Connect with us

Siyaset

Öğrenci Veli Derneği: Laik, bilimsel, kamusal, parasız eğitim istiyoruz

Öğrenci Veli Derneği’nin 2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk gününde İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yaptığı basın açıklamasında “Laik, kamusal eğitim mücadelesi çocuklarımızın yalnızca eğitim haklarına değil yaşamlarına da sahip çıkma mücadelesidir” denildi.

Yayınlanma

@

Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der), 2024-2025 eğitim öğretim yılının ilk gününde İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yaptı.

Okunan açıklamada şu başlıklar dile getirildi:

OKUL YEMEĞİ HEMEN ŞİMDİ!

Salgında ve sonrasında artan yoksulluk ve depremle çocuklarımız için kamusal eğitim hakkı, ücretsiz okul yemeği için gerekli önlemler alınmazsa çocuklarımızın fiziksel, akademik gelişiminde ciddi bir gerileme olacağı, okul terklerinin artacağı, “çocuk işçiliğinin”, çocuk yaşta evliliklerin artacağı, çocukların köktenci yapıların hedefi haline geleceği bilimsel bir gerçekti. Bizim ülkemizde hepsi yaşandı.

*Salgın öncesi MESEM’lerdeki öğrenci sayısı 160 bin iken bu sayı bir buçuk milyona yaklaşan (1 milyon 264 bin) bir rakama ulaştı. Nisan 2022 verilerinde MESEM’ lerdeki 18 yaş altı öğrencilerin oranı yüzde 46’ydı. Yoksulluktan kaynaklı 9.10.11. sınıfta asgari ücretin üçte birini,12. sınıfta asgari ücretin yarısını alabilmek için çocuklarımız akın akın okullarını terk ediyor.

*İş Kanunu’na göre 15 yaşından küçük çocukların ağır işlerde çalışması yasak iken “çocuk işçiliği” MESEM eliyle 14’e düşürüldü ve çocuklarımız metal fabrikaları gibi çok tehlikeli iş yerlerinde bile çalışmak zorunda bırakılıyor. Son 7 ayda MESEM’li 8 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti.

*Gerçeği örtme aracı haline gelen TÜİK verilerinde dahi 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk işçi olarak çalıştırılıyor.

*MEB’in açıkladığı son verilerde okulda olması gereken 2 milyonu aşkın çocuk (2 milyon 9 bin 480) örgün eğitim dışında.

*TÜİK 2022 verilerine göre üç çocuktan biri (%35,3) açlık riskiyle karşı karşıya. Eurostat 2021 verilerine göre ülkemizde çocuklarımızın %45,2’si açlığı, yetersiz beslenmeyi yaşıyor. PISA 2022 raporunda “Geçen 30 günde yiyecek alacak paranız olmadığı için kaç kere yemek yiyemediniz?” sorusuna öğrencilerin verdiği cevapla Türkiye OECD ülkeleri arasında yüzde 19,2 ile son 30 günde haftada en az bir kez yiyecek parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke oldu.

Finlandiya’dan Çad’a, Almanya, Fransa, Çin’den Kamboçya’ya 418 milyon çocuk ücretsiz okul yemeği hakkına ulaşabiliyorken kamuda tasarruf gerekçesiyle seçim öncesi söz verildiği halde ülkemizde ilk vazgeçilen çocuklarımız, çocuklarımızın ücretsiz okul yemeği hakkı oldu.

Okul yemeği, çocuklarımızın sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimini, akademik başarısını, okula hazırlığını artırmanın yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek, özel eğitime ihtiyaç duyan ve dezavantajlı tüm çocukların eğitime erişimini sağlamak gibi birçok önemli işlevi yerine getirmektedir. Aynı zamanda, çocuklarımızın okuldan kopmaması için en temel kamusal önlemlerden biridir. Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’nun bir parçası olarak bugün bir kez daha MEB’i ve siyasi iktidarı kamusal sorumluluklarını yerine getirmeye, okul öncesinden itibaren çocuklarımıza bir öğün ücretsiz okul yemeği ve ücretsiz su uygulamasını hayata geçirmeye çağırıyoruz.

ARTAN YOKSULLUK EN ÇOK ÇOCUKLARIMIZI VURUYOR!

Ülkemizde halkın yarısından fazlasının asgari ücretle çalıştığı ve ekonomik krizin her geçen gün arttığı tabloda yoksulluk en çok çocuklarımızı etkiliyor.

*Özel okullaşma ülke tarihinin en yüksek oranına %24’e ulaştı. Özel okullarla kamu okulları arasındaki eşitsizlik her geçen gün artıyor. Eğitimin paralı hale getirilmesiyle kamu okulları arasındaki eşitsizlik te derinleşiyor.

*OECD raporunda Türkiye’deki kamu okulları için yarı-özel ifadesi kullanılıyor. Türkiye’de Anayasa’daki “Temel eğitimin ilk kademesi olan ilk öğretim, öğrenim çağındaki kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve temel ve orta eğitim Devlet okullarında parasızdır.” maddesine rağmen okullardan bağış adı altında toplanan kalemler başta olmak üzere okul yemeğinden, servislere, okul giderlerine verilen ücretlerle ülkemizde parasız, kamusal eğitimin olmadığı belirtiliyor.

*Gıda enflasyonu OECD ortalamasında 2023’te yıllık yüzde 7 artarken, aynı oran Türkiye’de 2023 için yüzde 72 oldu. Yoksulluk arttıkça çocuklar gıdaya erişemiyor, yetersiz beslenme çocukların fiziksel gelişimini, akademik başarısını olumsuz etkiliyor.

