini tamamlayan üniversite öğrencilerinin gündeminde sonuç tarihi var. Müracaatlar, “İstanbul Senin” uygulaması yahut gencuniversiteli.ibb.istanbul web sitesi üzerinden yapılabiliyor. Başvurusu kabul edilen öğrenciler, İBB Sosyal Hizmetler Müdürlüğü tarafından SMS yoluyla bilgilendirilecek.

Sosyal medyada dün akşam saatlerinde gündem olan Discord uygulamasındaki provakatif ve kendine ziyan vermeyi teşvik eden yayınlara ilişkin İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’dan açıklama geldi. Yerlikaya, toplumsal medyada yayılan bir kız çocuğunun bir küme tarafından tehdit edilerek kendisine ziyan vermeye zorlandığı görüntünün kurgu olduğunu aktardı. 

Yerlikaya, toplumsal medya hesabından yaptığı açıklamada şu tabirleri kullandı:

“Siber Daire Başkanlığımız bir kız çocuğunun toplumsal medyadaki “Bir Program” üzerinden tehdit edildiğine dair paylaşılan görüntüdeki manzaraları incelemiştir.

Yapılan incelemede görüntünün kurgu olduğu belirlenmiştir. İzmir Emniyet Müdürlüğü gruplarımız, E.N.B. isimli çocuğu adresinde koruma altına alınmıştır. Tabir süreçleri psikolog eşliğinde Cumhuriyet Savcısı tarafından gerçekleştirilecektir.

E.N.B. isimli çocuğun “tehdit ve şantaja maruz kaldığı” kelamda imajları, “Halkı aldatıcı formda internet üzerinden yayınlayan ve dezenformasyon” yapan T.D. isimli 18 yaşındaki şahıs ise Ankara Emniyet Müdürlüğü takımlarımız tarafından gözaltına alınmıştır.

Aziz Milletimizi toplumsal medya üzerinden yapılan provakatif paylaşımlara, algı çalışmalarına karşı bir kere daha uyarmak istiyorum.

Siber devriyelerimiz, toplumsal medya üzerinden provakatif paylaşımlarda bulunan, algı çalışması yürüten, halkımız ortasında kin ve düşmanlık tohumları ekmeye çalışanların her an ensesindedir. Bu çeşit paylaşım yapanları tek tek yakalayacağız!”

Nobel Mükafatları, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, İsveç Akademisi, Karolinska Enstitüsü ve Norveç Nobel Komitesi tarafından fizik, kimya, edebiyat, barış, tıp ve iktisat dahil 6 başka kolda en başarılı kabul edilen kişi yahut kuruluşlara veriliyor.

Nobel İktisat Mükafatı 1968’de İsveç Merkez Bankasının Alfred Nobel’in anısına iktisat kısmında da ödül verilmesini kararlaştırmasıyla birinci sefer 1969’da takdim edildi.

Her yıl ekim ayında açıklanan ve İsveçli kimyager ve mühendis Alfred Nobel’in öldüğü 10 Aralık’ta düzenlenen merasimle sahiplerine teslim edilen mükafatlar, yıl boyunca “insanlığa en büyük faydayı sağlayan” bireylere veriliyor.

Fizik, kimya, tıp, edebiyat ve iktisat mükafatları, İsveç’in başşehri Stockholm’de; Nobel Barış Mükafatı ise Norveç’in başşehri Oslo’da sahiplerine takdim ediliyor.

Ödüller, 1901’den bu yana çoğunlukla Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sırasında olmak üzere kimi yıllarda verilmedi. 2020 ve 2021’deki merasimler ise Covid-19 salgını nedeniyle yapılamadı.

Kurallara nazaran, rastgele bir kategorideki mükafatı o yıl kimse hak etmiyorsa ödül verilmiyor ve verilmesi planlanan para mükafatı bir sonraki yıl için saklanıyor.

ÖDÜLLERİN SAHİBİ ÇOĞUNLUKLA ERKEKLER OLDU

Nobel Ödüllerinin tarihi boyunca çeşitli kategorilerde verilen toplam 970 mükafatın birçoklarının sahibi erkekler oldu. Mükafatların 905’ini erkekler kazanırken, 65’i bayanlara verildi.

Ödüllerin verilmeye başladığı 1901’den 2023’e kadarki süreçte Nobel Barış Mükafatını toplamda 19 bayan, 92 erkek ve 30 kuruluş aldı. İktisat kısmında bayanlar, 3 mükafatla 90 ödül alan erkeklerin çok gerisinde kaldı.

NOBEL MÜKAFATLARINA İKİ SEFER LAYIK GÖRÜLENLER OLDU

Nobel Mükafatlarına birden fazla kere layık görülenler de oldu. Frederick Sanger, John Bardeen, Karl Barry Sharpless, Linus Pauling ve Marie Curie, tarihte iki sefer Nobel Mükafatı alan 5 kişi ortasına girdi.

