Connect with us

İş Dünyası

Bakan Yumaklı’dan limon fiyatlarıyla ilgili açıklama

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, limon fiyatlarıyla ilgili, “Şu son dönemdeki fiyat artışının, içeride limon olmamasıyla ilgili hiçbir yönü yok. Burada fahiş fiyat konusu var. Onda da Ticaret Bakanlığımız her zaman olduğu gibi çok ciddi bir şekilde üzerine gidiyor” ifadelerini kullandı.

Yayınlanma

@

Bilecik İl Genel Meclis Salonu’nda, tarım sektöründe faaliyet gösteren işletmeler ve yatırımcılarla düzenlenen toplantıda konuşan Yumaklı, Türkiye Yüzyılı hedeflerinin büyük olduğunu ve bu çerçevede çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti.

Bakanlık olarak gıda arz güvenliğine önem verdiklerini anlatan Yumaklı, iklim değişikliği gibi tarım sektörünü de etkileyecek tüm hususları gözetmek durumunda olduklarını kaydetti.

Geçen yıl Tarım Kanunu’nda yaptıkları değişikliklerle devrim niteliğinde hususları ortaya koyduklarını dile getiren Yumaklı, şöyle konuştu:

“Dünyada tarımsal üretim açısından büyükler olarak kabul edilen, üretim hacimleri itibariyle büyük ülkeler ya da bu sadece üretim açısından değil, tüketimi de katabiliriz. Hacimsel olarak düşünelim, ‘bu ülkelerin gündemi ne?’ diye baktığımızda bizim gündemimizden hiçbir farkı yok. Dolayısıyla onlar da sürdürülebilir bir üretim istiyorlar, onlar da sularını yönetmek istiyorlar, topraklarını korumak istiyorlar. Onlar da her halükarda tarımsal sanayilerini geliştirmek istiyorlar. Bizlerle onların gündemlerinin arasında bir fark yok.”

Yumaklı, gıda güvenilirliği konusunda farklı uygulamalar geliştirdiklerini, bunlardan birinin de karekod uygulaması olduğunu belirterek, “Yani herhangi bir gıda satan, üreten bir yere gittiğinizde oradaki karekodu okutarak bu işletmenin ne zaman denetlendiği ile alakalı bütün bilgileri orada görebileceksiniz. Burada biz hiçbir zorlama yapmıyoruz. Neden zorlama yapmıyoruz? Çünkü eğer kendisine güvenen işletmeler varsa bu karekodu kullanarak o tüketicilere kendilerine anlatmalarını istiyoruz.” ifadesini kullandı.

“BİZİM İHTİYACIMIZ OLAN LİMON MİKTARI ÜLKEMİZDE VAR”

Yumaklı, bir gazetecinin limon fiyatlarındaki artışla ilgili sorusunu şöyle yanıtladı:

“Bundan birkaç ay önce limonun tarla fiyatıyla raf fiyatının arasındaki konuları konuşurken, bu sefer tersinden çok daha ciddi bir fiyatla satılmasını konuşuyoruz. Şunu net bir şekilde söyleyebilirim, halihazırda hasat edilenler ve depolardaki ürünler itibariyle yeni ürünlerin hasadının başlayacağı ağustos ayına kadar bizim ihtiyacımız olan limon miktarı ülkemizde var. Net bir şekilde söyleyebilirim. Yani şu son dönemdeki fiyat artışının, içeride limon olmamasıyla ilgili hiçbir yönü yok. Burada fahiş fiyat konusu var. Onda da Ticaret Bakanlığımız her zaman olduğu gibi çok ciddi bir şekilde üzerine gidiyor.”

Üreticinin, emeğinin karşılığını almak istediğini, vatandaşın da ürünü yüksek fiyattan tüketmek istemediğini dile getiren Yumaklı, “Bizim de çözüm bulmak için yoğun gayretimiz olan yer burası ancak önümüzdeki zorluklardan bir tanesi de maalesef davranış biçimi. Bu özellikle pandemi sonrası gelişti. Bunun normale gelmesi zorunludur. Bu konuda Ticaret Bakanlığımızla el eleyiz, işbirliği içerisindeyiz.” ifadesini kullandı.