*TÜİK tarafından 29 Ocak 2024 tarihinde Gelir Dağılımı İstatistikleri (2023) yayımlandı. En zengin yüzde 5’lik grubun ortalama geliri en yoksul yüzde 5’in 31 katı! En zengin yüzde 10’luk grubun ortalama geliri en yoksul yüzde 10’un 15 katı! Artan eşitsizlik en çok çocukları etkiliyor

*TÜİK verilerine göre eğitim harcamaları yüzde 120 artış gösterdi. Öğrencilerin temel kırtasiye harcamaları %71,9, giyim harcamaları %62,5, okula başlama masrafı %64,9 arttı. Gerçek artışın ise bu verilerin çok daha üzerinde olduğunu biz veliler fazlasıyla yaşıyor ve biliyoruz.Bir okul çantasının dolması ve okul kıyafeti bir öğrenci için en az 2500-3000 TL’ye ulaşmıştır.

*Servis ücretleri de zamlandı. Üç büyükşehirde Ankara’da %40,İzmir’de %20,İstanbul’da %16 olarak açıklandı. 2024-2025 öğretim yılı için yapılan zamla 0-3 km. arası en kısa mesafe yaklaşık 17 bin lira oldu. Yine bir öğrencinin günlük beslenme gideri –ki bu rakam sağlıklı beslenmeyi ifade etmemektedir- en az 100 liradır. Bir çocuğun yalnızca beslenme ve ulaşım gideri aylık en az 4000 TL’ye ulaşmıştır.

*Ayrıca MEB her sene okullarda para toplanmadığını açıklasa da biz veliler bu açıklamanın hiçbir gerçekliği olmadığını biliyor ve yaşıyoruz. Bağış adı altında kayıt parası, aidat ,okul kırtasiye, fotokopi gideri vb isimler adı altında okullarda para toplanmaya devam edilmektedir. Kamu okulları da paralı hale getirilmiştir.

Tüm bu rakamlar, bilgiler ışığında ülkemizde eğitimin parasız olduğunu söylemek mümkün mü?

Yoksulluk, açlık sınırı altında geliri olan tüm ebeveynlerin, ailelerin çocuklarına maddi eğitim desteği verilmeli, eğitime acilen yeterli bütçe ayrılmalıdır.

OKUL TERKLERİ 2 MİLYONU AŞARAK TÜRKİYE TARİHİNİN EN YÜKSEK SEVİYESİNE ULAŞTI!

Yoksulluğun, eşitsizliğin artışı; parasız, kamusal eğitim için gerekli önlemlerin alınmadığı, yeterli bütçenin eğitime aktarılmadığı koşullarda okul terki artışı bilimsel bir gerçek. Okullarından ayrılan lise çağındaki öğrenci sayısı 2 milyon 9 bin 480’e ulaştı. Açık öğretim ortaokuluna giden öğrencilerin tüm öğrencilere oranı ise bir önceki yıla göre 3,2’den 6,1’e yükseldi. Bu sayılar buzdağının görünen yüzü bile değil. MEB okul terkinde yaşanan gerçek sayıları gizlemek için her türlü yönteme başvuruyor.

*Okullulaşma verilerinde okula kayıt durumu esas alınıyor. Çocuğun okula kayıt olması ise devamsızlık, eğitimden erken ayrılma göstergeleri olmadan okula devam etme göstergesi olamaz.

*Verilerde yaşa göre değil kademelere göre net okullulaşma oranı kullanılıyor. Bu oran üzerinden eğitim dışındaki çocuklar tespit edilemez.

*2022-23/2023-2024 eğitim yılı için yaşa göre ayrıştırılmış veriler yayınlanmadı.

*2020 yılına kadar düzenli olarak paylaşılan farklı kademeler ve program türleri için devamsızlık göstergesi, 2021, 2022, 2023 yıllarında paylaşılmadı. MEB’in 2024 yılı Bütçe Teklifi’ nde bu verilere yer verilmedi.

Oysa ki yalnızca salgın öncesi 2019’da genel ortaöğretimde yüzde 25,1 olan devamsızlık oranı, mesleki ve teknik ortaöğretimde yüzde 40,7’ye kadar çıkıyordu.

Ayrıca çocukların kamusal eğitim hakkından sorumlu olan MEB, çocukların okul dışına çıkışını teşvik için art arda yönetmelikler yayınlıyor.

8 Eylül 2023 yönetmeliğiyle;

*9. sınıfta başarısızlık nedeniyle sınıf tekrarına kalan öğrencilerin kayıtları açıköğretim kurumlarına ek olarak mesleki eğitim merkezlerine (MESEM) alınabileceği,

*Deprem bölgesinde bazı il ve ilçelerdeki geçici barınma merkezlerinde ikamet eden ve taşıma yolu ile eğitim hizmeti alan öğrencilerin açık liseye geçebileceği,

*Hafızlık eğitimi alan çocukların örgün eğitim dışına çıkabileceğini yönetmelik eliyle düzenledi.

13 Ağustos 2024 ortaöğretim kurumları yönetmeliğinde yapılan değişiklikle;

*Özel eğitim gereksinimi olan,örgün eğitim kurumlarında okuma hakkını kaybeden, sınıf tekrarına kalan,bulunduğu il/ilçede gidebileceği okul türü bulunmayan,ortaokul mezunu olup tercih yapmadığı için bir okula yerleşemeyen,devamsız olan,hafızlık eğitimi alan,anne veya babası vefat eden, hakkında koruma kararı verilen …. Çocuklar açıköğretim liselerine geçiş yapabilirler, denilerek çocukların okul dışına çıkması yönetmelik eliyle düzenlendi.