Farklı kısımlarda verilen Nobel Mükafatları, bazen birden fazla bireye de gidebiliyor. En fazla 3 kişinin kazanabildiği Nobel Ödüllerinde tıp kolunda verilen mükafatların yüzde 65’i birden fazla bireye gitti. Böylelikle tıp, tarihte en çok birden fazla bireye giden mükafatların bulunduğu kategori oldu.

NOBEL MÜKAFATLARI SAHİPLERİNİN ORTALAMA YAŞI 58

İstatistiklere nazaran Nobel Ödülleri’ni kazananların ortalama yaşı 58 olarak açıklansa da pek çok yaş kümesinden yüzlerce kişi 1901’den bu yana mükafata layık görüldü.

Ödüllerin tarihteki en genç kazananı, 2014 Nobel Barış Ödülü’nü alan Pakistanlı aktivist Malala Yousafzai oldu. Çocukların eğitim hakkını savunan Yousafzai, mükafatı aldığında 17 yaşındaydı.

Lawrence Bragg, 1915’te babası William Bragg ile X-ışınlarını kullanarak kristal yapıları tahlil ettikleri çalışmaları nedeniyle 25 yaşında Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü.

Ödüllerin en yaşlı sahibi ise 2019’da 97 yaşındayken Nobel Kimya Ödülü’nü kazanan John Goodenough oldu. Goodenough, mükafatı, geliştirdiği lityum-iyon pilleri için aldı.

NOBEL KAZANAN ÜNLÜ İSİMLER

Nobel mükafatı kazananlar ortasında dünyaca ünlü bilim insanları ve edebiyatçılar da bulunuyor.

Fizik kategorisinde 1903’de Nobel Ödülü’nü kazanan birinci bayan olan Marie Curie, radyumu buldu ve 1911’de Nobel Kimya Ödülü’nü kazandı. Curie’nin radyasyonla ilgili keşiflerinin tıp alanına değerli katkıları oldu.

Curie’nin keşifleri sayesinde radyoterapi, kanser tedavisinde kullanılmaya başlandı ve radyum, tümör tedavisinde tesirli bir araç haline geldi. Curie’nin geliştirdiği taşınabilir röntgen aygıtları, Birinci Dünya Savaşı sırasında cephedeki askerlerin tedavisinde kullanıldı.

Albert Einstein, görelilik teorisini, kuantum mekaniğini geliştiren çalışmaları ve fotoelektrik tesir yasasını keşfi sebebiyle 1921’de Nobel Fizik Ödülü’ne layık görüldü.

Fransız müellif ve filozof Jean Paul Sartre, 1964’te Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü fakat politik pozisyonuna ve yapıtlarına ziyan vereceğini düşündüğü bu mükafatı reddetti. Sartre, ömrü boyunca kazandığı tüm resmi mükafatları geri çevirdi.

Martin Luther King, 1964’te şimdi 35 yaşındayken, Afro-Amerikan halkının sivil hakları için şiddet içermeyen çabası nedeniyle Nobel Barış Ödülü’nü aldı.

Eski ABD Başkanı Barack Obama da memleketler arası diplomasiyi ve halklar ortasındaki işbirliğini güçlendirmeye yönelik gayretleri nedeniyle 2009 yılında Nobel Barış Ödülü’nü kazandı.

ÖDÜLÜ KAZANAN TÜRKLER

Nobel mükafatını bugüne kadar iki Türk kazandı.

Yazar Orhan Pamuk, “Kırmızı Saçlı Kadın” yapıtıyla 2006 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi oldu. Edebiyat dünyasına kıymetli katkıları olan Pamuk’un 100’ü aşkın ülkede yayımlanan kitapları 60’dan fazla lisana çevrildi.

DNA tamiri ve hücre döngüsü üzere alanlarda uzmanlaşan Türk bilim insanı Aziz Sancar, 2015’te DNA tamiratı ile ilgili çalışmaları nedeniyle Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile kimya kısmında Nobel Ödülü’ne layık görüldü.

İlçeye bağlı Sarıyaprak köyünde ikamet eden Kaya’nın, 3 gün evvel konuttan çıktıktan sonra dönmemesi üzerine başlatılan çalışmalara bugün de devam edildi.

Sabah saatlerinde ilçeye bağlı Karagüveç köyü yakınlarında dağlık alanda koyunlarını otlatan çobanlar tarafından sağ olarak bulunan Kaya, sıhhat takımlarınca Besni Devlet Hastanesine kaldırıldı.

Burada tedavi altına alınan yaşlı bayanın, sıhhat durumunun uygun olduğu öğrenildi.

