New York Times’ın son analizine göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın emriyle gerçekleşen hava saldırısı, yalnızca İran’ın nükleer tesislerini hedef almakla kalmadı; aynı zamanda Ortadoğu’da halihazırda diken üstünde bekleyen kriz dinamiklerini patlama noktasına getirdi. Fordo, Natanz ve İsfahan gibi kritik merkezlerin hedef alınması, ABD-İran gerilimini geri dönülmez bir noktaya taşıdı.
ABD’nin Hedefi: İran’ın Nükleer Kalbi
ABD tarafından bombalanan Fordo, Natanz ve İsfahan tesisleri, İran’ın nükleer altyapısının bel kemiğini oluşturuyordu. Özellikle yerin derinliklerine gömülü olan Fordo, yalnızca özel sığınak delici bombalarla etkisiz hale getirilebilecek kadar korunaklı bir yapıydı. Trump yönetimi, bu tesise “tam kapasite bomba” bırakıldığını açıklarken, tüm savaş uçaklarının da İran hava sahasını başarıyla terk ettiğini duyurdu. Bu açıklama, dünya kamuoyunda hem askeri hem diplomatik bir meydan okuma olarak yankı buldu.
İsrail Saldırıları Sonrası ABD’nin Savaşa Girişi
13 Haziran’da İsrail tarafından başlatılan sürpriz saldırılar, Ortadoğu’da tansiyonu yükseltmişti. O güne dek bölgeye müdahale konusunda net bir pozisyon almayan Trump yönetimi, bu saldırılar sonrasında pozisyonunu değiştirdi. ABD’nin doğrudan müdahalesi, belirsizlik dönemini sona erdirdi. İsrail, nükleer bomba geliştirmesini engellemek amacıyla bu saldırıları gerçekleştirdiğini iddia ederken; İran, tüm programlarının barışçıl olduğunu savunuyor.
Bölgede yer alan Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri, bu saldırıların sınır güvenliğini tehdit ettiğini ve daha büyük bir yangını tetikleyebileceğini belirtiyor.
Trump’ın Çelişkili Stratejisi: Savaşsızlık Söyleminden Askeri Hamleye
Başkan Trump’ın seçim vaatlerinden biri, “ABD’yi sonsuz savaşlardan uzak tutmak” olmuştu. Ancak İran’a yönelik bu doğrudan saldırı, Trump’ın bu çizgiyi terk ettiğini gösteriyor. New York Times analizine göre, B-2 hayalet bombardıman uçakları ile yapılan bu operasyon, yalnızca taktiksel değil, aynı zamanda stratejik bir paradigma değişimi anlamına geliyor. Trump’ın çelişkili tutumu, hem iç kamuoyunda hem de uluslararası platformda sert şekilde eleştiriliyor.
İran Cephesinde Sessiz Fırtına: Misilleme Hazırlığı
İran’ın saldırılara vereceği tepki hala merak konusu. Ülkede internetin büyük ölçüde kesilmiş olması, hem halkın hem de dış dünyanın gelişmeleri takip etmesini zorlaştırıyor. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, güvenlik kaygıları nedeniyle doğrudan iletişim kurmaktan kaçınıyor. İsrail saldırılarında üst düzey komutanların hayatını kaybettiği ve İran ordusunda yeniden yapılanmaya gidildiği belirtiliyor.
Ayrıca, İran yönetiminin iletişim ağını tamamen şifreli sisteme geçirdiği ve Hamaney’in güvenliğini olağanüstü düzeyde artırdığı da bildiriliyor. Bu hazırlıklar, İran’ın misilleme planlarının devreye alınabileceğine işaret ediyor.
İsrail Savunması Zayıflıyor mu?
İran’ın balistik füze ve dron saldırılarına karşı başarılı bir savunma yürüten İsrail, zamanla füze stoklarının tükenme riskiyle karşı karşıya kaldı. New York Times’a göre, stokların tükenme hızı, yeni üretim hızının önüne geçmiş durumda. Bu da uzun vadeli bir çatışmada İsrail’in savunma kapasitesinin zayıflamasına yol açabilir. Ancak ABD’nin aktif müdahalesi, İsrail’e ciddi bir moral ve taktik üstünlük sağladı.
ABD-İran Savaşı Kapıda mı?
New York Times’ın analizine göre, çatışmanın en tehlikeli boyutu, İran’ın doğrudan ABD üslerini veya personelini hedef alması olabilir. Bu tür bir adım, bölgede bir vekalet savaşını aşarak doğrudan bir ABD-İran savaşı başlatabilir. Uzmanlara göre böyle bir senaryo, yalnızca Ortadoğu’yu değil, aynı zamanda küresel enerji piyasalarını ve jeopolitik dengeleri de derinden sarsabilir.
Kriz Nereye Evrilecek?
ABD’nin bu doğrudan müdahalesi, yalnızca bölgedeki mevcut gerilimi değil, dünya genelinde güvenlik stratejilerini de etkileyecek gibi görünüyor. İran’ın vereceği yanıt, savaşın boyutunu ve seyrini doğrudan belirleyecek. Yeni bir savaşın eşiğinde olan Ortadoğu’da, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı bir dönemin kapısı aralanmış durumda.