Çocukların okul dışına çıkışını hızlandıracak bu yönetmelikler geri çekilmeli, başta ücretsiz okul yemeği, çocuklara düzenli burs,maddi eğitim desteği olmak üzere kamusal önlemler hayata geçirilmelidir.

ÇOCUKLARIMIZIN UCUZ İŞGÜCÜ HALİNE GETİRİLMESİNE SON VERİLMELİDİR!

Yoksulluktan, eşitsizlikten, gelecek kaygısından kaynaklı Mesleki Eğitim Merkezlerindeki (MESEM) öğrenci sayısı 1 milyon 246 bine ulaştı. MESEM’lerde 9.10.11 sınıftaki öğrencilere asgari ücretin üçte biri,12. sınıfta asgari ücretin yarısı veriliyor. Bu ücretler kamu kaynaklarından karşılanarak çocuklar bedava iş gücü haline getiriliyor. Yoksulluktan kaynaklı çocukların eğitimle bağı koparılıyor, MESEM’lere mecbur bırakılıyor. Son 8 Ayda 8 çocuk MESEM’lerde iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Mart 2024’te mesleki eğitimde istihdam odaklı yeni program açıklandı. Açıklanan programla ilk adım atıldı ve geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen eğitim öğretim yılı açılışında Milli Eğitim bakanı 4 yeni okul modelinin uygulanacağını açıkladı. Bölge, ihtisas, sektör içi ve sektöre entegre olmak üzere 4 yeni okul programı ile bölge okullarının, sektör içi okulların (meslek liselerinin) işletmelerin yoğun olduğu yerlerde, organize sanayi bölgelerinin içinde açılacağı, sayılarının artışı için kamu kaynakları ile teşviklerin artırılacağı ve pansiyonlu, yatılı olacağı açıklandı. Büyük işletmelerin içinde açılacak sektör içi okullarda, çocukların 9. ve 10. sınıfta işletmenin içinde açılmış okullarda eğitim alacaklarını, 11 ve 12. sınıfta ise eğitimle hiçbir bağları kalmayacağını ve işletmelerde çalıştırılacakları açıklandı. Sektör dışı okullar da işletmelerle bağı kurularak faaliyet yürütülecek.

Bu yeni okul modelleri ile çocukların eğitimle bağının kopacağı, çocuk yaşta işçiliğin daha da fazla artacağı açık bir gerçek. İşletmelerin,organize sanayi bölgelerinin içindeki okullarda da aynı MESEM’lerde olduğu gibi iş cinayetlerinin,yaralanmaların artacağı da çok açık bir gerçek. Çocukların yalnızca eğitimle bağı koparılmıyor, yaşam hakları da tehlike altında. Ayrıca yatılı olarak kalmaları esnek,uzun saatler çalıştırılmalarının da önünü açacak.

Yine açıklanan mesleki ve teknik eğitim politika belgesi ile meslek liselerinin içine ortaokul bölümlerinin açılması, ilk ve ortaokuldan itibaren çocukların,velilerin mesleki eğitime yönlendirilme çalışmalarının yapılacak olması, 7. ve 8. Sınıflardan itibaren zanaat atölyeleri eliyle çocukların MESEM’lere, bu bölge okullarına yönlendirilmesi,işletmeler içinde yatılı yerler olmadığı durumda kamu binalarının çocukların “çocuk işçi” olarak çalıştırılması için kullanılacak olması MESEM’le 14 yaşına düşürülen çocuk işçiliği yaşını daha da küçük yaşlara indirecek, çocuk işçiliği daha da yaygınlaşacaktır. Tüm bu çalışmalar aynı zamanda mesleki eğitim kurulu adıyla işletme sahipleri ve İŞKUR ile birlikte yapılacaktır.

Çocuklarımızın eğitim hakkından sorumlu olan bakanlık çocuk işçiliğini yaygınlaştırma bakanlığı haline getirilmiştir.

TÜM OKULLARA KADROLU TEMİZLİK VE YETERLİ YARDIMCI PERSONEL ATAMASI YAPILMALIDIR!

Açıklanan İşgücü Uyum Programı (İUP)ile okullarımızda yıllardır artarak süren okul temizliği sorunu daha da artacaktır. Haftanın 3 günü asgari ücretin yarısı karşılığında güvencesiz çalıştırılacak temizlik görevlileri, yardımcı personel uygulaması hem emeğin yok sayılması, hem de haftanın diğer günleri için okul temizliği açısından başta sağlık sorunları olmak üzere yaşanan sorunları daha da artması anlamına gelmektedir. Eğitimin sürekliliği ilkesi de ihlal edilmektedir.

İUP sonlandırılmalı, tüm okullara yeterli kadrolu temizlik, yardımcı personel ataması yapılmalıdır.

AHİLİK VE GİRİŞİMCİLİK DERSİ KALDIRILMALI,AHİLİK PROJESİ SONLANDIRILMALIDIR!

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli en etmel program geliştirme ilkeleri dahi yok sayılarak hazırlanmıştır. Dünya’da tek bir örneği olmayacak şekilde gerekçesi yoktur,ihtiyaç analizi ve pilot uygulamaları yapılmamıştır. Öğretim programının sarmal müfredat olduğu bilgisine dahi sahip olmayan kişiler tarafından seyreltme adıyla konular çıkarılmıştır. Oysa ki geçmiş müfredatta konular tekrar etmemekte, aynı konular farklı sınıflarda, sınıf düzeylerine uygun olarak farklı içerik ve biçimlerde yer almaktaydı. Başta öğretmenler, eğitim sendikaları olmak üzere alanın,sorunların gerçek bilgisine sahip öznelerle hazırlanmamıştır. Geri bildirim için 26 program,1 ortak program,3000’i aşkın sayfa için yalnızca 14 gün süre verilmiş, geri bildirimler doğrultusunda ise kamuoyuna tek bir açıklama,taslakta da tek bir değişiklik yapılmamıştır.

