Marmara Denizi bir kez daha çevresel bir tehditle karşı karşıya. İstanbul’un Beykoz sahilinde görülen müsilaj, hem balıkçılar hem de çevre sakinleri için alarm zillerini çaldı. Uzmanlar, bu oluşumun sadece görüntü kirliliği yaratmakla kalmadığını, aynı zamanda deniz yaşamını da ciddi şekilde tehdit ettiğini vurguluyor. Özellikle İstanbul Boğazı gibi stratejik bir noktada yeniden ortaya çıkan müsilaj, bölgede yaşayanları tedirgin ediyor.
Boğaz’da Müsilaj Krizi Derinleşiyor
Geçmiş yıllarda büyük çevresel sorunlara yol açan müsilaj, bu yıl İstanbul Boğazı’nda tekrar yüzeye çıkmış durumda. Beykoz kıyılarında yoğunlaşan müsilaj tabakaları, balıkçı barınaklarının bulunduğu bölgede ciddi bir kirlilik yaratıyor. Görüntüsü kadar kötü kokusuyla da dikkat çeken bu oluşum, hem su altı ekosistemini zorluyor hem de ekonomik zarara neden oluyor.
Beykoz Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Zeki Demirtaş, “İki buçuk aydır etkileniyoruz. Sabah ağı atıyoruz, yarım saat sonra çekiyoruz ama parçalanıyor,” diyerek balıkçılık faaliyetlerinin neredeyse durma noktasına geldiğini belirtiyor. Bu durum sadece balıkçılar için değil, İstanbul’un deniz ürünleri tedariği açısından da ciddi bir risk taşıyor.

Balıkçılar Geçim Sıkıntısıyla Karşı Karşıya
Müsilaj, deniz canlılarının yaşam alanını daraltırken, balıkçıların geçim kaynağını da ortadan kaldırıyor. Zeki Demirtaş, “Ağ atamıyoruz, trol tekneleri çalışamıyor. Müsilaj Haliç’ten Boğaz’a ulaştı. Bu yıl ilk kez kıyılara kadar geldi,” sözleriyle sorunun boyutunu ortaya koyuyor.
Bu durum sadece bir doğa olayı değil, aynı zamanda ciddi bir ekonomik kriz anlamına geliyor. Balıkçı tekneleri limanlarda beklerken, ağlar müsilaj nedeniyle işlevsiz hale geliyor. Yetkililerden ise henüz somut bir müdahale gelmiş değil.
Müsilajın Sağlık Etkileri de Tartışılıyor
Çevre kirliliğinin yanı sıra halk sağlığı açısından da soru işaretleri gündeme gelmiş durumda. Balıkçı Esat Demirkaya, “Ağ gözlerini kapatıyor, çıkarmak imkânsız. Petrol gibi kokuyor. Müsilajlı balıkların sağlığa etkisi araştırılmalı,” diyerek ciddi bir uyarıda bulunuyor.
Özellikle kıyıya yakın bölgelerde su altının adeta çamurla kaplandığını ifade eden Demirkaya, tekir balığı sezonunun da verimsiz geçtiğini belirtiyor. Geçen yıl satılamayan balıkların kötü koktuğu için geri iade edildiğini hatırlatarak, bu yıl daha kötü bir tabloyla karşı karşıya kalınabileceğini söylüyor.

Çevre Sakinlerinden Biyolojik Arıtma Talebi
Sorun sadece denizde değil, karada da büyüyor. Çevre sakinleri, Marmara Denizi’nde tekrar benzer bir tablo yaşanmaması için önlem alınması gerektiğini düşünüyor. İbrahim Etemtiz, “Deniz çok kirli, canlılar zarar görüyor. Bu kirlilik biyolojik arıtma ile çözülmeli,” diyerek yetkililere çağrıda bulundu.
Uzmanlar ise özellikle atık istasyonlarının denetlenmesi ve sanayi atıklarının kontrol altına alınması gerektiğini savunuyor. Müsilajın tekrar oluşmasında, denize bırakılan evsel ve endüstriyel atıkların büyük rol oynadığı belirtiliyor.
Kadıköy Moda Sahili’nde de Benzer Görüntüler
Müsilaj sadece Beykoz sahiliyle sınırlı değil. Kadıköy Moda Sahili’nde de müsilaj benzeri oluşumlar kıyılarda kendini gösterdi. Bu durum, İstanbul genelinde çevresel tehditin büyüyerek devam ettiğini gözler önüne seriyor. İstanbul’un çeşitli sahil noktalarında aynı kirlilik belirtilerinin görülmesi, müdahalenin geciktiğini ve sorunun yayılmakta olduğunu kanıtlıyor.
Her geçen gün deniz yaşamı biraz daha tehdit altında. Temizlik çalışmaları yetersiz kalırken, çevre örgütleri ve halk duruma müdahale edilmesini istiyor. Marmara Denizi’nin korunması için toplumun tüm kesimlerinin birlikte hareket etmesi gerektiği açıkça görülüyor.