Kanada’nın yeni başbakanı Mark Carney, yaptığı açıklamalarla Kanada’nın ABD ile birleşme olasılığını kesin bir şekilde reddetti. Carney, “Hiçbir zaman ve hiçbir şekilde asla Amerika Birleşik Devletleri’nin bir parçası olmayacağız,” dedi.
Justin Trudeau’nun İstifasının Ardından Carney Göreve Başladı
Kanada’nın uzun süredir başbakanlık görevini sürdüren Justin Trudeau’nun istifasının ardından, Mark Carney Kanada’nın yeni lideri olarak göreve başlamıştır. Yemin ederek göreve başlamasının hemen ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Carney, önemli bir konuya değindi. ABD Başkanı Donald Trump’ın Kanada’yı ABD’nin 51. eyaleti olarak görme teklifine karşı kesin bir tavır sergileyerek, bu teklifin kabul edilemeyeceğini ifade etti. Carney, “Şahsen ben açık sözlüydüm ve bu konuda geri adım atmam,” diyerek tüm ülkeye bir mesaj gönderdi.
ABD Dışişleri Bakanı Rubio’nun Yorumuna Sert Tepki
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun, Kanada’nın ABD’nin 51. eyaleti olması durumunun ekonomik açıdan daha iyi olacağına dair söylemlerine de yanıt veren Carney, “Çılgınca. Çok basit. Söyleyebileceğiniz tek şey bu,” şeklinde tepkisini dile getirdi. Carney, Kanada’nın bağımsızlık ve özgürlük anlayışının her zaman ön planda olduğunu vurguladı. Kanada’nın ekonomisinin güçlü olduğunu ve ülkenin bağımsızlık ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalacağını belirtti.
Başkan Trump ile İletişim Beklentisi
Carney, ABD Başkanı Donald Trump ile iletişim kurmayı dört gözle beklediğini belirtti. Trump ile özel sektördeki deneyimlerinden ve geçmişteki G20 ve G7 toplantılarındaki işbirliklerinden bahseden Carney, başarılı bir işbirliği için saygılı bir yaklaşım sergileyeceğini belirtti. “Başkan Trump ve ben bazı ortak deneyimlere sahibiz,” dedi. Ancak Carney, Trump ile görüşmek üzere ABD’ye gitmeyi planlamadığını da sözlerine ekledi.
Fransa ve İngiltere’ye İlk Yurt Dışı Seyahati
Kanada’nın yeni başbakanı Mark Carney, göreve başlar başlamaz ilk yurt dışı seyahatine de plan yapmaya başladı. Carney, Fransa ve İngiltere’yi ziyaret edeceğini belirtti. Bu seyahatin Kanada’nın uluslararası ilişkilerindeki yeni dönemi başlatması açısından büyük bir öneme sahip olduğu düşünülüyor.