Bu müfredat laik,bilimsel, parasız eğitimi hedef alan çocukların eğitimden koparılarak çocuk yaşta işçiliği yaygınlaştırmayı amaçlayan bir öğretim programıdır. Fizikten, matematiğe, sosyal bilgiler dersinden kimyaya tüm dersler “fıtrat,şükür,kader,iffet…” vb değerler adıyla bu ifadeler,içeriklerle biçimlendirilmiş, öğretim programının laik,bilimsel niteliği tamamen ortadan kaldırılmıştır. Müfredatta ve ders içeriklerinde sürekli karşımıza çıkan vurgu çocukların üstün yararı değil, sektörün,piyasanın ihtiyaçlarıdır. Girişimcilik,rekabet,piyasa,sektör vb kavramlar da tüm ders içeriklerinde yer almaktadır. Ahilik ve girişimcilik dersi ve ahilik projesiyle usta-kalfa-çırak ilişkisinin islam tarihine dayandığı, ahilik ve fütüvvet vurgularının ustaya, patrona koşulsuz itaat anlamına geldiği vb ifadelerle öğretim programının içeriği, ahilik dersi,projesi ile din,inanç çocuk yaşta işçiliğin yaygınlaşmasına, emek sömürüsüne, eşitsizliğe, güvencesiz çalıştırılmaya ikna aracı haline getirilmektedir.

Maarif Modeli, ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım,Değerlerime Sahip Çıkıyorum) Projesi ve sermaye ve STK adı altında tüm tarikat yapıları ile hayata geçirilen protokoller,işbirlikler,projeler laik,kamusal eğitimi hedef almaktadır,çocuk hakkı,eğitim hakkı ihlallidir ve bir an önce sonlandırılmalıdır.

Çocuklarımıza söz verilen ücretsiz okul yemeğinden, taşımalı eğitimdeki çocukların yemek ve ücretsiz servis hakkından “tasarruf” gerekçesiyle vazgeçilmiş ancak yalnızca genel seçim sonrasında özel meslek lisesi sahiplerine %100’e varan oranda teşvik,destek açıklanmış, STK adı altındaki tarikat yapılarına da kamu,halkın kaynaklarından milyonlar aktarılmaktadır.

Kamu kaynaklarının, vergilerimizin protokol,işbirliği,destek,teşvik adı altında çeşitli sermaye gruplarına, tarikat yapılarına aktarımına son verilmelidir.

SALGINDA YALNIZ BIRAKILAN ÇOCUKLARIMIZ DEPREM SONRASI DA YALNIZ BIRAKILDI!

Depremin yaşandığı 11 ilde 4 milyonu okul çağında olan yaklaşık 5 milyon çocuk ve öğretmenler sorunlarla baş başa bırakıldı.

Depremler nedeniyle birçok okul yıkıldı veya hasar aldı. Son açıklamalara göre, deprem bölgesinde 936 okul kullanılamaz hâle gelirken bu sayı derslikler için 11 bin 738’di. Depremin eğitim ortamlarına etkisinin en güçlü olduğu il gerek oransal gerekse sayısal olarak Hatay oldu. Hatay’da neredeyse iki derslikten biri, dersliklerin yüzde 45,4’ü kullanılamaz hâle geldi. MEB 11 bin 738 dersliğin yeniden yapımı için planlama yapıldığını söyledi. Ancak, bu çalışmaların hangi aşamada olduğuna ilişkin kamuoyu ile paylaşılan bir bilgi yok.

Hasarlı veya yıkılan okullar nedeniyle eşleştirilen okullarla birlikte ikili eğitime devam eden kurum sayısı arttı. İkili öğretim nedeniyle sınıf mevcutları arttı, okullar gün aydınlanmadan başlayıp geç saatte karanlıkta bitiyor. Temel çözümlerden biri tüm öğrenciler için ücretsiz ulaşımın sağlanmasıydı ancak bu konuda da adım atılmadı.

Eğitime erişimdeki sorunlar, okullarda kaynak, internet ve elektrik altyapılarında ciddi sorunların bulunması eşitsizliği her geçen gün artırıyor.

Yapılan son anketlerden Türkiye Koruma Sektörü İhtiyaç Analizi anketini cevaplayan ailelerden yüzde 21,8’i çocuklarından hiçbirinin deprem sonrasında okula gitmediğini söylüyor. Tüm çocuklarının okula gittiğini söyleyen ailelerin oranı ise yüzde 61,9.

Birçok hasarlı okulun ihalesi için 1 Ağustos tarihi belirlendi.On sekiz aydır yapılabilirdi,yapılmadı. Bu durumda okullar eğtim öğretim yılına hazırlanmadı ve binlerce çocuk yine mağdur edildi.

Deprem bölgesindeki illere yeterli eğitim bütçesi açıklanmalı,ayrılmalı, ihtiyacı olduğunu belirten tüm öğrencilere burs desteği verilmeli, okullara ulaşım için ücretsiz servis uygulaması yaşama geçirilmeli, başta nüfusun yoğunlaştığı yerleşim yerlerinde, kırsal alanlarda güvenli eğitim ortamlarının sağlanmalı, her okula en az bir psikolojik danışman ve rehber öğretmen ataması yapılmalı, yıkılan, hasarlı okulların, dersliklerin inşası tamamlanmalı, kaynak, internet, elektrik alt yapı sorunlarının çözülmeli, deprem bölgesindeki öğretmenlere de ekonomik ve psikolojik destek sağlanmalı,deprem bölgesindeki okul terkleri için önlem alınmalıdır.

