Connect with us

Siyaset

AKP’nin ikinci adamı ‘Erdoğan-Özel’ görüşmesinin bilinmeyenlerini anlattı

AKP Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş, ekonomi ve siyaset gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan-Özel görüşmesine dair yorumu sorulan Elitaş, “Vatandaş, Türkiye’de siyasetin yumuşamasını istiyor. Ülkeyi normalleştirme sürecine götürmemiz lazım. Ancak bunu yumuşatarak gerçekleştirebiliriz” diye konuştu.

Yayınlanma

@

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra AKP’nin ikinci önemli ismi Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş Ekonomi gazetesinin sorularını yanıtladı.

Ekonomi ve siyasetteki “normalleşme” sürecinin detaylarını anlatan Elitaş, “AK Partili seçmenlerin büyük bir kısmı CHP ile AK Parti’nin görüşmesini çok olumlu buluyor” açıklamasını yaptı.

“104 SAYFALIK VERGİ TASLAĞINI GÖRMEDİM”

Elitaş’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Bir süredir gündemimizde vergi paketi hazırlığı var. Temmuz ayında Meclis’ten geçer mi?

AK Parti’nin en büyük özelliği bütün görüşler dile getirilir, bütün tartışmalar yapılır ama çoğunluğun kararı hepimizin kararıdır. Çünkü demokrasi budur zaten. Bizim milletvekili arkadaşlarımız, bana Genel Başkanvekili olarak, bakanımıza, Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımıza, Genel Başkan Vekilimiz Efkan Bey’e, grup başkanımıza, komisyon başkanımıza görüşlerini iletiyorlar. Diyorlar ki; “Bunun şöyle yan etkisi olabilir, şunu da ilave etsek olur”. 

Süreçle ilgili katkı veren var, “zamanlaması yanlış” diyenler var. Bunların hepsi bir süzgeçten geçiriliyor, iş âlemiyle tartışılıyor, konuşuluyor. Kamuoyunda dolaşan 104 sayfalık bir taslağı inanın görmedim. Biz bir siyasİ partiyiz, siyasi partiler vasıtasıyla ülke idare ediliyorsa siyasi partilerin temsilleri Parlamento da yer alıyorsa sonra da siyasi parti grubumuzla istişare ederiz. Bu taslak nereden verildi, nasıl verildi bilmiyorum ama iyi bir şey oldu. Vatandaş bize bir şey söyler, her kesim görüşleri dile getirir. Biz de bunları süzgecimizden geçiririz. Yetkili arkadaşlarımızla, ilgili arkadaşlarımızla değerlendiririz. Ve sonuca ulaştırırız.

Uygulanan ekonomik programı gelinen nokta itibariyle değerlendirir misiniz?

Program çok iyi gidiyor. Bunu neye dayanarak söylüyorum CDS’lere bakarak. Biliyorsunuz CDS’ler yüzde 9’lara (900 puan) yaklaşmıştı. CDS nedir? Sigorta primi veya risk primi. Bugün ülke dış dünyadan borçlanırken 900’lerden 260 puanlara düşen bir risk primimiz söz konusu. Daha da güzel sonuçlar çıkıyor. Son bir yılda hemen hemen 100 milyara yakın bir para girdi. Kur korumalı mevduat döviz cinsinden yarı yarıya düştü. Kur korumalı mevduattan eğer biz bu tedirginliği alırsak güven tesis etmeye gerek yok. Beklenti yönetimini, ekonomi programımızı götürmekteki kararlı davrandığımız, bunu iyi değerlendirdiğimiz takdirde kur korumalı mevduattan da çözülmeye başlayacak.

Bu ekonomik programın vadesi 2026. Bu süre sonuna kadar güçlü destek sürer mi?

Cumhurbaşkanımız hemen her konuşmasında 2026 yılını işaret ediyor, programın arkasında. Bizim yaptığımız programda ufak tefek sapmalar olabilir. Hazine Maliye Bakanımızın götürdüğü bizim de sonuna kadar destek olduğumuz, tuttuğuna canı gönülden inandığımız çok iyi şekilde yürüyen bir program var. 

Bu program yalpalamadan sağa sola vurmadan, kararınca gidiyor. Tam gaz değil ama rölantide de değil… Düşük vitesle de değil, aracı yormak yerine, normal bir şekilde, en az maliyetle en verimli şekilde yol almak için gayret gösteriyoruz. Yolda farklı şeyler olabilir, çevirmeler olabilir. Bizim dışımızda olan hadiselerle yurt dışında gelişen olaylar gerçekleşebilir. Mesela Avrupa Merkez Bankası’nın, FED’in alacağı kararlar, Ukrayna ya da başka yerlerde ortaya çıkabilecek olaylar gibi…

“ONSUZ YAŞANAMAYACAK HALE GELEN TEŞVİK, TEŞVİK DEĞİLDİR”

Genel yatırım teşvikleriyle ilgili bir çalışma var mı?

Doktorlar “çocuklara yürüteç vermeyin veriyorsanız zamanını koyun” derler. Eğer bir çocuğu yürüteçten almazsanız o çocuk yürüteçsiz 5 yaşına da gelse yürüyemez hale gelir. Onun için her şeyi kıvamında vermek gerekir. Yani iş dünyamızın teşviki ne kadar alacağını, nasıl alacağını, nasıl ayakta duracağını adeta bir vitamin gibi değerlendirmesi lazım. Onsuz yaşanamayacak hale gelen bir teşvik, teşvik değildir!

EYT NEREDEYSE DEPREM MALİYETİNİN 3’TE 1’İ KADAR

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, EYT’nin muhalefetin baskısıyla kabul edildiğini söyledi. Buna nasıl bakıyorsunuz?

