Connect with us

Genel

Fransız öğrenciler İstanbul’da Süleymaniye Camii’ni ziyaret etti

Paris Yunus Emre Enstitüsü ve İbn Haldun Üniversitesi iş birliğiyle başlatılan ‘Yaşadığın Şehri Tanıyor Musun?’ projesi kapsamında Fransa’dan gelen öğrenciler Süleymaniye Camii’ni ziyaret etti. Tematik gezilerin düzenlendiği projede Türk ve …

Yayınlanma

@

Paris Yunus Emre Enstitüsü ve İbn Haldun Üniversitesi iş birliğiyle başlatılan ‘Yaşadığın Şehri Tanıyor Musun?’ projesi kapsamında Fransa‘dan gelen öğrenciler Süleymaniye Camii‘ni ziyaret etti. Tematik gezilerin düzenlendiği projede Türk ve Fransız öğrencilerin İstanbul ve Paris‘in kültürel zenginliklerini keşfetmeleri amaçlanıyor.

Proje, İbn Haldun Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ve Hukuk alanında çift anadal yapan Ömer Faruk Yıldırım tarafından yazılıp 2022 yılında Erasmus+ kapsamında hibe almaya hak kazandı. Aynı zamanda UNESCO kapsamında bulunan program, 2023 yılı için kabul alan dünyada 74, Türkiye’de ise 2 projeden biri oldu. Fransa Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DITIP Fransa) de desteğiyle yürütülen projenin İstanbul ayağında ‘Din Günü’ etkinliği yapıldı. Etkinlik kapsamında öğrenciler tarihi Süleymaniye Camii ziyaret etti.

Müze ziyaretleri, seminerlerin de olduğu projeyle yaşadığı şehri maddi ve diğer nedenlerle keşfedememiş kişilere odaklanılıyor. İstanbul’daki 5’inci gününde yapılan etkinliğe ilişkin konuşan Yunus Emre Enstitüsü Proje Koordinatörlerinden Fatih Marchal, “Tematik gezilerimiz turistik bir turdan ziyade şehrin tarihini, sosyolojisini, akademisini yakından incelememizi sağladı. Bu açıdan hem yaşadığımız şehirleri daha iyi tanımaya çalıştık hem de kültürel etkileşimin artması açısından çok değerli oldu” dedi.

“TÜRK KÜLTÜR VE SANATINI EN İYİ ŞEKİLDE TEMSİL ETMEYE ÇALIŞAN BİR KURUMUZ”

Öğrencilerin önce Paris‘i gezdiğini aktaran Marchal, “Türk kültür ve sanatını en iyi şekilde temsil etmeye çalışan bir kurumuz. İbn Haldun Üniversitesi ile ortak gerçekleştirdiğimiz bu proje bizim için çok değerli. Fransa’dan ve Türkiye’den bir grup öğrenciyi bir araya getirerek önce Paris‘te daha sonra da İstanbul’da tematik geziler yaptık. Tematik gezilerimiz turistik bir turdan ziyade şehrin tarihini, sosyolojisini, akademisini yakından incelememizi sağladı. Bu açıdan hem yaşadığımız şehirleri daha iyi tanımaya çalıştık hem de kültürel etkileşimin artması açısından çok değerli oldu” ifadelerini kullandı.

YILDIRIM: PROJEMİZ BUGÜNE KADAR ŞEHRİNİ KEŞFEDEMEMİŞ KİŞİLERE ODAKLANIYOR

İstanbul ve Paris‘in kültürel hazinelerine her iki ülkeden de bulunan katılımcıların tanık olması amaçlandığı projenin yazarı Ömer Faruk Yıldırım ise bu projenin çıkış noktasına yönelik şunları söyledi:

“Yaşadığın Şehri Tanıyor Musun?’ projesini yazmamdaki en önemli sebeplerden birisi de özellikle çeşitli tarihçi hocalarımızın da televizyonlarda bahsettiği gibi İstanbul’da yaşayan bir kişi Süleymaniye Külliyesi’ne bugüne kadar hiç gitmemiş veya İstanbul’un bir ilçesinde yaşıyor ama bugüne kadar hiç Fatih bölgesine gelmemiş. Projemiz özellikle bugüne kadar çeşitli nedenlerden dolayı şehrini keşfedememiş kişilere odaklanıyor ve aynı zamanda maddi imkanları nedeniyle yurtdışına da çıkamamış kişilere odaklanıyor. Biz de bu noktada İstanbul’da yaşayan bir kişinin hem İstanbul’u keşfetmelerini istiyoruz, aynı zamanda Paris‘i de, yurt dışında bulunan önemli bir şehre giderek iki şehri karşılaştırmalarını istiyoruz.”

