Tayvan lideri Lai Ching-te, Tayvan’ın 10 Ekim’deki ulusal gün kutlamaları öncesinde bir aktiflikte konuştu.

Lai, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Tayvan’ın ana vatanı olmasının “imkansız” olduğunu, zira Tayvan’ın daha eski siyasi köklere sahip olduğunu söyledi.

Çin’in, Tayvan üzerindeki egemenlik tezlerini reddeden Lai Ching-te, “adanın, Çin Cumhuriyeti isminde bir ülke olduğunu ve kökenlerinin son imparatorluk hanedanını deviren 1911 ihtilaline kadar uzandığını” söyledi.

Lai, Çin Halk Cumhuriyeti’nin 1 Ekim’de 75. yıldönümünü kutladığını ve birkaç gün sonra Çin Cumhuriyeti’nin 113. doğum günü olacağını belirtti.

Lai, “Dolayısıyla, yaş bakımından Çin Halk Cumhuriyeti’nin Çin Cumhuriyeti halkının ana vatanı olması katiyen mümkün değildir. Tersine, Çin Cumhuriyeti, 75 yaşın üzerinde olan Çin Halk Cumhuriyeti halkının anavatanı olabilir. Bu kutlamaların en değerli manalarından biri de hâkim ve bağımsız bir ülke olduğumuzu unutmamamız gerektiğidir” dedi.

Uydu datalarının tahlili, 1986’da 1 kilometrekareden daha az bitki örtüsü varken, 2021’de neredeyse 12 kilometrekare yeşil örtü olduğunu ortaya koydu. Araştırmacılar, birden fazla yosun olan bitkilerin yayılmasının 2016’dan bu yana hızlandığını tespit etti.

Buz ve çıplak kayaların hakim olduğu bir kıtada bitki örtüsünün büyümesi, global ısınmanın, global ortalamadan daha süratli ısınan Antarktika’ya ulaştığının bir işareti. Bilim insanları, bu yayılmanın yabancı istilacı çeşitler için bozulmamış Antarktika ekosistemine bir destek sağlayabileceği konusunda uyardı.

Kuzey Kutbu’nda da yeşillenme rapor edilmiş ve 2021 yılında Grönland’ın devasa buz örtüsünün tepesine kayıtlarda birinci defa kar değil, yağmur düşmüştü.

İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nden araştırmanın eş lideri Dr. Thomas Roland, “Antarktika’nın peyzajı hala neredeyse büsbütün kar, buz ve kayaların hakimiyetinde ve yalnızca küçük bir kısmı bitki hayatı tarafından kolonize edilmiş durumda. Lakin, bu küçük kısım dramatik bir formda büyüdü ve bu geniş ve izole yırtıcı tabiatın bile insan kaynaklı iklim değişikliğinden etkilendiğini gösteriyor” dedi.

Roland, karbon emisyonları durdurulana kadar devam edecek olan ısınmanın, “bu ikonik ve hassas bölgenin biyolojisi ve peyzajında esaslı değişiklikler” getirebileceği ihtarında bulundu. Nature Geoscience mecmuasında yayınlanan çalışma Landsat manzaralarının tahliline dayanıyor.

Yosunların yayılımında 2016’dan itibaren görülen hızlanma, Antarktika etrafındaki deniz buzu ölçüsünde bariz bir azalmanın başladığı periyoda denk geliyor. Araştırmacılar, daha sıcak açık denizlerin bitki büyümesini destekleyen daha ıslak şartlara yol açıyor olabileceğini söyledi. Yosunlar, çıplak kayaları kolonize edebilir ve daha ılıman şartlarla birlikte öteki bitkilerin büyümesine müsaade verebilecek toprakların temelini oluşturabilir.

Hertfordshire Üniversitesi’nden ve tıpkı vakitte çalışmanın eş başkanı olan Dr. Olly Bartlett, “Antarktika’da toprak çoğunlukla yoksuldur ya da hiç yoktur, lakin bitki hayatındaki bu artış organik unsur ekleyecek ve toprak oluşumunu kolaylaştıracaktır. Bu da muhtemelen eko-turistler, bilim insanları ya da kıtaya gelen öteki ziyaretçiler tarafından taşınan yerli olmayan ve istilacı tiplerin gelme riskini artırıyor” diye konuştu.