Şu bir gerçek; bu senenin sonunda 750 milyar lira civarında bir maliyet ortaya çıkacak. Ortalama kurdan baktığımızda Türkiye bütçesine maliyeti 30 milyar dolar civarında bir rakam. Depremin toplam maliyeti 104 milyar dolar. Bu 104 milyar dolar, ekonomik kayıplarla birlikte maliyet. Herhalde 60-70 milyar dolar kısmı imalat. Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 13’ünü temsil eden bir bölgede ortaya çıkan bir hasar var. Bugün biz EYT ile ilgili 2024 yılında depremin maliyetinin 3’te 1’ini harcamış olduk. Ve emekli olan o insanlar şimdi “iş arıyoruz” diyorlar. 

Hatırlarsınız; EYT’den 2023 yılında yaklaşık 2 milyon kişi emekli olacak. “Bu 2 milyon kişinin emekli olmasının sistemde ve ekonomide ne kadar hasar getireceğini lütfen ekonomist arkadaşlar iyi değerlendirsin” dedik. Onun üzerine oturduk, konuştuk, dedik ki “EYT’den emekli olanlar bir ay içerisinde aynı kuruma müracaat ettikleri takdirde yüzde 5 sigorta priminden indirim sağlayalım teşvik edelim” dedik. Bir kısmı “Yok” dedi, “Olmaz” dedi. Bir kısmı da aynı şekilde devam etti. Ama “Olmaz” diyenler şimdi “Para yetmiyor, ben tekrar işe girmek istiyorum” diyor. Öyle tahmin ediyor ki; ortalama yaşları 45 civarında. 45 civarında bir yaş içinde olan arkadaşları da aynı işletme geri almayabiliyor. Çünkü onda herhalde kıdem tazminatıyla ilgili belki bir sıkıntı çıkabilir. Ondan dolayı devam ettirmeyebilirler.

Yerel seçimlerin ardından siyasette başlayan, ‘normalleşme’ sürecini ve gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Parlamentoda gerginlik olduğunda, Meclis Başkanvekili, grup başkanvekillerini arka odaya çağırır, “Arkadaşlar ortamı yumuşatalım” der, “Normalleştirelim” denmez. Normal, zaten işin akışıdır, kurallara uymaktır. Siyasetin normal akışı; biri bir fikir beyan edecek, karşı taraf da o fikrin eksiklerini, tamamlayıcı yönlerini ortaya koyacak veya tamamen yanlış olduğunu ifade edecek. Siyasetin normali bu. Ama siyaset son zamanlarda aşırı gergin bir ortamda yapılıyor. Özellikle seçim zamanlarında…

“SEÇMENİMİZİN BÜYÜK KISMI CHP İLE AK PARTİ’NİN GÖRÜŞMESİNİ OLUMLU BULUYOR”

Demek ki yumuşama denilen şey, siyasetin kendi kuralları içine girmesidir. Milletin özlem duyduğu budur. AK Partili seçmenlerin büyük bir kısmı, CHP’yle AK Parti’nin görüşmesini çok olumlu buluyor. Geçtiğimiz günlerde bir araştırma şirketi getirdi; Sayın Bahçeli’yle Sayın Özgür Özel’in görüşmelerini MHP’liler de çok olumlu buluyor. İşin enteresan tarafı CHP’liler daha az olumlu buluyor. Niye öyle olduğunu da tam bilemiyorum, onu kendileri değerlendirirler. Biz ülkeyi idare eden bir siyasi parti olmamız hasebiyle kim olursa olsun, iktidarların en büyük görevi uhuletle ve suhuletle bu işi götürebilmektir.

Özgür Özel, “Siyasetin konuşmadığı, el sıkışmadığı yerde, başka odaklar el ovuşturmaya başlıyor” dedi. Bu ifadeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Doğru, o söyleme ben de katılıyorum. Ben onu hep tarif ediyorum. Arkadaşlara da sık sık söylerim. Ne zaman ki; Türkiye iyi bir yolda, iyi bir adım attı, kötü niyetliler ortaya çıkıyor. Bu kötü niyetliler dışarıdaki sahiplerinin taşeronluğunu yapma yolunda hareket ederlerse, önce parlamentoyu itibarsızlaştırırlar. Parlamentoyu itibarsızlaştırırken de bunu siyasetçiler vasıtasıyla yaparlar.

El sıkışmayarak, yumruklarını birbirine göstererek, kaba kuvvetle ya da sadece kaba kuvvet, darp değil, dille de aşırı bir kaba kuvvet olabilir hareket edilirse sıkıntı olur. Biliyorsunuz, dil yarasının ağırlığı çok farklıdır. Öbür yara geçebilir ama dil yarası kolay kolay geçmez. Tedavisi zor olan, ilacı bulunmamış bir unsurdur. Bu buradan başlar ve halka da yansımaya başlar. “Zaten bu parlamentodan bir şey olmaz, bunlar şöyle böyle adamlarmış” derler. Önce siyasetçilerin davranış şekillerini sorgularlar. Sonra aldıkları maaşlarını vesairesini sorgularlar. Sonra başka meselelere girmeye başlarlar. Halbuki demokrasinin olmazsa olmazı milletin temsilcileridir, milletin iradesidir.

Sayın Bahçeli’nin ‘yumuşama’ ile ilgili açıklamaları ne anlama geliyor?

“KILIÇDAROĞLU’NUN GİDİŞİNİN YUMUŞAMA SÜRECİNDE ETKİSİ VAR”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin genel başkanlığından ayrılması, Özgür Özel’in gelmesi siyasal iletişimi kolaylaştırdı mı?

Şimdi etkisi var tabii. Vatandaş bunu bizden istiyor. 2002’den bu tarafa 22 yıl geçmiş, 18 sandık önümüze konulmuş. Hele bir yılda 3 sandık ortaya koymuşuz. Yani vatandaş artık bu gerilimden rahatsız oluyor. Türkiye’de siyasetin yumuşamasını istiyor. Ülkeyi normalleştirme sürecine götürmemiz lazım. Ancak bunu yumuşatarak gerçekleştirebiliriz. Sayın Kılıçdaroğlu, “Kaçak Saray” diye başladı, “İşgal edilmiş bir yer” dedi. “Ben onunla gitmem konuşmam” dedi. 7 Ağustos’ta Yenikapı’ya nasıl geldi, acaba gelmek mi istemedi… Çünkü, 7 Ağustos’ta 15 Temmuz Darbe Girişimini lanetledi, arkasından “Kontrollü Darbe” dedi.

