Rusya, ABD’nin İsrail’e doğrudan askeri yardım sağlaması ihtimaline karşı çok net bir uyarıda bulundu. Moskova, Washington’a yönelik yaptığı açıklamada, “ABD, İsrail’e doğrudan yardım sağlamamalı ve hatta bunu düşünmemeli bile” ifadelerini kullandı. Bu sert çıkış, Orta Doğu’daki hassas dengeleri daha da karmaşık hale getirebilecek potansiyele sahip.
ABD’nin Desteği Savaşın Fitilini Ateşleyebilir mi?
Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin İsrail’e sağlayacağı askeri desteğin, halihazırda karmaşık olan Orta Doğu denkleminde geri dönülmez sonuçlara yol açabileceğini vurguladı. Açıklamada, olası bir yardımın bölgedeki istikrarı “kökten bozabileceği” ve savaşın çok daha geniş bir alana yayılmasına neden olabileceği belirtildi.
Moskova’dan Barış Vurgusu: Çözüm Diplomasiyle Sağlanmalı
Yapılan açıklamada dikkat çeken bir diğer unsur ise Rusya’nın diplomatik çözüme verdiği önemdi. Moskova yönetimi, İsrail ve İran arasındaki gerilimin barışçıl yollarla çözümlenmesi gerektiğini belirtti. Bu doğrultuda hem Tel Aviv hem de Tahran yönetimi ile aktif temas içinde olunduğu bildirildi.
Rusya-İran İlişkileri: Derinleşen Stratejik Ortaklık
2025 yılı başında, Rusya ile İran arasında “Kapsamlı ve Stratejik Partnerlik” anlaşması imzalandı. Bu anlaşma çerçevesinde iki ülke arasında askeri ve ekonomik iş birliği güçlendirilirken, serbest ticaret kapıları da açıldı. Rusya, İran’ın nükleer teknoloji altyapısında önemli bir rol oynamış ve bu alandaki bilgi transferinin baş aktörü olmuştu.
İran’ın İHA Desteği: Rusya’ya Şahadet Gücü
İran’ın Rusya’ya verdiği destek yalnızca sözde kalmadı. Ukrayna savaşı sırasında Tahran, Şahadet İHA’larını Moskova’ya gönderdi ve üretim planlarını da devretti. Bu insansız hava araçları, savaşın seyrini değiştiren en önemli unsurlardan biri olarak dikkat çekti. İran İHA’ları, Ukrayna hava sahasında etkinlik sağlayarak Rus ordusuna önemli avantajlar kazandırdı.
ABD, Gerilimi Tırmandıran Taraf mı Olacak?
Moskova’nın uyarısı, yalnızca bir tehdit değil; aynı zamanda stratejik bir gözdağı. ABD’nin İsrail’e askeri yardım sağlaması, sadece iki ülkeyi değil, tüm bölgeyi yangın yerine çevirebilir. Bu noktada, Rusya’nın barışçıl çözüm çağrısını ne denli samimi yaptığı ise ayrı bir tartışma konusu olarak gündemdeki yerini koruyor.