KARA: ÖĞRENCİLER KENDİLERİNİ VE ŞEHİRLERİNİ YENİDEN TANIMLADI

İbn Haldun Üniversitesi Koordinatörü Mehmet Kara da “Projemiz yeniden keşif süreçlerine şehir üzerinden odaklıyor ve burada farklı alanlarda uzman profesyoneller ve akademisyenler yeniden keşif sürecinde bize eşlik ediyor. Projenin Paris ayağında Prof. Dr. Süreyya Faruk hocamızla beraber 3 gün birçok müzeyi tamamlamış olduk. Bununla birlikte birçok kurumu, kuruluşu ziyaret etme fırsatı da bulduk. Bunlar arasında UNESCO ve misyonumuz vardı. Orada da bizi temsil eden insanlarla buluşmuş olduk ve bu süreçlerde öğrenciler birçok konuları birçok açıdan öğrenme fırsatı buldu. Kendilerini ve şehirlerini de yeniden tanımladılar. Proje sonucunda da çıktılarını isteyeceğiz ve bu çıktılara onların kültürel ve sanatsal olarak şehirlerini yeniden nasıl keşfettiklerini anlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.

KAYA: İSTANBUL’UN KEŞFETMEKLE BİTMEYEN BİR ŞEHİR OLDUĞUNU PROJELERLE DAHA İYİ ANLADIM

Projede yer alan öğrencilerden Rüveyda Kaya ise “Hem Paris’te gezdik hem de İstanbul’u tekrardan keşfettik. Ben İstanbul’da yaşıyorum ama İstanbul’un keşfetmekle bitmeyen bir şehir olduğunu projelerle daha iyi anlamış oldum. Paris’teki günlerimiz ‘tarih günü’, ‘sosyoloji günü’ ve ‘din günü’ gibi belirli konulara bölünmüştü. İstanbul ayağında da aynı temalar devam etti ve biz de bunların karşılaştırmasını direkt bir şekilde yapabilme şansı bulduk” ifadelerini kullandı.

Paris’te yaşayan ve proje kapsamında İstanbul’a gelen Tom Aubry de “İstanbul’a ilk kez geldim ve bu proje için herkese teşekkür ediyorum. Çünkü böyle geziler öğrenciler için çok pahalı olabilir ve gelme fırsatına sahip olduğumuz için minnettarız. Öğretmenlerden kültürel farklılıklar ve tarih hakkında bazı semirnerler aldık, bu da bizim için oldukça ilginç oldu” diye konuştu.

PROJE AKADEMİK VE SANATSAL ÜRÜNLERLE DESTEKLENECEK

Proje aracılığıyla yeniden keşif şiarının gerçekleştirilmesi ve katılımcıların kendi şehirlerine ait tarihi ve kültürel yapıların detaylı bir şekilde tanıtılması isteniyor. Proje bitiminde katılımcılardan İstanbul ve Paris’e dair kendi yetenekleri doğrultusunda akademik veya sanatsal ürünler üretmesi ve ortak bir rapor hazırlanması planlanıyor. ‘Yaşadığın Şehri Tanıyor Musun’ adlı proje kapsamında 9 Temmuz tarihine kadar İstanbul’da çeşitli kültürel programlar düzenlenecek.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Kültür Sanat

Genel

66 Yaşındaki Sanatçı Nevzat Altındağ, Anadolu Türkülerini Yaşatıyor

Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde yaşayan 66 yaşındaki ses ve bağlama sanatçısı Nevzat Altındağ, 50 yıldır düğün, festival ve şenliklerde hem çalıp söylüyor hem de şehrin tanıtımına ve Anadolu türkülerinin gelecek nesillere aktarımına katkı sağlıyor …

Yayınlanma

@

Yazan

Afyonkarahisar’ın Çay ilçesinde yaşayan 66 yaşındaki ses ve bağlama sanatçısı Nevzat Altındağ, 50 yıldır düğün, festival ve şenliklerde hem çalıp söylüyor hem de şehrin tanıtımına ve Anadolu türkülerinin gelecek nesillere aktarımına katkı sağlıyor.