Narin’i bir çocuğumuzu daha laik,kamusal eğitimin ortadan kaldırılması, cezasızlık indirimleri, faili belli ama meçhul bırakılan politikalar sonucunda kaybettik. Acımızı anlatmaya yetecek sözcük yok. Sözün tükendiği yerdeyiz. Deprem bölgesinde ve ülkenin her yerinde yüzlerce kayıp,istismara uğramış,yaşamları ellerinden alınmış çocukların ülkesi haline geldik.

Laik, kamusal eğitim mücadelesi çocuklarımızın yalnızca eğitim haklarına değil yaşamlarına da sahip çıkma mücadelesidir.

Öğrenci Veli Derneği olarak ülkenin her yerinde çocuklarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Okumaya devam et
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Siyaset

Şiddet olayları arttı, 30 milyondan fazla silah var, bunun yalnızca 4 milyonu ruhsatlı

İçişleri Bakanlığı verilerine göre bu yıl ocak-eylül ortası 70 bin ruhsatsız silah ele geçirildi. Umut Vakfı bilgilerine nazaran kimi meskenlerde birden fazla silah var. Bu oran her yıl yüzde 3.5 artıyor.

Yayınlanma

@

Yazan

Bireysel silahlanma son devirde yaşanan en kıymetli meselelerden biri. Türkiye’de her yıl binlerce yurttaş silahlı şiddetten ömrünü yitiriyor. Bu probleme dikkat çekmek için 28 Eylül Ferdi Silahsızlanma Günü’nde etkinlikler yapılıyor. Umut Vakfı’nın datalarına nazaran 2023 yılında Türkiye genelinde 3 bin 773 silahlı şiddet olayı basına yansıdı. Bu olaylarda 2 bin 318 kişi öldü, 3 bin 820 kişi de yaralandı. Değerlendirmelere nazaran Türkiye’de 30 milyondan fazla silah var. Bunun 4 milyonu ruhsatlı, 36 milyonu ise ruhsatsız. Kimi meskenlerde ise birden fazla silah bulunuyor. Silah edinim sayısı da her yıl yüzde 3.5 oranında artıyor. Cumhuriyet, ferdî silahsızlanma günü öncesi Umut Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Uzman Dr. Ayhan Akcan ve emekli polis, isimli bilişim uzmanı İsa Altun ile konuştu.

‘BU BİR GÜVENLİK SORUNU’

Uzman Dr. Akcan şu açıklamayı yaptı: “Bizim tespitimize nazaran maalesef 4 bin üzerinde vatandaş ölüyor. 2021 yılında asayiş önlemleri içerisindeki ele geçirilen ruhsatsız silah sayısı 67 bin 69 iken 2022 yılında 69 bin 892. Silah şiddeti her gün artıyor. Beşerler tahlil bekleniyor. Mevcut siyasi irade durumu güvenlik sorunu olarak ele almalıdır. TBMM’de gündeme getirerek, en azından ruhsatlandırma ile ilgili önemli önlemler yaparak bu mevzuda tahlil üretebilir. Ruhsatsız silahla yakalanan kişinin cezası para değil mahpus olmalı. Cezaların bilhassa artırılmasını istiyoruz. Yasal yaş hududu 21’den 25’e çıkarılmalı. Ruhsat mühletinin de beş yıldan iki yıla indirilmesini istiyoruz. İnternetten silah satışı yasaklanmalı.”

‘ACİL TEDBİR ALINMALI’

İsa Altun ise çocukların silaha erişimlerinin çok kolaylaştığına dikkat çekti. Altun “Acil tedbirler alınmalıdır. Bilhassa toplumsal medya ve Telegram kümelerinde silah satışları yapılıyor. Ülkemizde ateşli silahlarla işlenen cürümlerin oranı yüzde 70. Ateşli silahlarla işlenen cürümlerin yüzde 87’sinde ruhsatsız silah kullanılıyor” dedi.

‘SESSİZ AYAKKABILARIN YÜRÜYÜŞÜ’

İstanbul’da Umut Vakfı tarafından dün Levent Meydanı’nda her yıl olduğu üzere bu yıl da “Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü” aktifliği yapıldı. Etkinliğe Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, iletişim akademisyeni Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu ve ferdi silahlanma nedeniyle yakınlarını kaybetmiş aileler katıldı. Aktiflikte silahlı olaylarda ömrünü yitirenleri anmak için kırmızı halıya karanfil ve ayakkabı bırakıldı.

Okumaya devam et

Siyaset

İÜ’den CİTÖK’e ayrımcı müdahale

İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) öğrencilerin çabasıyla kurulan Cinsel Tacizi, Cinsel Saldırıyı ve Ayrımcılığı Önleme Kurulu (CİTÖK) yönergesine okul idaresi tarafından müdahale edildi. Yapılan değişiklikler ortasında CİTÖK’ün açılımındaki bulunan “ayrımcılık”, yönergede bulunan “Toplumsal cinsiyet” sözlerinin kaldırılması üzere birçok değişiklik bulunuyor.