“ORMAN DIŞI YANGINLARDAN ORMANA SIÇRAYAN YANGINLARLA MÜCADELE ETMEK DURUMUNDA KALDIK”

Yumaklı, bir gazetecinin “Bakanlığın aldığı orman yangınları tedbirlerinin, tasarruf tedbirleri kapsamında uygulanamadığına yönelik iddialar var. Bu konudaki cevabınız ne olacak?” sorusuna ise “Ne kadar anlattıysak da bunu neden yapıyorlar anlamıyorum.” dedi.

Orman yangınlarıyla mücadele konusunda herhangi bir eksiklerinin bulunmadığını ifade eden Yumaklı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Etkenlerin bize getirdiği, dayattığı çok fazla orman yangını var ama biz bunlarla önceki yıllarla kıyaslandığında nasıl mücadele edildiğini, kabiliyetimizi, kapasitemizi herkes görüyor zaten. Burada iki tane konu maalesef speküle ediliyor. Bunlardan bir tanesi ‘tasarruf tedbirleri sebebiyle iptal edilen ihaleler var’ diye. Bunu Orman Genel Müdürlüğümüz dün açıkladı. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Ben burada o ayrıntıya girmeyeceğim ama o iddiaların hiçbirisi doğru değil. İkincisi, ‘Uçağımız yok, helikopterimiz yok.’ El insaf yani bizim bununla alakalı bir şeyi ispat etmeye hacetimiz yok çünkü zaten bunların hepsi görünen hususlar. Eğer böyle olmamış olsaydı 11 dakikada müdahaleyi nasıl başarabilirdik? Bizim 26 uçak, 105 helikopter, 14 insansız hava aracı, 25 bin ateşlerle, alevlerle savaşan profesyonel arkadaşımız, kardeşimiz, 122 bin gönüllümüz var. Dünyada bu konuda otorite kabul edilen ve nasıl yaptığımızla ilgili yardım alınan, istenen bir ülkeyiz biz. Hala bu tarafında herhangi bir eksiklik bulunamayınca olmayan şeyleri gündeme getirip, bunun bir siyaset malzemesi yapılmasını doğru bulmuyorum açıkçası.”

Yumaklı, Türkiye’nin, Akdeniz kuşağında ve orman yangınları riski en fazla olan ülkelerden bir tanesi olduğunu belirterek, “Ancak bu sene maalesef dış etkenlerin dışında, orman dışı yangınlardan ormana sıçrayan yangınlarla mücadele etmek durumunda kaldık. Neredeyse yarı yarıya, yani orman yangınıyla orman dışı yangınları yarı yarıya oldu.” dedi.

Bu arada Bakan Yumaklı, toplantı öncesinde Bilecik Valiliği, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Şeyh Edebali Türbesi’ni de ziyaret etti.

İş Dünyası

Sınırların ötesine bakmak

Tiyatro, dans ve performans alanında tüm dünyada üretilen “alternatif” işleri 2019’dan bugüne seyirciyle buluşturan İstanbul Fringe Festival, 13-21 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek.

Yayınlanma

@

Yazan

Her yıl yenilikçi ve yaratıcı işleri bir araya getiren festival, bu yıl da ulusal ve uluslararası işbirlikleri ve gece etkinlikleri ile yine “sınırları” zorlayacak. Festivalin mekânları ise bu sene çeşitlendi. Şehrin dört bir yanında Fringe etkinliklikleri olacak. Hem mekânlar hem de program detayları için festivalin internet sitesine (www. fringeistanbul.com) bakmakta fayda var.

Festivali, eş-kurucu ve kültür politikaları direktörü Zeynep Uğur’la konuştuk.

Fringe Festival, her yıl programını çeşitlendirmeye özen gösteriyor, bu yılki programda neler göreceğiz?