Küçük yaşlarda müziğe merak salan Altındağ, babasının aldığı bağlamayla radyodaki ritimlere kulak vererek çalmayı öğrendi.

Vatani görevi öncesinde olduğu gibi sonrası da Çay ile çevre belde ve köylerde düğünlere giderek çiftlerin mutluluklarına ortak olan Altındağ, 1996, 1997 ve 2000’li yıllarda üç müzik kaseti çıkardı. Bölgede ünlenen sanatçı, çeşitli illerde ve Almanya’daki yöresel festivaller ile etkinliklerde sahne aldı.

İlçedeki dükkanında bir taraftan kaset, cd ve enstrüman satışı yapan diğer taraftan gençlere bağlama kursu veren Altındağ, bölgedeki düğün, festival ve şenliklere de katılıyor.

Lise mezunu olan Altındağ, AA muhabirine, Kültür ve Turizm Bakanlığınca Türkiye’deki geleneksel sanatları ve sanatçıları desteklemek amacıyla somut olmayan kültürel miras taşıyıcılarına verilen “sanatçı tanıtma kartı”nı 2018 yılında aldığını söyledi.

Katıldığı festival ve şenliklerde çok sayıda ödül aldığını dile getiren Altındağ, şunları anlattı:

“Müzisyenlikte önemli olan kulaktır. Merak ve iyi bir kulağa sahip olduğunuz zaman bu iş olur. Benim de enstrümanım bağlama. Çalmayı da kendi kendime öğrendim. Hocam hiç olmadı ama müzisyenlik hevesim vardı. Sürekli radyodan türkü dinleye dinleye kendimi geliştirdim. Yaklaşık 15 yıl önce Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarındaki bazı akademisyenlerden nota ve solfej dersi de öğrendim.”

Müzik hayatını düğün ve festivallere giderek sürdürdüğünü ifade eden Altındağ, “Çay’da 25 yıl önceye kadar düğünlere giden tek sanatçı bendim. Düğün yapmak isteyen vatandaşlar, boş günüm için sıraya girerlerdi. Şimdi çok sayıda öğrenci yetiştirdim. Başka müzisyen arkadaşlar sektöre dahil oldu. Nüfus da sürekli arttığı için zaten benim tek başıma yetişme imkanım yoktu. İlçedeki çiftlerin yüzde 70-80’inin düğününü ben yapmışımdır. Düğün kameraları ve çekilen fotoğraflarda anılarımız var.” diye konuştu.

“TRT ve bazı özel televizyon kanallarında türküler söyledik”

Nevzat Altındağ, çıkardığı albümlerde kendi derlediği türkülerin yanı sıra Afyonkarahisar yöresinin anonim eserlerini seslendirdiğini belirtti.

Altındağ, derlediği bazı türkülerini farklı müzisyenlerin ağzından duydukça mutlu olduğunu, keyif aldığını söyledi.

Anadolu türkülerini seslendirmekten ve şehrini tanıtmaktan mutlu olduğunu dile getiren Altındağ, şunları kaydetti:

“TRT ve bazı özel televizyon kanallarında türküler söyledik. Programlara katılarak memleketimizi tanıttık, hala daha tanıtıyoruz. Nefesim yettiği kadar, elim ayağım tuttuğu müddetçe müzisyenliği sürdürmeye kararlıyım çünkü seviyorum bu işi. İsteyerek yapıyorum. İnsanın içinde heves olsun yeter.”

Kaynak: AA / Kültür Sanat

Okumaya devam et

Genel

2025 Yılı Yeni Film Senaryoları

2025 yılı, sinema dünyasında devrim niteliğinde senaryolarla dolup taşıyor. Hayal gücünüzü zorlayacak projeler ve geleceğin yıldızlarını parlatacak senaryo fırtınasıyla tanışın. Sinemanın yeni çağını keşfedin!