Yayınlanma

@

Yazan

İstanbul Üniversitesi’nde (İÜ) öğrencilerin uğraşıyla kurulan Cinsel Tacizi, Cinsel Saldırıyı ve Ayrımcılığı Önleme Kurulu (CİTÖK) yönergesine okul idaresi tarafından müdahale edildi. Yapılan değişiklikler ortasında CİTÖK’ün açılımındaki bulunan “ayrımcılık”, yönergede bulunan “Toplumsal cinsiyet” sözlerinin kaldırılması üzere birçok değişiklik bulunuyor. Öğrenciler yapılan değişikliğe reaksiyon gösterdi. Mevzuya ait Cumhuriyet’e konuşan İstanbul Üniversitesi (İÜ) Bayan Çalışmaları Komisyonu’ndan İpek Keleş değişikliklerin öğrencilerle görüşülmeden yapıldığını belirtti.

‘MÜCADELE EDECEĞİZ’

Keleş, şunları söyledi: “İki yıllık bir gayret sonucu hazırlanmış olan yönergeyi bir senato toplantısıyla baştan sona değiştirmişler. CİTÖK İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldıktan sonra öğrenci uğraşıyla kazanılmış bir sistem. Öğrenciler bu kazanımdan vazgeçecek değil. Bu elliden fazla kulüp ve topluluğun bir ortaya geldiği bir husustur. İÜ Bayan Çalışmaları Komitesi olarak biz bu hususun peşini bırakmayacağız. Devir başlar başlamaz CİTÖK için tekrar bir çaba başlatacağız.”

Okumaya devam et

Siyaset

Çorum’daki lokal mahkemeden İmamoğlu davasının seyrini değiştirecek adım geldi

Güner’in, AYM’ye yaptığı iptal müracaatının akabinde gözler AYM’nin kelam konusu müracaat hakkındaki kararına çevrildi. Mevzuyu gazetemize kıymetlendiren Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, Çorum 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan itiraz başvurusu üzerine, hususun AYM tarafından iptal edilmesi halinde İmamoğlu’na yönelik “ahmak davası”nın da düşme ihtimali bulunduğunu söyledi.

Yayınlanma

@

Yazan

Siyasette gözler istinaf mahkemesinin İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılandığı “ahmak davasında” vereceği karara çevrilirken Çorum 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından davanın seyrini değiştirebilecek bir adım atıldı.

Çorum 3. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Halil Güner, bir davada, ceza hukuku profesörü Prof. Dr. Adem Sözüer ve anayasa hukuku doçenti Dr. Tolga Şirin tarafından hazırlanan ve İmamoğlu’nun avukatları tarafından 2 Eylül’de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Ceza Dairesi’ne sunulan bilimsel mütalaadaki görüşlerden faydalandı.

‘ANAYASAYA AYKIRI’

Yargıç Güner, TCK’nin 125/5 maddesiye bir arada İmamoğlu’nun kelam konusu davada yargılandığı unsurlardan olan TCK’nin 125/3- a kararının iptali için AYM’ye iptal müracaatında bulundu. Kelam konusu mütalaada, “kamu görevlisine vazifesinden ötürü hakaret” kabahatini oluşturan TCK’nın 125/3-a ve 5 hususlarının anayasaya karşıt olduğu ileri sürülerek kararın iptali istemiyle evrakın AYM’ye götürülmesi gerektiği savunulmuştu.

‘DAVA DÜŞEBİLİR’

Güner’in, AYM’ye yaptığı iptal müracaatının akabinde gözler AYM’nin kelam konusu müracaat hakkındaki kararına çevrildi. Mevzuyu gazetemize kıymetlendiren Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, Çorum 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan itiraz başvurusu üzerine, unsurun AYM tarafından iptal edilmesi halinde İmamoğlu’na yönelik “ahmak davası”nın da düşme ihtimali bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Sözüer de “İmamoğlu davasına bakan İstinaf dairesi bilimsel görüşümüze katılır ve anayasaya terslik savını önemli bulursa mevzu AYM’ye gidecek. AYM husus hakkında 5 ay içinde karar vermezse mahkeme mevcut kanuna nazaran verecek” tabirlerini kullandı.

Okumaya devam et

Siyaset

Eşini çocuğunun önünde öldüren kocaya verilen ceza isyan ettirdi

Sebahattin Can’ın “eşi taammüden öldürme” hatasından yargılandığı davanın karar duruşması evvelki gün görüldü.

Yayınlanma

@

Yazan

İstanbul Esenyurt’ta 27 Eylül 2021’de Sebahattin Can, tartıştığı eşi Melike Can’ı çocuğunun gözlerinin önünde boğarak öldürdü. Sebahattin Can’ın “eşi taammüden öldürme” hatasından yargılandığı davanın karar duruşması evvelki gün görüldü. Mahkeme Can’ın evvel ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırılmasına karar verdi. Cezada âlâ hal indirimi uygulayan mahkeme sanık Can’ın müebbet hapsine hükmetti. Kararın akabinde Melike Can’ın ailesi belgeyi istinaf mahkemesine taşıyacaklarını açıkladı.

Cumhuriyet’e konuşan Can’ın kardeşi Melek Süngü, “3 yılın sonundaki sonuç bu halde. Biz âlâ hal beklemiyorduk. Bu olay olurken orada çocukları da vardı. Üç yaşındaki çocuğu da olaylara şahit. Çocuk ablamın başında bekliyor. Her şeyin farkında. Şu an hâlâ tedavi görüyor. Bunun karşılığında bu cezayı kabul etmek istemiyoruz” dedi.

Okumaya devam et

Siyaset

TOKİ ihalesini AKP’li belediye liderinin şirketi aldı

TOKİ, son olarak Diyarbakır Bağlar’da üretimi planlanan 1249 adet konut inşaatı için ihaleye çıktı. İhaleyi 2 milyar 670 milyon TL’ye AKP Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka’nın şirketi MAY İnşaat şirketi aldı.