İlçeye bağlı Sarıyaprak köyünde ikamet eden Ayşe Fatma Kaya, 3 gün evvel meskenden çıktıktan sonra dönmemişti. Eşi Mehmet Kaya’nın durumu jandarma takımlarına bildirmesi üzerine, köyde arama çalışması başlatılmıştı.

Yaşları 19 olan İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in 19 yaşındaki Semih Çelik tarafından vahşice katledilmesinin akabinde olaya ait kamuoyunda reaksiyon ve tartışmalar sürüyor. Daha evvelce üniversitelere ”fuhuş yuvası” diyen Ebubekir Sofuoğlu’ndan olaya ait ”İslam hassasiyeti ile yetiştirilmiş olsaydı kendisine namahrem olan bu katille hiç tanışmayacaktı” tabirini kullanması reaksiyonlara yol açtı. 

Sofuoğlu iki genç bayanın vahşice katledilmesiyle ilgili şunları söyledi:

‘İSLAM HASSASİYETİYLE YETİŞTİRİLMİŞ OLSAYDI ŞU AN HAYATTAYDI’

“Katillere en ağır cezalar verilsin mi? Verilsin natürel ki, geç bile kalındı. Lakin bu asıl tahlil değil, sivrisineği öldürmektir. Aslolan bataklığı kurutmaktır. Onun için de Allah’ın isteğine uygun yaşamaktır. Şayet bu kızcağız İslam hassasiyeti ile yetiştirilmiş olsaydı kendisine namahrem olan bu katille hiç tanışmayacaktı bile ve şu an hayattaydı. İslami hassasiyetler çiğnenmeye devam ettikçe, natürel ki istemiyorum lakin bu acı hadiselerle ne yazık ki müsabakaya da devam edeceğiz.”

”ŞEYTANİ KANUNLAR KORUYAMIYOR”

“Gördüğünüz üzere batıdan ithal ettiğiniz şeytanın kanunları temizleri koruyamıyor ve İslami kanunlar hiçbir formda yürürlükte olmamasına karşın tekrar bir yığın it sürüsü hala İslam’ı suçluyor. Neymiş efendim; baskı varmış, gençler baskıdan kurtulmaya çalışıyorlarmış diye hiçbir gerçek temeli olmayan saçma sapan argümanlarla, çocukların asıl katline sebep olan o batının şeytan kanunlarının sebep olduğu cinayetleri bu biçimde gizlemeye çalışıyorlar.”

KENDİNİ BU TÜRLÜ SAVUNDU

Tepkiler üzerine Sofuoğlu yeni bir paylaşım yaptı. Sofuoğlu paylaşımında şu sözleri kullandı: “Vahşi bir cinayet! Ailenin acısını paylaşıyorum. Ekteki tweette de söylediğim üzere maksat saptıranlar çabucak buraya doluşmuş, kızcağızı hatalı buluyormuşum. Öncelikle şunu kalın başlarınıza sokun; Büyük ya da küçük, rastgele bir cürüm, niteliği ne olursa olsun kimse kimsenin canına asla ve kat’a kastedemez. Katil ve maktül hadisesi çok acı ancak bu sivrisinektir. Sivrisinekle elbette çaba olacak ancak sistemi kurutmak lazım. Bu yapı, katilleri ne yazık ki üretiyor ve karşısına bu günahsız kızcağızları kurban olarak atıyor. Bu cins cinayetlerden kurtulmak için cinayetlerin üzerine gitmekle birlikte eş vakitli olarak bu yapıyı değiştirmek gerekir. Kızın akrabası olduğunu söyleyen kişinin paylaşımını okuyun.”

”OKULLARDAKİ ÇOCUKLAR, İSLAMİ HASSASİYETLERLE YETİŞTİRİLMİŞ OLSAYDI…”