2017 yılında yapılan bir çalışma, kıtadaki yosun büyüme oranının arttığını göstermiş, fakat kapladığı alan değerlendirilmedi. 2022’de yapılan bir öbür çalışma ise Antarktika’nın iki yerli çiçekli bitkisinin ktıanın kuzeyindeki Signy Adası’nda yayıldığını gösterdi. Kıtada eriyen karların yüzeyinde yeşil alglerin de çiçek açtığı belirtildi.

Suriye’nin Moskova Büyükelçisi Beşar Caferi, Suriye’nin BRICS’e katılmak için müracaatta bulunduğunu söyledi.

Rusya’nın resmi haber ajansı TASS’a konuşan Caferi, “BRICS’e katılmakla çok ilgileniyoruz. Örgüte katılmak için yazılı talep gönderdik” sözlerini kullandı.

Rusya, bu yıl örgütün devir başkanlığını yürütüyor ve 22-24 Ekim tarihleri ortasında Kazan kentinde BRICS tepesine konut sahipliği yapacak.

LAVROV’UN AÇIKLAMALARI DİKKAT ÇEKMİŞTİ

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, geçtiğimiz haftalarda düzenlediği bir basın toplantısında, “BRICS’in mevcut üye ülkelerinin tamamının artık yeni üye kabul etmenin mümkün olmadığını düşündüğünü” söyledi.

Lavrov, “BRICS’in genişleme perspektifine gelince, bu evrede tüm üye ülkeler şimdilik yeni kararlar almamayı ve misal düşünen üyelerden oluşan bir birlik olan örgütü adapte etmeyi makul buluyor. Beş bireydik, artık on bireyiz. Elbette bunun için bir tıp alışma süreci ve beşlinin yıllar içinde geliştirdiği gelenekler doğrultusunda yeni üyelerin çalışmalara sıkıntısız bir formda katılması gerekiyor” dedi.

RUSYA: TÜRKİYE TAM ÜYELİK İÇİN BAŞVURDU

Geçtiğimiz aylarda Rusya Devlet Lider Yardımcısı Yuri Uşakov, BRICS üyesi ülkelerin Türkiye’nin birliğe tam üyelik başvurusunu değerlendireceklerini söyledi.

Uşakov, “Türkiye tam üyelik için başvurdu. Bu teklifi değerlendireceğiz” dedi.

Destekçileri, miting alanında Trump’ı Amerikan bayrakları, sloganlar ve “Amerika’yı yine büyük yap” yazan şapka ve tişörtlerle karşıladı.

Trump’a mitingde lider yardımcısı adayı J.D Vance ile ABD’li milyarder iş insanı Elon Musk da eşlik etti.

“Nerede kalmıştık?” diyerek konuşmasına başlayan Trump, buraya kolay bir ileti vermeye geldiğini belirterek, “Daha güçlü, onurlu ve birlik içinde kazanmaya çok daha yakınız” sözlerini kullandı.

“Keskin nişancı vahim canavardan İlah beni korudu ve başarılı olamadı” diyen Trump, “12 hafta evvel hepimiz Amerika için bir kurşun göğüsledik” diye konuştu.

Rakiplerinin kendisiyle çok fazla alanda uğraş yürüttüğünü belirten Trump, “Belki de beni öldürmeye çalışan onlardı” dedi.

Trump, “birlikte kazanacağız” bildirisini vererek, ABD’nin “akıllı bir başkanı” olmazsa iç ve dış tehditlerin sorun yaratacağını ve “iç tehdidin Rusya, Kuzey Kore ve Çin’den daha tehlikeli olduğunu” savundu.

Çok sayıda “tehlikeli kişiyi hudut dışı” edeceklerini belirten Trump, ülkeye giren göçmenlerin kimilerinin çok tehlikeli ve kimilerinin da “deli” olduğunu söyledi.

Miting alanında bir kişinin kötüleştiği, Trump’ın ise iştirakçiye birinci müdahale tamamlanana kadar konuşmasına orta vererek beklediği görüldü.