“SAĞOLSUN, 15 TEMMUZ’DA O BOMBANIN ALTINDA OLAN KİŞİ ÖZGÜR ÖZEL’Dİ”

15 Temmuz gecesi, tüm milletvekillerimizi Ankara’ya davet ettik. 85 civarında AK Partili milletvekili geldi. Ben Kayseri’deydim. Oradan Meclis Başkanımızla görüştük. “Meclisi açalım” dedik. Kayseri’den CHP’nin genel başkan vekilleri hem Sayın Özgür Özel’le, hem Sayın Engin Altay’la, hem Sayın Levent Gök’le konuştum. Parlamentoya davet ettim. “Geliyoruz” dediler. Geldiler, sağ olsun o gün o bombanın altında olan kişi Özgür Özel’di. O girişimin darbe olduğunu içinde ruhuyla hissetti. Ama Sayın Kılıçdaroğlu Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde televizyonun önünde oturarak darbeyi izledi. Sayın Özgür Özel 15 Temmuz günü Meclis’te kürsüdeydi. Hatta bizim bir arkadaşımızın ceketini giyerek kürsüde konuştu.

Sayın Özgür Özel ile geçtiğimiz hafta yayınladığımız söyleşimizde, Şangay’ı kastederek kişi başına “4 bin 500 dolar geliri değil, 45 bin dolar olan yöne gideceğiz” dedi. 45 bin dolardan kasıt AB… Böyle bir ayrımı ortaya koydu. Siz böyle bir ayrıma nasıl bakıyorsunuz, bir de AB ile Gümrük Birliği anlaşmamız var.

Özgür Özel’e bir daha sorun bir araştıralım. Mesela bir siyasi partiye üye olan bir başkasına üye olamaz, bir spor kulübüne üye olan bir bakasına üye olamaz… Ama Şangay 5’lisi ile AB herhalde birbirini engellemez diye tahmin ediyorum. Biz şunu söylüyoruz; 1994’deki Gümrük Birliği’nin revize edilmesi şart. CHP’den Sayın Özel’den beklentimiz şu. Kendisi Sosyalist Enternasyonel’in başkan yardımcısı olmuş. Orada Gümrük Birliğini gündeme getirmeli. AB’de de Sosyalist Enternasyonel’e dahil olan partiler etkin. Şunu söylemeli; AB dünyadaki 70’e yakın ülke ile serbest ticaret anlaşması (STA) yapıyor. Biz Gümrük Birliği gereği o ülkelerin AB ile STA’larına uymak mecburiyetindeyiz. Ama o muhatap üçüncü ülke, buna uymak zorunda değil. Biz ayrıca o ülkelerle yeniden STA yapabilmeliyiz. Gümrük Birliği bu şekilde düzenlenmeli. Bu hem Türkiye ekonomisi hem de dış politika ile ilgili; Gümrük Birliği tek ses olmamız gereken bir nokta.

ERDOĞAN-ÖZEL GÖRÜŞMESİNİN AYRINTILARI

CHP ile güzel görüşmeler oldu. O görüşmelerimizde not tutuldu. Niye not tutuldu? Onu bilmiyorum. Onlar tutuyor diye biz de not tuttuk. Satır satır da yazdık. Alışkın olmadığımız bir şeydi. Diplomatik işlerde not olur. Ben pek çok kez siyasi görüşmelere katıldım ama hiç not tutulmadı. Bu tür görüşmeler, bir uzlaşma varsa ya metne dökülür veya söylenen şeyler varsa orada bilgi paylaşılır; “Şöyle olsun biz böyle düşünüyoruz, öyle yapıyoruz” diye. Ama söylenen sözleri farklı noktaya doğru götürüp, farklı algılarla yapılması kurallara uygun bir iş değil.

SARAY MI? GENEL MERKEZ Mİ?

İki siyasi partinin genel başkanı görüşüyor. Ama aynı zamanda ülkenin Cumhurbaşkanının görüşmesi. Nitekim Sayın Cumhur- başkanımız Külliye’de randevu verebilirdi. Sayın Cumhurbaşkanımız, bize ilettik biz de onlara sorduk; “Külliye’yi mi istersiniz, Çankaya Köşkü’nü mü, Genel Merkez mi istersiniz? Tercihi sizin” dedik. Sayın Özgür Özel de çok teşekkür etti. Genel Merkezi tercih etti.

“GÜZEL KARŞILADILAR”

Koltukla ilgili durum şu: Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Devlet Bahçeli ile görüştüğünde, nasıl bir koltuk daha varsa, Sayın Özgür Özel’le yapılan görüşmede de aynı koltuk var. Yani Sayın Cumhurbaşkanı’nın birini, AK Parti’de kabul etmesiyle, Çankaya Köşkü’nde, Külliye’de ya da herhangi bir mekânda kabul etmesi arasında bir fark yok. Bu onun Cumhurbaşkanlığı makamını kaldırmaz. CHP ev sahipliği yaptığında, koltukları yan yana koymuş, ona da diyecek bir şeyimiz yok. Çünkü ev sahibi öyle demiş. Sayın Cumhurbaşkanı’nı da nezaketli karşıladılar. Biz de teşekkür ediyoruz bu nezaketleri için. Çok güzel hazırlanmışlar. Güzel karşılama oldu.