Her yıl festivali geliştirmeye çalışıyoruz; bu yıl da bazı yeniliklerimiz var. Yıllardır çok severek çalıştığımız festival mekânımız ENKA Sanat’la bu sene ilk defa bir işbirliği yaptık. 17 Eylül’de ENKA Oditoryumu’nda sahnelenecek, ünlü Japon ressam Katsushika Hokusai’nin hayatından yola çıkan “The Life of Hokusai” heyecanla beklediğimiz bir gösteri. 20 Eylül’de ise Alan Kadıköy’de ilk defa bir gece gösterimi gerçekleştireceğiz. Singapur’dan Decadance Company’nin gösterisi The 11th Hour, “Death to Duets” festival programında yer buluyor. Ölüm konusunu ve sonrasında ne olacağına dair eskimeyen spekülasyonları hicivli bir şekilde ele alan karanlık bir dans komedisi olan “The 11th Hour”, sonlar ve onları kabul edememekle ilgili. Gösteri saat 22.30’da başlayacak ve 60 dakika sürecek.

Bu yıl da şehre yayılmak üzerine bir planlama yapılmış. Bunun faydalarını nasıl görüyorsunuz?

Şehirle ilişkilenmek, şehre köklenmek, şehirde gündelik hayatın dışında bir hareketlilik yaratmak başından beri hedeflerimizden biri oldu. İstanbul çok katmanlı bir yapıya sahip, her semtin kendine göre farkı dinamikleri olabiliyor, içinde yaşayanları bile şaşırtan, beklenmedik mekânları var. Kente hem coğrafi açıdan yayılmak, yani geniş bir ölçekte farklı semtlerde katılımcılarla bir araya gelmek; hem de insanları normalde şehirde hareket etmeye alışık olmadıkları şekilde farklı yerlere gitmeye teşvik etmeye çalışıyoruz. Son yıllarda İstanbul’da herkes biraz kendi mahallesine kapandı. Özellikle uluslararası katılımcılar için İstanbul’un farklı yüzlerini deneyimlemek çok heyecan verici oluyor.

Bu yılki en geniş katılımlı etkinlik Zorlu PSM’deki Tayvanlı ekibin “The Whisper of the Waves” gösterisi… Biraz anlatabilir misiniz bu gösteriyi?

15 Eylül’de Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahne’de şimdiye kadarki en geniş katılımlı etkinliğimizi gerçekleştirmenin heyecanını taşıyoruz. Tayvan’dan yükselen ve dünyada yankı uyandıran genç dalganın örneklerinden Whisper of the Waves, insanlığın en temel sorularından yola çıkıyor. Gösteri, bizi en temel ihtiyaçlarımızdan birinde buluşturuyor: Bağ kurmak. Whisper of the Waves çok insanı bazı sorulardan yola çıkıyor: İçinde bulunduğumuz çağda bütün belirsizliklerin ve zorlukların ortasında nasıl hayatta kalıyoruz? Nasıl gündelik hayatımızı sürdürüyoruz? Bizi ne ayakta tutuyor? Ne devam etmemizi sağlıyor?

Okumaya devam et

İş Dünyası

Erzurum’da TÜGVA Yaz Okulu’nda Filistin’e Destek Etkinlikleri

Erzurum’da Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) koordinesindeki yaz okulunda eğitim gören çocuklar, İsrail ürünlerini boykot edip, Filistinli akranlarına da çalışmalarıyla destek oluyor. TÜGVA’nın çocuklara yönelik kentte düzenlediği yaz kurslarında …

Yayınlanma

@

Yazan

Erzurum’da Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) koordinesindeki yaz okulunda eğitim gören çocuklar, İsrail ürünlerini boykot edip, Filistinli akranlarına da çalışmalarıyla destek oluyor.

TÜGVA’nın çocuklara yönelik kentte düzenlediği yaz kurslarında yaklaşık 3 bin öğrenci, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Filistin‘e yönelik düzenlediği saldırılara dikkati çekmek için anlamlı etkinliklere katılıyor.

İsrail ürünlerini boykot edip Filistin‘deki akranlarına mektuplar gönderen çocuklar, çizdikleri resimlerle de işgal altında bulunan Gazze’deki yaşıtlarının yanında yer alıyor.

Sınıflardan sokaklara minik kalpleri Filistin‘deki akranlarıyla atan ve kentte düzenlenen Filistin‘e destek yürüyüşlerine de aileleriyle katılan çocuklar, farkındalıklarıyla takdir topluyor.

