İstanbul, dün peş peşe yaşanan 5.9 ve 6.2 büyüklüğündeki depremler ile sarsıldı. Şehirde paniğe kapılan vatandaşlar sokaklara döküldü, geceyi ise bulabildikleri afet toplanma alanlarında geçirdi. Ancak bu durum, hepimizin aklına aynı soruyu getirdi: 1999 Depremi’nden gerçekten ders alındı mı?
Cevap, maalesef iç karartıcı. Aradan geçen 26 yıla rağmen, İstanbul’u büyük depremlere karşı hazırlayacak somut ve etkili adımlar atılmadı. Aksine, yapılan bazı uygulamalar, olası bir afette felaketin boyutlarını daha da artıracak cinsten oldu.
Atatürk Havalimanı’nın Pisti Yok Edildi
Olası bir büyük depremde, İstanbul’daki en stratejik alanlardan biri olabilecek Atatürk Havalimanı, işlevsiz hale getirildi. Yeni İstanbul Havalimanı’nın açılmasıyla boşta kalan Atatürk Havalimanı’nın pistleri kırıldı, hastane inşa edildi ve bazı bölümlerine tenis kortları dikildi. Üstelik uzun süredir konuşulan Millet Bahçesi projesi de tamamlanmadı. Bu alan bugün, afet toplanma merkezi olarak bile kullanılamıyor.

Toplanma Alanları Yerine AVM’ler Dikildi
İstanbul Planlama Ajansı (İPA) raporlarına göre, İstanbul’da 42 binden fazla kişinin barınabileceği alanlar üzerine 95 büyük AVM inşa edildi. Adalar, Çatalca, Çekmeköy, Esenler ve Şile dışındaki tüm ilçelerde en az bir AVM bulunuyor. En yoğun AVM bölgeleri ise Şişli (10 adet), Bakırköy (9 adet), Ataşehir ve Ümraniye (8’er adet) olarak öne çıkıyor. Bu da, olası bir büyük depremde insanların toplanabileceği boş alan kalmadığını gözler önüne seriyor.

Askeri Alanlar İnşaata Açıldı
Bir zamanlar İstanbul’un göbeğinde nefes aldıran askeri bölgeler, bugün birer beton ormanına dönüşmüş durumda. Bu alanlar, park ya da acil durum toplanma alanı olarak kullanılabilirdi. Ancak, Beşiktaş gibi merkezî noktalardaki bölgeler bile lüks rezidans projelerine kurban edildi. Böylece hem doğa hem de şehir güvenliği feda edildi.

Göç Engellenmedi, Teşvik Edildi
Uzmanlar, İstanbul’da muhtemel bir büyük depreme karşı nüfus yoğunluğunun azaltılması gerektiğini yıllardır vurguluyor. Ancak yetkililer, bu uyarının tam tersine hareket etti. Örneğin Finans Merkezi projesiyle, Ataşehir gökdelenlerle dolduruldu ve devletin önemli birimleri İstanbul’a taşındı. Göç engellenmek yerine teşvik edildi, kentin nüfusu daha da şişirildi.

Deprem Tedbirleri Yerine Rant Planları
Kamu kurumları, hastaneler ve okullar gibi hayati yapılar bilimsel denetime tabi tutulmadı. Bu binalar depreme karşı güçlendirilmek yerine, bazıları tamamen boşaltıldı. En çarpıcı örneklerden biri, Harbiye’deki TRT Binası. Sözde deprem gerekçesiyle tahliye edilen bina, yıllardır kullanılmıyor. Aynı durum bazı büyük hastaneler için de geçerli. Bu gelişmeler, önceliğin can güvenliği değil rant olduğunu gösteriyor.