Elon Musk’ı sahneye davet eden Trump, Musk’ın “ifade özgürlüğünü koruduğunu” belirtti.

Musk ise bir tarafta merdivenden çıkamayan bir lider olduğunu, başkasının ise “suratından kanlar akarken savaşmaya devam ettiğini” lisana getirdi.

Amerika’nın “cesurların yurdu” olduğunu kaydeden Musk, “Sizi kimin temsil etmesini istiyorsunuz?” sorusunu yöneltti.

Musk, 2024 seçimlerinin ABD tarihindeki en kıymetli seçimlerden biri olduğunu, Demokratların özgür ifadeyi yok etmeye çalıştığını savundu.

Demokrasinin korunması için Trump’ın kazanmak zorunda olduğunu kaydeden Musk, “Herkes kayıt olsun ve oy versin. Yoksa bu son seçim olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

“TRUMP DEMOKRASİ İÇİN KURŞUN YEDİ”

Vance ise burada yaptığı konuşmada, 13 Temmuz’u hiç unutmayacaklarını belirterek, “En berbatından korktuk ancak Lider Trump yumruğunu kaldırıp ‘savaşa devam’ dediğinde her şeyin yolunda olduğunu anladık. Burada olan gerçek bir mucizeydi” dedi.

“Bizi kimse durduramayacak” diyen Vance, “Harris, sen ne hakla demokrasiye yönelik tehditten bahsedebilirsin? Donald Trump demokrasi için kurşun yedi. Sen ne yaptın?” sorusunu yöneltti.

Mitingde, 1 dakikalık hürmet duruşuyla Trump’a yönelik suikast teşebbüsü sırasında hayatını kaybeden itfaiyeci Corey Comperatore ve olayda yaralanan James Copenhaver ve David Dutch da anıldı.

Eski ABD Başkanı Donald Trump, 13 Temmuz’da mitingde kürsüden destekçilerine hitap ettiği sırada silahlı hücuma uğramış, mitinge katılan 1 kişi ölmüş, 2 kişi yaralanmış, ABD Bâtın Servisi saldırganın etkisiz hale getirildiğini açıklamıştı.

Federal Soruşturma Ofisi (FBI), saldırıyı suikast teşebbüsü olarak tanımlamış, incelemelerin akabinde teşebbüste bulunan ve olay mahallinde öldürülen kişinin 20 yaşındaki Thomas Matthew Crooks olduğunu duyurmuştu.

Suikast teşebbüsü sırasında mitinge katılan itfaiyeci Corey Comperatore hayatını kaybetmiş, James Copenhaver ve David Dutch yaralanmıştı.

Birleşmiş Milletler Lübnan Süreksiz Barış Gücü (UNIFIL), faaliyetlerini sistemli olarak planladıklarını, Lübnan’daki mevzilerinde kalmaya devam edeceklerini ve gerektiğinde devreye sokmak üzere hazır bir ‘acil durum’ planları olduğunu duyurdu.

Açıklamada, 30 Eylül’de İsrail ordusunun Lübnan’a ‘sınırlı kara saldırıları’ düzenleme niyetini BM’ye bildirdiği ve birtakım mevzilerin yerini değiştirmelerinin talep edildiği bilgisi paylaşıldı.

Birleşmiş Milletler Lübnan Süreksiz Barış Gücü (UNIFIL) tarafından yayınlanan açıklamada, “Lübnan ve İsrail’i, yalnızca kelamda değil, harekette de bölgede istikrarı getirecek tek geçerli tahlil olan 1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu kararına bağlı kalmaya çağırıyoruz” denildi.

Kazakistan’da nükleer güç santralinin inşası için düzenlenen referandumda oy verme süreci başladı.

Toplamda 10 bin 323 sandığın kurulduğu ülkede oy verme süreci, mahallî saatle 07.00’den itibaren sürüyor.

Oy verme süreci tıpkı vakitte Kazakistan’ın 59 ülkedeki temsilciliklerinde de yapılıyor.

Ülkede kayıtlı 12 milyon 244 bin 683 seçmenin referandumda oy kullanması bekleniyor.