Okumaya devam et
Yorum yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Siyaset

CHP, ‘normalleşme’ tenkitleri sonrası seçmene hürmet vurgusu yaptı

Kurmaylar, “Tabanımızın da hassasiyetini her vakit ölçüyoruz. Normalleşmeyle muhalefet etmekten asla vazgeçmiyoruz. Fakat Cumhur İttifakı başka partilerin seçmenlerini ‘terörist’ gören bir lisan izlerken biz başkanların makamına gösterdiğimiz hürmetle aslında tüm seçmenlere hürmet duyduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Bize kapalı kulakların ve kalplerin bize açılmasını, tabanımızı genişletmeyi hedefliyoruz” diyor.

Yayınlanma

@

Yazan

CHP idaresi hafta boyunca olağanlaşma süreci ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Meclis’te ayakta karşılanmasıyla ilgili gelen tenkitlere ait “tabanın hassasiyetlerine dikkat edildiğini” vurguluyor. Partinin değişimden bu yana her adımını ölçümlerle attığını söyleyen kurmaylar “Tabanımızın da hassasiyetini her vakit ölçüyoruz. Normalleşmeyle muhalefet etmekten asla vazgeçmiyoruz. Ancak Cumhur İttifakı başka partilerin seçmenlerini ‘terörist’ gören bir lisan izlerken biz başkanların makamına gösterdiğimiz hürmetle aslında tüm seçmenlere hürmet duyduğumuzu göstermeye çalışıyoruz. Bize kapalı kulakların ve kalplerin bize açılmasını, tabanımızı genişletmeyi hedefliyoruz” diyor.

Bu formda öbür partilerin seçmenlerini kazanabileceklerini söyleyen CHP kurmayları “Ortada Cumhur İttifakı’ndan kopan bir seçmen var ve tabanımızı genişletmek istiyorsak onlara hürmet duyduğumuzu gösteren ataklar yapmamız gerekiyor. Yani bizim Erdoğan’a yanaşma, onunla işbirliği yapma kaygımız yok. Lakin onu destekleyen insanların hassasiyetlerine hürmetimiz var” değerlendirmesini yapıyor.

HER ATILIM ANLATILIYOR

“Bu siyasetle kendi seçmeninizi kaybetme yahut kırma riskiniz olur mu” sorusunu da yanıtlayan partililer, “Seçmenimizin yansısına dikkat ediyoruz. Bazen kendi içimizden bile bize haksız tenkitler oluyor. Mesela çok daha ağır sözleri olan MHP lideri gidip DEM Parti eş liderinin elini sıkıyor, kendi partisi ve medyasından tenkit gelmiyor. Lakin biz bir adım atınca bazen acımasız tenkitler oluyor. Biz attığımız her adımı, niçin yaptığımızı seçmenimize anlatırız. Beğenmedikleri bir şey olursa da elbette değiştiririz. Lakin yaptığımız ölçümler onların da birinci başta eleştirdiği normalleşmeden şad olduğunu gösteriyor” diyor.

KİMLİKTEN GERİ ADIM YOK

Bu noktada kritik olanın olağanlaşmanın tarifi olduğunu vurgulayan kurmaylar “Bizim bir yandan mitingler yaparak en sert tenkidimizi sunmamız, bir yandan da halkın sıkıntısını birebir muhattaplarıyla konuşmamız insanların takdirini topluyor. Yani biz kendi kimliğimizden geri adım atmadığımız sürece seçmenimiz adımlarımızı destekliyor. Tabanımızı büyütmemizi istiyor. Bunun dışındaki eleştiriler sosyal medyadan, parti içinde kendine bir siyaset bulmaya çalışanlardan geliyor” yorumunu yapıyor.

Okumaya devam et

Siyaset

Biber gazı fırsatçılığı

Kendilerini daha inançta hissetmek isteyen bayanlar, internet üzerinden biber gazı ve elektro el feneri üzere eserlere talep gösterdi. Son 48 saat içerisinde pek çok farklı platformda satılan biber gazı ve elektro el feneri eserleri tükendi.

Yayınlanma

@

Yazan

Peşi peşine gelen kan dondurucu bayan cinayeti ve tacizi haberlerinin akabinde kendilerini daha inançta hissetmek isteyen bayanlar, internet üzerinden biber gazı ve elektro el feneri üzere eserlere talep gösterdi. Son 48 saat içerisinde pek çok farklı platformda satılan biber gazı ve elektro el feneri eserleri tükendi. Satışı devam eden eserlere ise satıcılar tarafından artırım yapıldı. Bir e-ticaret sitesinde dün sabah saatlerinde 299 TL’ye satılan ikili biber gazları, evvel 399 TL’ye daha sonra da 489 TL’ye satılmaya başlandı. Misal fırsatçılıkların, 469 TL’den satılırken satıcı tarafından 550 TL’ye yükseltilen elektro el fenerinde de olduğu görüldü.

Okumaya devam et

Siyaset

Bayanlar her gün peşi peşine hunharca katlediliyor, iktidar korumuyor, izliyor

Şiddet olaylarında cezaların caydırıcı olmadığına dikkat çeken uzmanlar, çıkarılan af maddelerine da reaksiyon gösterdi ve ekledi: “Kadınların sokakta rahatlıkla gezebilme özgürlüğü tehlikede.”

Yayınlanma

@

Yazan

Türkiye, bayanlara yönelik hücumları ve cinayetleri konuşuyor. İstanbul’da yarım saat ortayla iki genç kız katledildi, bir bayan ise sokakta cinsel istismara uğradı. Bayan cinayetlerine ve tacizlere her gün bir yenisi eklenirken cezasızlık yine tartışmaya açıldı. Bayanlar, “Güvende değiliz” diyerek kanunların uygulanmasını istedi.

Beyoğlu’nda iki kişi tarafından taciz edilen İrem A’nın (25) ailesinin durumu öğrenmesini istememesi ve ferdî bilgilerinin saldırganların eline geçmemesi için bahse ait şikâyette bulunmadığı öne sürüldü. Saldırganlar Semir T. ve Ömer K. savcının itirazı sonrası tutuklandı. Husus hakkında Cumhuriyet’e konuşan avukat Özlem Şen, mağdurların şikâyetçi olduğu vakit hassas bilgilerinin failin eline geçtiğini, şikâyetçi olunmadığı vakit ise süreç yürütülmediğine dikkat çekti.