“Devlet, İslami hassasiyetlerle Peygamber Efendimiz SAV’in hayatı ve bir insanın sahip olması gereken temel ahlak ve maneviyatı tüm incelikleriyle okullardaki çocuklara vermiş olsaydı, hiç mi farklı olmazdı. Okullardaki çocuklar, İslami hassasiyetlerle yetiştirilmiş olsaydı tekrar birebir sonuçla mı karşılaşırdık? Allah korusun bırakın cinayeti, şiddeti, oburunun namusuna göz dikmemek, diğerinin eşine, kızına, annesine yan gözle bile bakmamak, okul çağlarında vurgu ile verilmiş olsaydı sonuç tekrar değişmez miydi? Bu sapık katiller eksilmez miydi? Bu gördüğümüz kaçıncı katil? Daha evvel müdürünü öldüren, öğretmenini öldüren, okul arkadaşlarını öldüren katiller görmedik mi? Kaçıncı cinayette aklımız başımıza gelecek. 12 yıllık ortaöğretimde kaç saat ahlak dersi verildiğinden tahminen haberiniz bile yok. Öte yandan bir de katille maktül birebir sınıfta. Allah korusun bundan sonra birebir sınıfta, tıpkı okulda hangi katille makul hadisesi ile karşı karşıya kalacağız? Okullarda çocukların ahlak düzeyini yükseltmek için planlanan din derslerine, ahlak derslerine karşı olunmasının ne üzere haklı münasebeti olabilir? Din dersleri, ahlak dersleri çocuklara bütünüyle verilmiş olsalardı sonuçta hiçbir değişiklik olmayacak mıydı? Siz toplumu dinden, ahlaktan, maneviyattan soyutlayın, batının şeytani kanunlarıyla yönetmeye kalkın ve sonra bu cinayetlere karşı olduğunuzu duyurun. Bu yırtıcı cinayetlerin işlenmesinde, yapının, sistemin hiç mi kabahati yok, her şey kusursuz mi yani? Yapının, sistemin cinayet, şiddet ürettiğini hala anlayamadınız mı?”

Odunpazarı Arifiye Mahallesi Kuyumcular Sokak üzerinde kuyumculuk yapan F.G., kendisinden alışveriş yapan müşterilerinin toplam 25 milyon TL bedelindeki altınını “emanet kasa” ismi altında ve faiz vaadiyle topladıktan sonra kaçtığı Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde Vilayet Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Asayiş Şube Müdürlüğü takımlarınca yakalanarak Eskişehir’e getirilmiş, daha sonra da kuşkulu adliyeye sevk edilmişti.

Şüpheli F.G. çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Edinilen bilgiye göre, Cumhuriyet Mahallesi Mevlevi Caddesi üzerinde bulunan bir binada kıraathane işleten ’Kazan Ahmet’ olarak bilinen Ahmet B.’den (53) haber alamayan yakınları, durumu 112 Acil Davet Merkezine bildirdi.

Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Van YYÜ Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği 1’inci sınıf öğrencisi 21 yaşındaki Rojin Kabaiş, yurtta yemek yedikten sonra “sahile gideceğim” diye çıktı.

Ardından genç kızdan bir daha haber alınamadı. Rojin’in en son kıyıda cep telefonu bulundu. Genç kızı arama çalışmaları 9. gününde de devam ederken, kızlarından sevindirici bir haber bekleyen ailenin umutlu bekleyişi ise sürüyor.

Arama kurtarma çalışmaları için oluşturulan gruplar, Rojin’in izini sürmek için geniş çaplı bir operasyon başlattı.

Arama çalışmalarında; helikopter, kıyı güvenlik, polis botları, AFAD ve istekli arama kurtarma takımlarından oluşan 100’ün üzerinde takım yer alıyor. Özel grup, hem Van Gölü’nde hem de yerleşke kıyı uzunluğu arama kurtarma çalışması yapıyor. Polis atlı birlikleri ve özel arama kurtarma köpeklerinin de kullanıldığı çalışmalarda Rojin’e ilişkin bir iz aranıyor.

Suyu azaldığı için alarm veren gölde ‘flamingo’ sürprizi

Mehmet Demirhan ismindeki erkek, 6 yıl birlikte yaşadığı öne sürülen 1 çocuk annesi Hilal Kar’ı, ayrıldıktan 1 yıl sonra sokakta yürürken gerisinden yaklaşıp tabancayla vurdu. Kar, başına isabet eden kurşunla yere yığılırken, Demirhan kaçtı. İhbar üzerine gelen sıhhat grupları Hilal Kar’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Hilal Kar, Bağlar ilçesinde Yeniköy Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.

KİMLİK ÇIKMADI, KOLUNDAKİ DÖVMEDEN TESPİT EDİLDİ

İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Ofis Amirliği grupları, olay sonrası yakalanmamak için daima yer değiştiren kuşkulu Mehmet Demirhan’ın, Sur ilçesi kırsalında olduğunu tespit etti. Şüphelinin olaydan sonra kılık değiştirdiği, daima şapka taktığı ve günlük hayatında bisiklet kullanarak dikkat çekmemeye çalıştığı belirlendi. Kaldığı barakayı saptayan gruplar, düzenledikleri operasyonla Mehmet Demirhan’ı yakalayarak gözaltına aldı. Üzerinden kimlik çıkmayan Demirhan’ın kolundaki dövmelerden o olduğu anlaşıldı.

Mehmet Demirhan’ın emniyetteki süreçleri devam ederken, olaydan sonra kaçışı, bisiklet kullanırken ve yakalanma anları da kameraya yansıdı. Demirhan’ın olayı kıskançlık nedeniyle gerçekleştirdiği öğrenildi.