Seçmenler, referandumda “Kazakistan’da nükleer güç santrali inşa edilmesine istek gösteriyor musunuz?” sorusuna “evet” yahut “hayır” yanıtını veriyor.

Referandumu, Türk Devletleri Teşkilatı Memleketler arası Müşahede Misyonu başta olmak üzere 4 memleketler arası örgütten 102, 30 ülkeden de 75 yabancı gözlemci takip ediyor.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev de referandumda oyunu kullandı.

Başkent Astana’daki 211 numaralı sandıkta oyunu kullanan Tokayev, akabinde basın mensuplarına konuştu.

Tokayev, bugünün ülke tarihine geçeceğini belirterek, “Ülkemizde nükleer güç santrali olacak mı olmayacak mı seçimini vatandaşlarımız yapacak. Referandum, direkt demokrasinin çok tesirli bir sistemidir. Devlet, halkın kararına nazaran hareket edecektir” dedi.

Referandumda halkın dayanağının alınması durumunda Kazakistan’da birinci nükleer güç santralinin inşasını kimin üstleneceği sorusunu da yanıtlayan Tokayev, “Bu mevzudaki şahsi vizyonum, Kazakistan’da en ileri teknolojilere sahip global şirketlerden oluşacak milletlerarası bir konsorsiyumun çalışması gerektiğidir” tabirini kullandı.

Referandumda oy verme süreci, lokal saatle 20.00’de sona erecek.

Sosyal medyada yayılan imajlarda, genç bir erkeğin kendini ateşe vermeye çalıştığı anda polis tarafından engellendiği görüldü.

“Ben gazeteciyim. Lütfen palavra haberi durdurun” diye bağıran kişi, kendini ateşe vermeye çalıştı.

Protesto alanında bir kişi su atarak ateşi söndürmeye çalışırken, polis de kendini yakmaya çalışan bireye müdahale etti.

Söz konusu kişinin kolunda yanıklar olduğu görüldü.

Görgü şahitleri, kendini ateşe veren kişinin “CBS’te gazeteci olduğunu” söylediğini ve “CBS’in Gazze’de palavra haber yaptığını” lisana getirdiğini belirtti.

İsrail’e verdiği takviye nedeniyle şu ana kadar ABD’de, bugünküyle birlikte 4 hareketçi kendini yakma protestosu gerçekleştirdi.

İlk olarak Georgia eyaletinin Atlanta kentinde, kimliği açıklanmayan bir kişi, 1 Aralık 2023’te ABD’nin İsrail’e dayanak siyasetlerini protesto etmek için İsrail’in Atlanta Başkonsolosluğu önünde kendini yakmıştı.

Ağır yaralanan şahıs hastaneye kaldırılırken yetkililer protesto sırasında şahsın yanında Filistin bayrağının bulunduğunu açıklamıştı. Kelam konusu kişinin ismi, yaşı yahut cinsiyeti zımnî tutuldu.

ABD Hava Kuvvetlerinde etkin misyonda olan 25 yaşındaki Aaron Bushnell’in, 24 Şubat 2024’te İsrail’in Washington Büyükelçiliği önünde gerçekleştirdiği kendini yakma hareketi ise en çok ses getiren protesto oldu.

Bushnell, telefonunu kurarak toplumsal medyadan canlı verdiği hareketinde, üzerinde askeri üniforması olduğu halde, “Artık soykırım hatasına iştirak etmeyeceğim” demiş ve başından aşağı akaryakıt dökerek kendisini ateşe vermişti. Dakikalarca nefesi kesilene kadar “Filistin’e özgürlük” diye bağıran Bushnell hayatını kaybetmişti.

ABD’nin Boston kentinde ise 11 Eylül’de, toplumsal medyada kendini Matt Nelson olarak tanıtan kişi “Gazze’deki soykırımı” protesto eden bir görüntü paylaştıktan sonra kendini ateşe vermişti.

Fransız basınındaki haberlere nazaran Macron, İsrail’e yönelik silah ambargosu daveti hakkında Netanyahu’nun yorumlarını yanıtladı.

Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Fransa’nın İsrail’in sarsılmaz dostu olduğu vurgulanarak, “Netanyahu’nun sözleri çok çoka kaçıyor ve bunun, Fransa ile İsrail ortasındaki dostlukla alakası yok” sözüne yer verildi.

Açıklamada, ayrıyeten, Macron’un Fransa’nın İsrail’in güvenliğine bağlı olduğunu, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’a şahsen kendisinin söylediği kaydedildi.

Elysee Sarayı’nın açıklamasında, Macron’un, ülkesinin İran yahut ona yakın vekil güçlerin rastgele birinin İsrail’e saldırmasına müsaade vermeyeceğini ve güç kullanması durumunda her vakit Fransa’yı karşılarında bulacağını söylediği aktarıldı.

Macron, İsrail’in Gazze’ye yönelik taarruzlarında kullanacağı silah sevkiyatını durdurma davetinde bulunmuştu.

Bölgede önceliğin siyasi bir tahlile geri dönmek ve Gazze’deki akınlarda kullanılacak silahların ambargolanması gerektiğini belirten Macron, İsrail’in, milletlerarası hukuk ve insani hukuka uyarak kendisini savunması gerektiğini tabir etmişti.

Macron, “sivil halkı feda ederek terörle çaba edilmeyeceğini” vurgulayarak, “Lübnan, yeni bir Gazze olamaz” belirtmişti.

Netanyahu, İngilizce yayınladığı imajlı iletisinde Macron’a hitaben, Gazze’de Hamas, Lübnan’da Hizbullah, Yemen’de Husiler, Irak ve işgal altındaki Batı Şeria’da vekil güçlerle birlikte İran’a karşı “yedi cephede savaştığını” söylemişti.

İsrail’e “200 balistik füze atan barbar İran’a karşı tüm uygar dünyanın yanında yer alması gerektiğini” savunan Netanyahu, “Buna rağmen Macron ve öbür Batı önderleri İsrail’e karşı silah ambargosu daveti yapıyor, bu onlara yakışmıyor” değerlendirmesinde bulunmuştu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yaptığı televizyon konuşmasında İsrail’in İran’ın misilleme emelli füze saldırısına karşılık vereceğini bir kere daha tabir etti.

İran’ın “tarihin en büyük balistik füze taarruzunda İsrail topraklarına yüzlerce füze ateşlediğini” söyleyen Netanyahu, bu hücumlara cevap verme tehdidinde bulunarak, “Kendisini savunmak ve bu akınlara karşılık vermek İsrail’in misyonu ve hakkıdır, bunu yapacağız” diye konuştu.

İran’ın misilleme saldırısının akabinde Netanyahu ve İsrail’in askeri ve siyasi önderleri rastgele bir tarih belirlemeden Tahran’a “büyük bir askeri tepki” tehdidinde bulunurken, birtakım İsrailli yetkililer İran’ın nükleer ve petrol tesislerine atak davetinde bulunuyor.

İsrail resmi televizyonu KAN bugün, Netanyahu hükümetinin “İran’a güçlü ve büyük bir hücum başlatmaya karar verdiğini” duyurmuştu.

İran’a karşılık verme hazırlıklarının “Washington ile koordineli olarak yapıldığı” aktarılmıştı.

Ürdün haber ajansı PETRA’ya nazaran, 6. Felipe, Ürdün’e gerçekleştirdiği iki gün sürecek ziyaret kapsamında bu ülkedeki İspanyollarla bir ortaya geldi.

İspanya Hükümdarı, 1 yıldır devam eden savaşın Gazze’de tanım edilemez bir yıkım ve acının yaşanmasına neden olduğunu, bu savaşın Lübnan’a yayılmasıyla durumun daha da kötüleştiğini ve en kısa vakitte bunun sona ermesi gerektiğini vurguladı.

“İnsani dramın sona erdiğini, silahların sustuğunu ve siyasi sürece geri dönüldüğünü görmeyi istiyoruz” sözünü kullanan Kral, Filistin ve İsrail halkları için sağlam ve kalıcı bir barışın temellerini atan iki devletli tahlilin gerçekleşmesi için yine ve daha ağır bir formda gayret sarf edilmesi davetinde bulundu.