Yayınlanma

@

Yazan

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Toplu Konut Yönetimi Başkanlığı (TOKİ) tartışmalı ihalelere imza atmaya devam ediyor. TOKİ, son olarak Diyarbakır Bağlar’da imali planlanan 1249 adet konut inşaatı için ihaleye çıktı. İhaleyi 2 milyar 670 milyon TL’ye AKP Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka’nın şirketi MAY İnşaat şirketi aldı. MAY İnşaat, AKP’li Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka’nın aile şirketi olarak da biliniyor. Yarka, 2019’da yerel seçimlerde belediye başkanı seçildikten sonra şirketteki hissesini Ahmet Yarka ve Doğukan Yarka’ya devretti.

Ankara merkezli şirket bugüne kadar 15 milyar 804 milyon bedelinde 19 kamu ihalesine imza attı. Şirketin proje yaptığı kentler ortasında Hatay Kırıkhan, Antakya Gaziantep İslahiye, Diyarbakır Bağlar da yer alıyor.

Okumaya devam et

Siyaset

Özgür Özel, Hüseyin Can Güner’in düğün merasimine katıldı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Çankaya Belediye Lideri Hüseyin Can Güner ile Bahar Karakaş çiftinin düğününe katıldı.

Yayınlanma

@

Yazan

Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner, Bahar Karakaş ile evlendi. Çiftin düğününe CHP Genel Lideri Özgür Özel katıldı. CHP Lideri Özel düğüne eşi Didem Özel ile birlikte geldi.

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın kıydığı nikahta, Güner’in şahitleri Özel ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba oldu.

Özel, nikahın akabinde şunları söyledi:

“Kendi evladımızı evlendiriyorsak her halde bu kadar heyecanlı ve gururulu olurduk. Ben tabi yılllardır Hüseyin Can’ı bir evladım bir ağabeyi üzere bilen birisi olarak hem erkek tarafıyım hem de meslektaşlarına çok düşkün biri olarak eczacı meslektaşım Bahar’ın tarafındayım. Bilhassa eşim Didem kesin onun tarafında. Biz iki eczacı olarak böyle güzel bir güne tanıklık ediyoruz. Bir Belediye Lideri’nin genç yaşında evlilik yapıyor olması ve bizleri nikah şahidi yapıyor olması büyük bir gurur bizim için. Nitekim büyük ailemiz her geçen gün biraz daha büyüyor. Biz çok heyecanlıyız çok memnunuz. Ümit ediyorum bundan sonra Hüseyin ve Bahar’dan daima hoş haberler alacağız. Hüseyin ve Bahar ile birlikte Cumhuriyet Halk Partisi ailesi bu ülkeye çok hoş günler yaşatacak.”

Törene çok sayıda siyasetçi katıldı. CHP’li belediye liderleri, MYK ve PM üyeleri ve milletvekilleri çiftin keyifli günlerinde yanlarında oldu.

Okumaya devam et

Siyaset

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan ‘Türkevi’ yansısı: ‘Saray sistemin ismi Türkiye Cumhuriyeti değildir’

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Lideri Özgür Özel’in Türkevi önündeki konuşmasının akabinde açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, “Erdoğan Hükümeti ve kurduğu Saray tertibinin ismi Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir” dedi.

Yayınlanma

@

Yazan

CHP Genel Başkanı Özel, ABD’de Türkevi önünde yaptığı konuşmasında, New York Belediye Başkanı Eric Adams hakkında açılan ve Türk yetkililerin de isminin geçtiği yolsuzluk soruşturması ile ilgili sorulan soruya, “Türkiye rüşvet vermeye gereksinim duyacak bir ülke değil, o denli bir acziyet içinde değil. Bu türlü bir şeye niyet etmek Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden kimseye yakışmaz. Böylesi binanın kazandırılması süreci içinde bir jest gördüysek fazlasını ABD’nin Büyükelçiliği’ne tahsis edilen o harika alan için yapmışızdır. Bunun para ve pulla ölçülecek bir tarafı yok, güçlü müttefiklik bağları bunu gerektirir” demişti.

CHP’nin 7’nci Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Özel’in açıklamalarının akabinde X hesabından yeni bir paylaşım yaptı.

“ÇOCUKLARININ VAKIFLARI AMERİKA’DA NELER YAPMIŞ”

“Cumhuriyet Halk Partisi; rüşveti aklayacak, rüşvet verenleri devlet olarak isimlendirecek ve bu çarka payanda olacak bir parti asla değildir” diyen Kılıçdaroğlu, şu tabirleri kullandı:

“Erdoğan Hükümeti ve kurduğu Saray nizamının ismi Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir!

Cumhuriyet Halk Partisi; rüşveti aklayacak, rüşvet verenleri devlet olarak isimlendirecek ve bu çarka payanda olacak bir parti asla değildir.

Halkın büyük umutlarla sıkı sıkıya bağlandığı CHP’nin kurumsal sorumluluğu, iktidarla olağanlaşma ismi altında yapılan yanlışlıklara göz yummak, işlediği kabahatlere ortak olmak değildir!

“O yoksul (!), canı vücudunda oldukça” değil de “Mal varlığını araştırırız.” diye tehdit edildiğinde denileni yapar!

Çocuklarının Vakıfları Amerika’da neler yapmış, mal varlıkları ne kadarmış?

Muhammed Ali’nin çifliğini kim satın almış?

Halk Bankası üzerinden neler yapılmış?

Asli vazifemiz bu soruları sormaktır.