Çocuklar Gazzeli akranlarına yardım da yapıyor

TÜGVA Erzurum İl Temsilcisi Muhammet Faruk Kömeç, AA muhabirine, kentteki 45 okulda öğrencilerle Filistin için çeşitli etkinlikler düzenlediklerini söyledi.

Öğrencilerin etkinliklerde duygu dolu anlar yaşadığını belirten Kömeç, şöyle konuştu:

“Filistin konusunu gündemde tutmak için şiir ve resim yarışmaları yaptık. Filistin’in ‘Türkiye ve Müslümanların davası’ demek olduğunu öğrencilerimizin bilinçlerine kaydedelim istedik. Öğrencilerimizin Filistin’deki yaşıtlarına gönderdiği mektuplar vardı. Vicdanını kaybetmemiş insanın gerçekten muazzam cümlelerle muazzam tespitler yapabildiğini gördük. Mektupları okurken hep birlikte ağladık. Mektupların okunması ve en iyilerin seçilmesi için bir ekip oluşturduk, ekip en iyisini seçmekte çok zorlandı. Bir mektupta öğrencimizin ‘Ben bu kağıdı süslemeyeceğim çünkü katliamın süsü olmaz’ şeklinde ifadesini okuduk.”

Kömeç, çocukların Gazzeli akranları için yaptığı yardımlardan da bahsederek, “Okullarımızda Gazze kolileri oluşturduk, her sınıfa tebessüm kutusu başlığında koliler bıraktık. Öğrencilerimize Gazze’deki arkadaşlarınıza ne göndermek istersiniz bu kutunun içerisine koyun ulaştıralım dedik. Kolilerden gofret, kalem kutusu, oyuncaklar çıktı.” dedi.

Etkinliklere katılan 5. sınıf öğrencisi 11 yaşındaki Sena Özdemir, Filistin’de binlerce masum çocuğun hayatını kaybettiğini televizyondan öğrendiğini anlattı.

Özdemir, Filistin’de yaşananlar için elinden geleni yaptığını belirterek, “Savaş altındaki akranlarıma çok üzülüyorum. Filistin için resim yapıyoruz, mektup ve şiir yazıyoruz. Filistin’de savaş altındaki yaşıtlarımız için farkındalık oluşturuyoruz. Karpuz, Hanzala, Filistin haritası, Mescidi Aksa, zeytin figürleri üzerine boyama yapıyoruz.” diye konuştu.

“Seni ve toprağını korumak istediğim için boykot mallarını kullanmıyorum”

Filistin’deki akranları için mektup yazan Özdemir, kaleme aldığı cümleleri şöyle okudu:

“Masum olan ama bunu gösteremeyen çocuk, seni çok iyi anlıyorum. Biliyorum ki sen de benim gibi özgür olmak istiyorsun ama toprağından ayrılmak istemiyorsun. Seni ve toprağını korumak istediğim için boykot mallarını kullanmıyorum. Çünkü o zalim İsrail’e mermi vermek istemiyorum. Tüm Filistin’i kurtarmak ve kollarımın altına almak istiyorum. Gazze’deki Mescidi Aksa’yı ve oradaki tüm Müslümanları korumak istiyorum. Hiç üzülme çünkü tüm Türkiye, Filistin’in yanında, sakın unutma zafer Allah’ındır.”

Çocuklardan Ahmet Emin Toraman, Filistin’deki yaşıtları için oyun alanı kalmadığı için üzüldüğünü söyleyerek, “Hasta ve yaralı çocuklar için resim yapıyoruz. Çocuklar orada hastalanıyor, yaralanıyor ve açlıktan ölüyor.” dedi.

Elif Sahra Kotan ise “Filistin’e yardımcı olmak için etkinlikler düzenliyoruz. Oradaki yaşıtlarım için üzülüyorum çünkü bombalanıyor, aç kalıyor. Yaptığımız etkinliklerle oradaki çocuklara farkındalık oluşturup dikkat çekmek istiyoruz. Her çocuk yaşamak için doğar, yaşamalı, ölmemeli.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA / Güncel

Okumaya devam et

İş Dünyası

Kırklareli’nde Geleneksel Peynir Üretimi Bilimsel Ölçülerle Kayıt Altına Alınıyor

Kırklareli’nde Balkan köyleri başta olmak üzere özellikle köylü kadınlar tarafından “göz kararı” ve “tutam” ölçüleri kullanılarak üretilen peynirin tarifi, akademisyenler tarafından bilimsel ölçülerle kayıt altına alınıyor. Kırklareli Üniversitesi …

Yayınlanma

@

Yazan

Kırklareli’nde Balkan köyleri başta olmak üzere özellikle köylü kadınlar tarafından “göz kararı” ve “tutam” ölçüleri kullanılarak üretilen peynirin tarifi, akademisyenler tarafından bilimsel ölçülerle kayıt altına alınıyor.