Yayınlanma

@

Yazan

2025 Yılında Sinema Dünyasını Sarsacak Yenilikçi Senaryolar

2025 Yılında Sinema Dünyasını Sarsacak Yenilikçi Senaryolar

2025 yılı, sinema dünyasında devrim niteliğinde değişimlerin yaşanacağı bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. Teknolojinin ilerlemesi, izleyici beklentilerinin evrilmesi ve yaratıcı zihinlerin sınırları zorlaması, yeni film senaryolarını şekillendiren temel faktörler arasında yer alıyor. Bu içerikte, 2025 yılında sinema dünyasını sarsacak yenilikçi senaryoları derinlemesine inceleyeceğiz.

Gelişen teknolojiler, sinema senaryolarının anlatım biçimini köklü bir şekilde değiştirmekte. Özellikle yapay zeka, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi kavramlar, yeni hikaye anlatım tekniklerinin kapısını aralıyor.

  • Sanal Gerçeklik ile Anlatım: İzleyicilerin hikayenin içine girmesini sağlayan senaryolar, 2025 yılında daha da yaygınlaşacak. İzleyiciler, karakterlerin perspektifinden olayları deneyimleyerek, hikayeye daha derin bir bağlılık hissedecekler.
  • Yapay Zeka Destekli Senaryolar: Yapay zeka, senaristlerin yaratıcı süreçlerine yardımcı olacak. Örneğin, karakter gelişimi ve diyalog yazımı gibi alanlarda yapay zeka, senaristlere ilham verebilir.
  • Çoklu Hikaye Akışları: İzleyicilerin seçimlerine göre şekillenen senaryolar, 2025 yılında daha fazla dikkat çekecek. Bu tür senaryolarda izleyicilerin yaptığı seçimler, hikayenin gidişatını değiştirecek.

2025 yılında, sinema dünyası özellikle sosyal adalet, çevre sorunları ve insan ilişkileri gibi temaları ele alan senaryolarla dolup taşacak. İzleyiciler, bu tür hikayelerle duygusal bir bağ kuracak ve toplumsal konulara daha fazla dikkat çekilecektir.

2025 yılı, sinema dünyasında yenilikçi senaryoların ve yaratıcı yaklaşımların etkisinin hissedileceği bir dönem olacak. İzleyiciler, sadece pasif birer izleyici değil, aynı zamanda hikayenin bir parçası haline gelecekler. Tüm bu faktörler, sinemanın geleceğini şekillendirecek ve izleyicilere eşsiz deneyimler sunacaktır.

Hayal Gücünün Sınırlarını Zorlayan 2025 Film Projeleri

2025 yılı, sinema dünyasında yenilikçi ve çığır açan projelerin ortaya çıkacağı bir dönem olarak öne çıkıyor. Sinema sanatçıları ve senaristler, izleyicilerin hayal gücünü zorlayacak, alışılmışın dışındaki konularla karşımıza çıkmayı hedefliyor. Bu yazıda, 2025 yılında izleyiciyle buluşacak olan heyecan verici film projelerini keşfedeceğiz.

Bu film, zamanda yolculuk yapabilen bir karakterin başından geçen maceraları anlatıyor. Görsel efektler ve derin hikaye kurgusu ile izleyiciyi etkisi altına alacak. Film, geçmişin ve geleceğin karmaşasını, insanlığın evrimine dair sorgulamalarla birleştiriyor.

Teknolojinin doruk noktasına ulaştığı bir gelecekte, insanlar sanal gerçeklikte yaşamaya başlar. Ancak, bu sanal dünya ile gerçeklik arasındaki ince çizgi giderek bulanıklaşır. Yapay zeka ve sanal gerçeklik temalarını harmanlayan bu film, izleyicileri düşündürmeye ve sorgulamaya itiyor.

Uzayda geçen bu destansı film, farklı galaksilerdeki ırkların savaşını konu alıyor. Gelişmiş uzay teknolojileri, görsel şölen niteliğindeki sahneleriyle dikkat çekiyor. İzleyiciler, evrenin derinliklerine yolculuk yaparak, insanlık için savaşan varlıkların öyküsüne tanıklık edecekler.

İklim krizi ve doğanın tahribatı, bu filmde doğaüstü güçler tarafından intikam alma hikayesi şeklinde ele alınıyor. İnsanların doğaya karşı sorumluluklarını vurgulayan bu projede, çarpıcı bir çevre mesajı veriliyor. İzleyiciler, bu güçlü anlatım sayesinde sorumlu bir gelecek için ilham alacaklar.