‘ZİFİRİ BİR KARANLIK’

Şen kelamlarını şöyle sürdürdü: “TCK 102 diyor ki ‘Cinsel davranışlarla bir kimsenin beden dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar mahpus cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık seviyesinde kalması halinde iki yıldan beş yıla kadar mahpus cezası verilir. Kolay cinsel atak kabahati şikâyete tabi olmaktan çıkarılmalıdır. Kabahatten ziyan gören yalnızca kişi değil inançta hissetmeyen tüm bayanlardır. Ayrıyeten şikâyet eden bireylerin adres ve kimlik bilgilerinin bilinmeyen kalması için ivedilikle bir düzenleme yapılmalıdır. ‘Kadınlar neden şikâyetçi olmuyor’ diye sormadan evvel bir defa daha düşünülmelidir. Bayan şikâyetçi olsa, fail tahminen ceza bile almayacak üstüne de taciz ettiği bayanın tüm ikamet, telefon ve kimlik bilgilerini bilecek. Bunun ne kadar ürkütücü olduğunun farkında olmayan bir hukuk sistemi ile karşı karşıyayız.”

Kadınlara mağdur suçlayıcılığı yapıldığını da belirten Şen, kelamlarını şöyle noktaladı: “Kadınlara ‘şikâyetçi olmadı’ diyemezsiniz! Kanunlarınızı bayanların bilgilerini korur hale getirip güncellemeden, mağdura yönelik önyargıda bulunamazsınız. Bir bayanı daha kaybetmeye tahammülümüz yok! Zifiri bir karanlığın tam ortasındayız. Bunun ismi bayan cinayeti değil bu artık cins kırımı. Bayanların çığlığının daima son anına tanıklık edip üstüne bir de mağdur suçlayıcılık yaptıran çürümüş bir sistemin içerisinde debeleniyoruz. Hücuma uğrayan yalnızca bir bayan değil, bayanların sokakta rahatlıkla gezebilme özgürlüğüdür. Öldüren, cinsel akında bulunan erkek faillere cüret veren cezasızlıktır. Bayanlar yaşamak istiyor yalnızca özgürce yaşamak.”

‘SOSYAL ÇÜRÜME VAR’

Sosyolog Burcu Güdücü ise şiddet olaylarının caydırıcı cezaları olmadığına vurgu yaptı. Güdücü, “Bugün ülkemizdeki en ağır ceza muhtemelen cumhurbaşkanına hakaret davalarına gelen cezadır. Siyasi cürümlere ceza geliyor lakin onun dışındaki şiddet olaylarına, bayan cinayetlerine, tacizlere gerekli cezalar verilmiyor” dedi.

Sürekli çıkarılan afların da şiddeti artırdığına dikkat çeken Burcu Güdücü kelamlarını şöyle noktaladı: “Herkes şunu söylüyor ‘Ne var canım öldürürüm hayatıma devam ederim’. O kadar çok af çıkıyor ki. Tahminen de bu kadar af çıkmaması gerekiyor. İnfaz sistemi kısa müddette çok sefer değiştirildi. Bütün bunlar insanlarda şiddete dair cürüm işlemeyi kolaylaştıran ögeler. Türkiye’de bir toplumsal çürüme var, hatta toplumsal çürümeyi de geçmiş durumda.”

İktidara yakın isimler ise artan şiddet olaylarından diziler, programlar ve oyunları sorumlu tuttu. Ceza hukukçusu Adem Sözüer, şiddet hatalarının sebebini direkt dizilere, medya programlarına ve oyunlara bağlamanın hiçbir bilimsel yanı olmadığına vurgu yaptı. Sözüer, “Kendi koyduğu kurallara uymayan şiddeti legal gösteren siyasetçiler ve devlet yetkilileri, dizileri medya içeriklerini şiddetin sebebi olarak gösterip, medyadaki sansür uygulamalarını daha da artırmak istiyor” dedi.

‘İKBAL KORUNMADI’

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil için dün Edirnekapı Surları’nın önünde hareket yaptı. Aksiyonda “AKP seyretme maddeyi uygula” ve “Hesap vereceksiniz” sloganları atıldı. “Bakanlık aç gözünü bayanlar burada öldürüldü” ve “Cezasızlığa son vereceğiz, tacizi, cinayeti durduracağız” pankartları açıldı. Birçok siyasi partinin de dayanak verdiği aksiyonda yapılan basın açıklamasında İkbal Uzuner cinayeti sürecindeki ihmallere dikkat çekilerek “Semih Çelik, İkbal’i öldürmeden evvel görüntü çekmiş. İkbal, Çelik’ten tekraren şikâyetçi olmuş. Çelik, İkbal’i öldüreceği formda çizim yapmış. Tasarlayarak öldürdüğü söyleniyor. İkbal korunmadı. Bakanlıklar duyuyor musunuz? Biz söylediğimizde bilgiler açıkladığımızda görmezden geliyorsunuz. İkbal dün burada öldürüldü ve başı surlardan atıldı. Bunu da mı görmüyorsunuz?” diyerek reaksiyon gösterildi.

Okumaya devam et

Siyaset

‘Katliam yasasını’ hazırlamıştı: Hayvanseverlerden AKP’li Bahadır Yenişehirlioğlu’na protesto!

Kocaeli Kitap Fuarı’nda bir panele konuşmacı olarak katılan AKP Küme Başkanvekili Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu, hayvanseverler tarafından protesto edildi.

Yayınlanma

@

Yazan

14’üncü Kocaeli Kitap Fuarı bugün başladı. Fuar kapsamında ‘Duvarları Yıkmak’ isimli panele konuşmacı olarak katılan AKP Küme Başkanvekili Bahadır Nahit Yenişehirlioğlu, yurttaşlardan reaksiyon ile karşılandı.