Kırklareli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda AR-GE İnovasyon ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezince geleneksel yöntemlerle üretilen süt ürünleri tariflerinin bilimsel arşivinin yapılarak gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla çalışma başlatıldı.

Çalışmalar kapsamında köylüler, akademisyenler gözetiminde peynir üretti.

Geleneksel yöntemin simgesi olan “göz kararı” ve “tutam” ölçüsüyle üretilen peynirde kullanılan malzemelerin miktarı, bilimsel olarak yapılan ölçümlerle akademisyenler tarafından belirlendi.

“Üretimi artık daha kalıcı hale getirmiş oluyoruz”

Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Gıda AR-GE İnovasyon ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hatice Şanlıdere Aloğlu, AA muhabirine, unutulmaya yüz tutan geleneksel üretimleri bilim ışında kayıt altına aldıklarını söyledi.

Kırklareli Üniversitesi olarak bölgenin kalkınmasına fayda sağlayacak akademik çalışmalar ve projeler yürüttüklerini ifade eden Aloğlu, bu kapsamda geleneksel yöntemle üretilen süt ürünlerinin kayıt altına alınmasını çok önemsediklerini belirtti.

Peynir üretiminin her aşamasını takip ederek kayıt altına aldıklarını dile getiren Aloğlu, “göz kararı” ve “tutam” ölçülerini kontrol ederek parametresini çıkardıklarını anlattı.

Üretim tarifini arşivleyerek gelecek nesillere aktarmak istediklerini söyleyen Aloğlu, şöyle devam etti:

“Köylülerimiz üretim aşamalarında tarifleri göz kararı yapıyorlar. Örneğin iki avuç koyduğu tuzu, ya da sütün sıcaklığını parmağı ile ölçerken bunların derecelerini ölçüyoruz ya da koydukları tuzun miktarını belirleyerek üretimi aslında sayısallaştırmış oluyoruz. Böylece üretimi artık daha kalıcı hale getirmiş oluyoruz. Bu üretimi kendi imkanlarıyla yapmak isteyen insanlara da tarifleri sunmayı hedefliyoruz. Evlerde sütün ısıtılmasının ardından mayalama aşamasında genellikle kadınlarımız parmaklarını içerisine daldırırlar ve sıcaklığı parmaklarındaki ısıdan belirlerler. Biz yine bu şekilde yapmalarını istedik. Kadınlarımız sütlere parmaklarını daldırarak ısısını belirledi ama biz o sırada termometre ile sıcaklığını ölçerek mayalama sıcaklığını belirlemiş olduk. Süt ürünleri üretim parametrelerini ortaya çıkararak üretimin nasıl, hangi şartlarda ve hangi ölçülerle yapıldığını kayıt altına aldık. Böylece evlerde ilimize ait üretilen süt ürünleri unutulmadan gelecek yıllarda da üretilebilir hale gelecek.”

Üreticilerden Necibe Çetintaş da Kırklareli Üniversitesinde geleneksel peynir üretimi yaptığını söyledi.

Peynir üretiminde kullanılan malzemeleri ve miktarları akademisyenlerin takip ettiğini anlatan Çetintaş, sütün kaynatılmasında peynirin son hali salamurasına kadar tüm aşamaları tek tek gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Köy peyniri üretiminin akademisyenler tarafından ilgiyle karşılanmasından dolayı memnuniyet duyduğunu ifade eden Çetintaş, köy peynirlerinin daha lezzetli ve doğal olduğunu belirtti.

Kaynak: AA / Güncel

Okumaya devam et

En Çok Okunanlar