Son nefesime ve gücümün son noktasına kadar,

arsızın, hırsızın, hak-hukuk tanımazların, mafyaların-uyuşturucu baronlarının, tiranların ve karunlaşan haydutların karşısında,

Milletimin ve Partimin tam yanındayım.

Bugün olağanlaşma ismi altında bizlere AKP’nin yanılgılarına göz yummamızı isteyenlere duyururuz ki;

Şafağın söktüğü, güneşin battığı yerdeyiz ve Gayret edeceğiz…”

Okumaya devam et

Siyaset

Mansur Yavaş: 106 okul talebini geri çekti

ABB Başkanı Mansur Yavaş, hijyen ve paklık takviyesi talebinde bulunan okulların gereksinimlerinin karşılandığını duyurdu. Yavaş, “Ne yazık ki paklık talebinde bulunan 265 okulumuzdan 106’sı çeşitli münasebetlerle talebini geri çekti” dedi.

Yayınlanma

@

Yazan

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada hijyen ve paklık dayanağı talebinde bulunan okulların muhtaçlıklarının karşılanmaya başlandığını belirtti.

106 okulun taleplerinin geri çektiğini bildiren Yavaş, şu tabirleri kullandı: 

“‘Temiz Okul, Sağlıklı Gelecek’ projemiz ile bizlere hijyen ve paklık dayanağı talebinde bulunan okullarımızın muhtaçlıklarını karşılamaya başladık. Birinci günden itibaren, 10 bin 376 öğrencimizin eğitim gördüğü 22 okulumuza hijyen ve paklık dayanağı sağlandı. Lakin, ne yazık ki paklık talebinde bulunan 265 okulumuzdan 106’sı çeşitli münasebetlerle talebini geri çekti. Okul müdürlerimizden en kıymetli isteğimiz, evlatlarımızın temel muhtaçlıklarını göz arkası etmemeleridir. Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak her vakit yanınızdayız.”

 

Okumaya devam et

Siyaset

Ediz Ün kimdir? CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün nereli, evli mi?

CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün’ün istifası istendi. Ediz Ün kimdir? CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün nereli, evli mi? Neden istifası istendi?

Yayınlanma

@

Yazan

CHP Genel Başkanı Özel’in, ABD ziyaretinin akabinde Türkiye’ye döndükten sonra partisinin Edirne Milletvekili Ediz Ün’ü Ankara’ya çağırdığı öğrenildi.

EDİZ ÜN KİMDİR?

1976 yılında Edirne’de doğdu. Birinci, orta ve lise eğitimini Edirne’de tamamladı. 2000 yılında Trakya Üniversitesi Ziraat Mühendisliği kısmından mezun oldu. 2010 yılına kadar tarım ve sıhhat dallarında yer alan firmalarda yöneticilik yaptı. 2010 yılından sonra sigorta acenteliği psikoteknik merkezi ve tarım bölümlerinde çalıştı.

Siyasi hayatına 18 yaşında Cumhuriyet Halk Partisine üye olarak başladı. 2008-2015 yılları ortası CHP Edirne Vilayet Lider Yardımcılığı, 2011-2014 yılları ortası CHP Edirne Milletvekili Recep Gürkan’ın TBMM’de danışmanlığı, 2014-2016 yılları ortasında Edirne Belediye Başkanlığı Baş Danışmanı olarak vazife yaptı. 2017 yılında CHP Edirne Merkez İlçe Başkanı oldu. 2018 Türkiye genel seçimleri öncesinde milletvekilliği aday adaylığı için ilçe başkanlığından istifa etti.[2] Lakin milletvekili listesinde yer alamadı.

2023 genel seçimlerinde ise Edirne 1. sıradan milletvekili adayı oldu ve 28. devir CHP Edirne milletvekili olarak seçildi. Etraf Komitesi’nde üye oldu.

NEDEN İSTİFASI İSTENDİ?

Edirne’de CHP Milletvekili Ediz Ün’e ilişkin araçta çok sayıda gümrük kaçağı elektronik sigara aparatı ele geçirilmişti.

Ün, kelam konusu olaya ait hata duyurusunda bulunacağını açıklamıştı.

Okumaya devam et

Siyaset

Özgür Özel, CHP Milletvekili Ediz Ün’ün istifasını istedi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün’e ilişkin araçta gümrük kaçağı elektronik sigara aparatı ele geçirilmesinin akabinde Ün’den istifasını istedi.

Yayınlanma

@

Yazan

CHP Genel Başkanı Özel’in, ABD ziyaretinin akabinde Türkiye’ye döndükten sonra partisinin Edirne Milletvekili Ediz Ün’ü Ankara’ya çağırdığı öğrenildi.

CHP Küme Başkanvekilleri ile görüşen Ediz Ün’e, aracında ele geçirilen gümrük kaçağı eserler nedeni ile soruşturma sürecinin tamamlanana ve hukuksal olarak açıklığa kavuşana dek partisinden istifa etmesi gerektiği iletildi.

Ün’ün kısa müddet içinde istifa etmesi bekleniyor. İstifa etmemesi durumunda ise Ün’ün Küme Disiplin Şurası’na sevk edileceği belirtiliyor.

NE OLMUŞTU?

Edirne’de CHP Milletvekili Ediz Ün’e ilişkin araçta çok sayıda gümrük kaçağı elektronik sigara aparatı ele geçirilmişti.

Ün, kelam konusu olaya ait hata duyurusunda bulunacağını açıklamıştı. Akabinde Ün’ün olay gecesi direksiyon başında olduğu imgeler ortaya çıkmıştı.

Okumaya devam et