Kamuoyunda ‘katliam yasası’ olarak bilinen ‘Hayvanları Muhafaza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun meclisten geçerek ‘yasallaştı’ fakat yansılar dinmedi.

Kanun taslağının hazırlayanı olan AKP’li Yenişehirlioğlu’na, konuşma yaptığı sırada, ‘Susma haykır katliama hayır’ sloganları atıldı.

Güvenlik vazifelileri müdahale ederek protestocuları salon dışına çıkardı.

NE OLMUŞTU?

AKP Küme Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, sokak hayvanlarının ‘uyutulmasının’ önünü açan yasa teklifi mühletince açıklamaları ile sık sık gündem olmuştu.

Yenişehirlioğlu meclis görüşmesinde ‘sahipsiz köpekler’ diyerek muhalefet sıralarını gösterermiş akabinde gelen yansılar üzerine özür dilemişti.

Yenişehirlioğlu ayrıyeten AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çalışmalar kapsamında bilgilendiren isim olmuştu.

Okumaya devam et

Siyaset

MHP’de istifa: Kadın Kolları Başkanı görevi bıraktı

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Selendi Kadın Kolları Başkanı Adile Tuğçe Akcan, 2019 yılından beri sürdürdüğü Bayan Kolları Başkanlığından istifa etti.

Yayınlanma

@

Yazan

Adile Tuğçe Akcan toplumsal medya hesabından yaptığı açıklamasında işlerinin yoğunluğu nedeniyle istifa ettiğini belirtti.

Ayrıca Akcan, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Lideri Devlet Bahçeli’nin ’emirleri doğrultusunda her türlü vazifesi ifa etmesi kaydı şartı’ ile ayrılma kararı aldığını belirtti.

Açıklamasında Selendili kadınlarına, parti teşkilatına, Selendi Belediyesi eski Başkanı Nurullah Savaş ve eşi Ayçin Savaş’a teşekkür eden Adile Tuğçe Akcan, şu sözleri kullandı:

“Selendi halkından bir yanlışım, kusurum olduysa haklarını helal etmelerini rica ediyorum. 2019 yılında partimizin dayanağı ile seçildiğim çok sevdiğim Milliyetçi Hareket Partisi Bayan Kolları İlçe Başkanlığı vazifemden işlerim yoğunluğu nedeni ile istifa ettim. Fakat yıllarca emek verdiğim ve hiç bir çıkar ve menfaat gözetmediğim partimizden kopmadan bundan sonrada Milliyetçi Hareket Partisi Genel Liderim Başkanım Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin buyrukları doğrultusunda her türlü misyonu ifa etmem kaydı koşulu ile ayrılma kararı aldım.

İlçe başkanlığım süresince parti tüzüğü ve disiplinine uygun bir idare sergilediğim kanaatindeyim. Öncelikle bu süreçte hiç çıkar ve menfaat gözetmeksizin her vakit yanımda olan ve takviyelerini hiç eksik etmeyen Selendili kadınlarımıza, parti teşkilatlarımıza, Liderim Sayın Nurullah Savaş beyefendiye ve eşi Ayçin Savaş hanımefendiye en içten hislerimle hürmet ve teşekkürlerimi arz ediyorum.”

Okumaya devam et

Siyaset

Türkiye ‘vahşeti’ konuşurken yaptığı paylaşım reaksiyon çekmişti: Ali Yerlikaya’ya istifa çağrısı!

Türkiye’de dün yaşanan olaylar infial yaratırken İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın sosyal medyada ‘TEKNOFEST’ paylaşımına reaksiyonlar yağmıştı. CHP Sözcüsü Deniz Yücel, Yerlikaya’yı istifaya çağırdı.

Yayınlanma

@

Yazan

Türkiye yalnızca 24 saat içinde; Beyoğlu’ndaki hata makinelerinin cinsel taarruz teşebbüsüne, Fatih’teki kan donduran bayan cinayetlerine,  Avcılar’daki otomobil hırsızının 5 araç ve 2 motosiklete çarpıp üç kişiyi yaralamasına şahit oldu.

Yaşanan olaylar toplumsal medyada infial yaratırken, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın sosyal medya hesabından yapılan “TEKNOFEST” paylaşımı reaksiyon çekti.

“Türkiye’nin Huzuru” etiketiyle yapılan görüntülü paylaşımın altına iki binden fazla yorum yazıldı. Öte yandan Yerlikaya’nın kelam konusu paylaşımı 6 milyondan fazla görüntüleme aldı.

CHP İSTİFAYA ÇAĞIRDI

Yaşanan olayların akabinde yaptığı paylaşım ile tepki çeken İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya istifaya çağrıldı.

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, X hesabından yaptığı açıklamada, “İstanbul’da 2 bayan vahşice katledilirken “Teknofest” paylaşımı yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı derhal istifaya davet ediyorum” sözlerini kullandı.

Yücel’in paylaşımı şu halde:

“Kadınların konutta, işte, sokakta, yurtta can güvenliğini sağlayamayan, bu ülkeyi bayanlara yaşarken zindan edenler, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkanlar, 6284 sayılı Bayana Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu uygulamayanlardır.

Kadın cinayetlerinde ve bayana karşı şiddetteki artış tesadüf değildir. Politik bir tercihin, bir siyaset anlayışının tezahürüdür.

AKP, 22 yılın sonunda cezasızlık siyasetleri ve “iyi hal” indirimleri ile bu ülkeyi bayanlar için yaşanamaz hale getirmiştir. Bayanı aşağılayan, onu hor gören zihniyetinizde boğulacaksınız!

İstanbul’da 2 bayan vahşice katledilirken “Teknofest” paylaşımı yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı derhal istifaya davet ediyorum. 