Yapay zeka ile insanların bir arada yaşadığı bir dünyada, bir robotun duygusal bir uyanışı yaşaması anlatılıyor. İnsani duyguların makinelere aktarılması fikri, izleyicilere derin düşünceler sunuyor. Bu film, teknolojinin insanlık üzerindeki etkilerini sorgularken, aşk ve bağlılık gibi duyguları da ele alacak.

2025 yılı, sinema dünyasında hayal gücünün sınırlarını zorlayan projelerle dolu bir dönem olarak karşımıza çıkıyor. İzleyiciler, bu filmler aracılığıyla yeni bakış açıları kazanacak ve geleceğe dair umut dolu hikayelerle buluşacak. Sinema, her zaman olduğu gibi, hayal gücünün en derin köşelerine yolculuk yapmaya devam edecek.

Geleceğin Yıldızlarını Yükseltecek 2025 Senaryo Fırtınası

2025 yılı, sinema dünyasında adeta bir devrim yaşanacak. Senaryo yazım teknikleri ve yaratıcı yaklaşımlar, film sektöründe geleceğin yıldızlarını belirlemede kritik bir rol oynayacak. Sinema, sadece bir eğlence aracı olmaktan çıkıp, derin sosyal, kültürel ve psikolojik meseleleri ele alan bir platform haline gelecek.

Gelecek senaryolarında dikkate alınacak bazı yenilikçi yaklaşımlar:

  • Çok Katmanlı Hikaye Anlatımı: İzleyiciyi daha derin bir deneyime sürüklemek için çok katmanlı anlatım teknikleri kullanılacak. Bu, karakterlerin içsel çatışmalarını ve toplumsal meseleleri daha etkili bir şekilde yansıtacak.
  • İnteraktif Senaryolar: Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, izleyicilerin hikayenin akışını etkilemesine olanak tanıyan interaktif senaryolar ön plana çıkacak.
  • Gerçek Zamanlı Hikaye Gelişimi: Filmler, gerçek zamanlı olaylarla bağlantılı olarak gelişecek ve izleyicilere dinamik bir deneyim sunacak.

2025 yılı, karakter derinliğinin ve çeşitliliğinin öne çıkacağı bir dönem olacak. Artık sıradan kahramanlar değil, gerçek hayattan ilham alınmış, karmaşık ve katmanlı karakterler izleyicinin karşısına çıkacak. Bu karakterler, izleyicinin empati kurabileceği ve kendinden bir parça bulabileceği figürler olacak.

Gelecek senaryoları, toplumsal meseleleri ele alırken daha cesur ve samimi bir yaklaşım sergileyecek. Aşağıdaki temalar, 2025 yılındaki senaryoların merkezinde yer alacak:

  • İklim Değişikliği: Çevre sorunları ve iklim değişikliği, senaryoların ana temalarından biri haline gelecek. Bu konular, izleyicilere farkındalık kazandıracak şekilde işlenecek.
  • Toplumsal Adalet: Eşitlik, ayrımcılık ve insan hakları gibi konular, hikayelerin merkezinde yer alacak. Bu, izleyicinin toplumsal değişim üzerine düşünmesini sağlayacak.
  • Teknoloji ve İnsanlık: İnsanların teknoloji ile olan ilişkisi, senaryoların önemli bir parçası olacak. Bu temalar, insanlığın geleceğini sorgulayan hikayelerle birleştirilecek.

2025 yılı, senaryo yazımında devrim niteliğinde değişikliklere ev sahipliği yapacak. Yaratıcı zihinler, geleceğin yıldızlarını yükseltecek senaryolarla sinema dünyasını yeniden şekillendirecek. İzleyiciler, sadece bir film izlemekle kalmayacak, aynı zamanda derin ve düşündürücü deneyimlere tanıklık edecekler.

Okumaya devam et

Genel

101 yaşındaki Erzurumlu Aliye Nine’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan sevgisi

Erzurum’da yaşayan 101 yaşındaki Aliye Göger, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sevgisini yüreğinden ve dilinden hiç eksik etmezken Cumhurbaşkanı ile olan görüşmesini anlattı

Yayınlanma

@

Yazan

Erzurum’da yaşayan 101 yaşındaki Aliye Göger, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sevgisini yüreğinden ve dilinden hiç eksik etmezken Cumhurbaşkanı ile olan görüşmesini anlattı

Okumaya devam et

En Çok Okunanlar