Caniler sokakta bayanlara tacizde bulunurken, onları vahşice katlederken halkın gündemiyle hiçbir ilgisi olmayan bir İçişleri Bakanı 21.Yüzyıl Türkiyesi’nin yüz karasıdır.”

Okumaya devam et

Siyaset

Erdoğan’dan bir seçim açıklaması daha: ‘Yaklaşık 4 yıl sonra…’

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan muhalefete yüklenerek, “31 Mart gecesinden bu yana yaklaşık 4 yıl sonra yapılacak seçimler için şimdiden birbiriyle arbedeye tutuştular” sözlerini kullandı.

Yayınlanma

@

Yazan

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi’nde AKP “Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları” programında konuştu.

Konuşmasında muhalefeti gaye alan Erdoğan, genel seçimler için ‘Yaklaşık 4 yıl sonra’ tabirlerini kullandı. Erdoğan, “Koltuk kavgasından, parti içi uğraşından başlarını kaldıramıyorlar. 31 Mart gecesinden bu yana yaklaşık 4 yıl sonra yapılacak seçimler için şimdiden birbiriyle hengameye tutuştular” dedi.

Ayrıca Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da yüklenen Erdoğan, şunları söyledi:

“Eski genel liderleri bir köşeye atılmanın hıncıyla toplumsal medyadan daima sağa sola saldırıyor. Milleti kutuplaştırarak, siyasi iklimi gererek kendini gündemde tutmaya çalışıyor. Zehirli lisanı ve telaffuzlarıyla Türkiye’nin siyasi atmosferinin yumuşamasına, olağanlaşmasına, tansiyonun düşmesine bir türlü müsaade etmiyor. Biz iktidar ve muhalefet ortasındaki diyalog tabanını düzgünleştirmek için uğraştıkça, tansiyondan beslenenler buna pürüz olmak için ellerinden geleni yapıyor. Türkiye’ye bir hayrım dokunsun diyorsanız, gölge etmeyin sizden öbür ihsan istemiyoruz.”

“KOLTUKLAR DEĞİŞEBİLİR…”

Parti içine de iletiler yollayan Erdoğan, “Hep söylüyorum; makamlar, rütbeler, oturulan koltuklar değişebilir, molalar olabilir, kesintiler olabilir, dinlenmeye çekilenler olabilir, fakat uğruna ömrünü adadığımız AK Parti’nin temsilcisi kutlu dava inşallah ebediyen payidar olacaktır” sözlerini kullandı.

“YEGANE DEVLET BİZİZ”

İsrail’in artan ataklarını da pahalandıran Erdoğan, “Türkiye olarak tüm imkanlarımızla Gazzeli kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Bunu da o denli hamaset olsun diye söylemiyorum. İsrail’e karşı ekonomik önlem uygulayan yegane devlet biziz. Gazze’ye ölçü olarak en fazla yardım gönderen müslüman ülke biziz. Milletlerarası tüm platformlarda Filistin halkının sesi, nefesi, savunucusu olan hükümet biziz. Birinci gün nerede duruyorsak bugün de birebir yerde dimdik duruyoruz. Birinci gün neyi savunuyorsak bugün de birebir kıymetleri savunuyoruz. Türkiye’de ne diyorsak BM’de kürsüsünde de birebir cümleleri kurmaktan asla çekinmiyoruz” formunda konuştu.

“HAMAS, HİZBULLAH YALNIZCA BİR BAHANEDİR”

Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

“Şunu açık açık söylemek durumundayım. Geçen yüzyılın başında olduğu üzere coğrafyamızda hudutların kanla çizilmesine yönelik sinsi plan uygulamaya konulmuştur. Hamas, Hizbullah yalnızca bir mazerettir. Yemen, Suriye, İran yalnızca birer mazerettir. İşgal ve istila siyasetine legalleştirmek için İsrail hükümeti her gün yeni bir mazaret üretmektedir. İçimizdeki kimi İsrail dostları birtakım siyonist muhipleri, kimi kalemşörler gerçekleri gizlemeye çalışsa da Netanyahu ve çetesine dur denilmezse nereye varılacağını bizler iddia edebiliyoruz.”

Okumaya devam et

Siyaset

Kemal Kılıçdaroğlu: Yeni bir süreci inşa etmeliyiz

CHP’nin önceki dönem genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da “ekonomi ve siyaset” bahisli bir panelde konuştu. CHP’nin devleti kuran ve bir uğraş içinde ortaya çıkan bir parti olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Yeni bir süreci inşa etmeliyiz” dedi.

Yayınlanma

@

Yazan

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da TUSGİD‘in (Tuncelili Endüstrici İş İnsanları Derneği) Kadıköy’de düzenlediği “siyaset ve ekonomi” bahisli panele katıldı.

Dernek Başkanı Cem Haydar Bektaş‘ın yönettiği seminerde Kılıçdaroğlu değerli açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, “CHP kurucu partidir, uğraş partisidir, artık de kurtarıcı partidir”dedi.

SORULARI CEVAPSIZ BIRAKTI

Toplantıyı yöneten TUSGİD Lideri Cem Haydar Bektaş, parti içi sıkıntılarla ilgili soru sorulmamasını rica etti. Lider Bektaş’ın ikazına karşın kimi iştirakçiler ısrarla Kılıçdaroğlu’nun yeniden parti idaresinde misyon üstlenmesi konusu üzerine sorular yöneltti. Bir küme iştirakçi Kemal Kılıçdaroğlu’nun yine genel lider olması talebini lisana getirirken Kılıçdaroğlu bu sorulara karşılık vermedi.

Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında “Günümüzde Saray’ın uyguladığı bir soykırım iktisadı var. Halkımız derin bir yoksulluk içinde eziliyor, devleti yöneten Saray ise son derece mutlu” diye konuştu.?Ülkenin borç batağında olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Saray, yani Erdoğan, ülkeyi yönetemiyor. Yunanistan ve öteki komşularımız bizi geldi geçti. Devlet Planlama Teşkilatı’nı (DPT) kaldırdılar. Devlet idaresinde liyakatsizlik diz boyu” dedi.

Sosyal hukuk devleti anlayışının büsbütün ortadan kalktığını, bir avuç insanın daha varlıklı edildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, daha sonra şunları söyledi:

“205 milyar dolar Kamu-Özel İşbirliği ismi altında ihale yoluyla benim 5’li çete dediğim bireylere verildi. Bu fatura çok ağır. Alt gelir kümelerinden, fakir bölümden bir avuç üst gelir kümesine gelir transferi yapılıyor. Bu tam bir soygun sistemidir. Tekrar Kur Muhafazalı Mevduat ismi altında da 1,1 milyar lira güçlü bölüme aktarıldı. Saray devleti aracılığıyla bu cins bir soygun nizamının yeri hazırlanıyor”.

“CHP BİR UĞRAŞ PARTİSİDİR”

Kemal Kılıçdaroğlu, “CHP’nin devleti kuran ve bir çaba içinde ortaya çıkan bir parti olduğunu, karamsarlığa gerek olmadığını” vurguladı. Kılıçdaroğlu, “CHP, tarihî kimliğine uygun olarak vazifesini yerine getirmelidir. Emperyal güçler, bunu engellemek istiyorlar. Yeni bir süreci inşa etmeliyiz” biçiminde görüşünü belirtti.

Milliyetçiliği bir refah iktisadı kurmak yolunda ortaya koymanın hakikat olacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “refah milliyetçiliği” kavramını kullandı.

Kılıçdaroğlu, son olarak da tüm demokrasiden yana olan güçlerin kesinlikle bir ortada bulunması gerektiğine işaret etti.

Panel sonunda TUSGİD yöneticisi Yıldız İçyer, Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür plaketi ve çiçek sundu. Kozyatağı Hilton’daki aktifliğe, Bülent Kuşoğlu, Cennet Süzer, Yusuf Erciyas, Onur Çingil, Yiğit Acar üzere isimler katıldı.

Okumaya devam et

Siyaset

Özgür Özel’den Erdoğan’a İstanbul Kontratı için davet: ‘Biz iki elimizi birden kaldırmaya hazırız’

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, artan bayan cinayetleriyle ilgili yaptığı açıklamada, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a İstanbul Mukavelesi için davette bulundu. Özel, “O kontratın yine Meclis’ten oybirliğiyle geçeceği bir tabanı yaratmak sizin sorumluluğunuzda. Biz iki elimizi birden kaldırmaya hazırız” dedi.

Yayınlanma

@

Yazan

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, son periyotta artışa geçen bayan cinayetleri için AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi.

Gazetecilerin bahisle ilgili sorusu üzerine konuşan Özel, Erdoğan’a İstanbul Mukavelesi’ni tekrar yürürlüğe konulması için çağrıda bulundu.  

Özel’in sözleri şöyle: 

“Bir yanda öldürülen bir yanda tacize uğrayan bayanlar. Seçime giderken İstanbul Sözleşmesi’nden birtakım kümelerin oyunu almak için çıkıp bayan örgütlerinin dünyaya kadar itirazına, hatta AK Parti’deki kimi bayanların bile itirazına ve bizim bütün ikazlarımızı dinlemeden anayasaya alışılmamış, hukuksuz bir halde, bir kişinin imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlar imdi buna ne diyecek?

Sayın Erdoğan, biz hep bir arada İstanbul Sözleşmesi’ne oy verdik, bir tanesi de biriyim. ‘AK Parti periyodunda bir tane yeterli iş var, nedir?’ deseydiniz, İstanbul Mukavelesi’nin İstanbul ismiyle bağıtlanıp Meclisimizden oy birliğiyle geçmesi derdim. Bir nazar boncuğu vardı onu da bir seçim uğruna mahvettiniz. Ancak görülen o ki yanlışta ısrar ediyor, daha doğrusu bunu yanılgı kabul etmiyor. İstanbul Mukavelesi bayanları yaşatan bir kontrat, bayanları koruyan bir kontrat.

O yüzden milletimize İstanbul Sözleşmesi’nden tek başına ve hukuksuzca çıkan Erdoğan’ı şikayet ediyorum ve kendisine şu davette bulunuyorum: O kontratın yine Meclis’ten oy birliğiyle geçeceği bir tabanı yaratmak sizin sorumluluğunuzda. Biz iki elimizi birden kaldırmaya hazırız.” 

Okumaya devam et

Siyaset

Meral Akşener’den Gülşah Durbay’a dayanak: ‘Söz konusu bayan olunca her şey daha kolay oluyor…’

GÜZEL Parti’nin eski genel başkanı Meral Akşener, Şehzadeler Belediye Lideri Gülşah Durbay’a takviye verdi. Akşener, “İftiralar atmanın herkesin ‘kolayına’ geldiği bir zamandayız” tabirlerini kullandı.

Yayınlanma

@

Yazan

Manisa, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay ve CHP Genel Lideri Özgür Özel’in birlikte oldukları argüman edildi. 

Gülşah Durbay savlar sonrası açıklama yaparak Özel ve kendine iftira atanları mahkemeye vereceğini söyledi. Kanser tedavisi gördüğünü de belirten Durbay’a çok sayıda siyasaldan takviye yağdı.

“SÖZ KONUSU ‘KADIN’ OLUNCA…”

Son olarak bir destek de İYİ Parti eski Genel Lideri Meral Akşener’den geldi.

X hesabından bugün bir paylaşım yapan Akşener, “Ne yazık ki yakışıksız palavralar söylemenin ve iftiralar atmanın herkesin ‘kolayına’ geldiği bir zamandayız. Alışılmış bir de kelam konusu ‘kadın’ olunca her şey ‘çok daha kolay’ oluyor…. Geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Ulu Allah’tan tez vakitte acil şifalar temenni ediyorum” dedi.

Okumaya devam et